Aşkım Tan / Ankara
"İş Bankası Allah'ın izniyle Hazine'nin malı olacaktır. Bu parlamento, bu tarihi kararı da Allah'ın izniyle alacaktır. Niye? Milletin malı, Hazine'nin malı" açıklaması ile CHP hisselerinin Hazine'ye devredilmesini yeniden gündeme getirdi Recep Tayyip Erdoğan.
Reis bu açıklamayı yaparak İş Bankası’nı adeta bir “takıntı” haline getirince, her ne kadar bilgi sahibi de olsak, bir araştırma yapmanın farz olduğunu düşünerek, çok da uzağa gitmeye gerek bile duymadan Türkiye İş Bankası’nın sayfasından herkese açık olan bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
“O günlerden bu günlere” başlığı ile tarihi misyonu şu şekilde anlatılmaktadır:
Kurtuluş Savaşı sona ermiş, Cumhuriyet ilan edilmişti. Şimdi, yeni Türkiye devletini, aşılması gereken ekonomik ve sosyal sorunlar bekliyordu. Bu dönemde tasarrufu teşvik ederek toplanacak fonlarla bütün ekonomik faaliyet kollarını finanse edebilecek, gerektiğinde çeşitli alanlarda sanayileşme hareketinin başlatılmasına kendi kaynaklarıyla katılabilecek milli bir kuruluşun doğması ve milli bankacılık sisteminin oluşturulması ihtiyacı derin bir şekilde hissediliyordu.
Ulusal bir banka fikri doğuyor...
Atatürk'ün baldızı Vecihe Hanım, bir banka kurulması fikrinin nasıl doğduğunu bakın nasıl aktarıyor:
"Atatürk İzmir'deki evimizin selamlık kısmında özel odasında çalışırdı. Bakanlarla Atatürk sık sık çalışma odasında görüşürdü. Celal (Bayar) Bey de sık çağırdığı bakanlarındandı. Gene böyle bir gün, Celal Bey önce Atatürk ile onun çalışma odasında görüştü, sonra da bizim yanımıza geldi. Biz, Latife ablam, ben ve babam selamlık bölümünde oturuyorduk. Bu sözünü ettiğim bina şimdi Özel Türk Koleji olarak faaliyette bulunmaktadır... Evet, bu binada babam ile Celal Bey arasında Atatürk'ün 250 bin lirasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerinde konuşuldu. Babam ihracat ve ithalatın yabancılar tarafından yapıldığını hatırlatarak bu işleri yapacak bir Türk şirketinin kurdurulmasını önerdi. Celal Bey de bankacılık işlerinin de yabancılar elinde olduğunu hatırlatarak, bir banka kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Sonunda da görüş birliğine vardılar. Bugün gibi aklımda, güzel bir akşamüstü idi. Daha sonra Atatürk de çalışma odasından çıkıp yanımıza geldi." "Bankamızın Kurucuları (&): Uşşakizade Muammer Bey", İş Dergisi, Sayı 265 (Kasım 1988), s. 20.
Yeni bankaya bir ad konuyor...
Türkiye'nin ilk milli bankasının isim babasının kim olduğu konusunda iki farklı öykü var. Bunlardan biri Celal Bayar'a ait:
"Hasan Saka Maliye vekili idi. Bu ismi onlar buldu. Onlar İş Bankası dediler. Yani İş Bankası ismi benim değil." (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 3).
Diğerini ise Cemal Kutay yine Celal Bayar'ın ağzından aktarıyor:
"Nitekim ertesi günü Çankaya'da kayınpederi Muammer Bey'in yanında Celal Bey'e bir isim üzerinde arzusunu soruyor ve cevap beklemeden şöyle diyor: 'Siz bu kurulacak banka ile bakir sahalarda faaliyet gösterecek, iş yapacaksınız. O halde her şeyi ile Türk olacak bu bankaya Türkiye İş Bankası ismine ne dersiniz?'" (Kutay, "Türkiye İş Bankası Nasıl Kuruldu?", İş Dergisi, Sayı 334, s. 14)
Kuruluş
Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından karşılanmıştı.
İlk kurucular, hissedarlar...
Bankamızın inşasının temel harcı niteliğinde olan 250 bin lirayı Atatürk koymuştu ama mütevazı bir bankanın kurulması için bile bu para yeterli değildi. Para bulmak için neler yapıldığını Celal Bayar şöyle anlatıyor:
"Sermaye bir milyondu. 250 bin lira hazırdı. O nispeten fazla para, dışardan on para yok. Müessis hissesi, bir hisse 1000 liraydı. Müessisler bulacağız ve meclis - i idareyi kuracağız. Hiç kimse yanaşmıyor. Diyorlar ki 'Ne kadar böyle bir işe girdiysek, hiçbirinin neticesi çıkmadı, bu da onların devamı'... Ecnebi bankalar nezdinde, Banque d'Athens var, İtalyanların bankaları var, Fransızların bankaları var. Onlar bizim Türklere, hatır için, Kızılay'a 1000 lira teberruda bulunur gibi, müessis hisselerini verdiler. Ben de şahsımı kullanarak, hatta Atatürk'ün nüfuzunu kullanarak 1000'er lirayı böyle topladım." (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 4).
Limonata, pasta...
9 Eylül 1924 günü, İstasyon Caddesi üzerindeki ilk binasında düzenlenen bir törenle Bankamızın açılışı yapıldı. Açılış törenine devlet erkânı, hükümet üyeleri, mebuslar, kordiplomatik ve Ankara eşraf ve tüccarı davetliydi. Davetli sayısı 150'yi bulduğundan, bu kadar kişiyi alacak salon bulunamamış, davetliler gruplar halinde ağırlanmıştı. Törende limonata ve pasta dağıtılmış, bu açılış için toplam 120 lira masraf yapılmıştı!
Cesur bir girişim
Türkiye'de tüm bankacılık işlemlerini gerçekleştirmek, sınai gelişmeyi başlatmak, ulusal tasarrufları harekete geçirmek, temel ekonomik atılımları finanse etmek ve kredi ihtiyaçlarını karşılamak, yeni kurulan bir ülke için yaşamsal önemde etkinliklerdi.
I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada pek çok alanda olduğu gibi finansal sektörde de hızlı gelişmeler kaydedilmiş, yeni teknolojiler, kriterler ve metotlar oluşturulmuştu. Ülkemiz bu yenilik ve gelişmelerden tümüyle yoksun olduğu gibi bu alanda çalışacak yetişmiş elemanımız da yoktu. İş Bankası dönemin bu zor ekonomik koşulları altında çalışmalarına başladı.
Bankamız, kurulduğu günden beri, amaçlarını gözden kaçırmadan sürekli güçlenerek büyüyen ender kurumlardan biri oldu; bu durum camiamızın gelmiş geçmiş tüm üyelerinin en büyük övünç kaynağı.
5 Eylül 1938’de kaleme aldığı ısı ve nem korumalarına karşı özel bir kasada korumaya alınan vasiyetnamesindeki (Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün Cumhuriyet Arşivleri Kataloğunda Fon No: 30 10 00 Ve Yer Numarası: 269 Dohse Gömleği No: 808 Sıra No: 1 olarak araştırmaya açıktır) önemli unsurlar şöyledir:
“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve garyimenkul envalim Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlarda terk ve vasiyet ediyorum. Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır. Her seneki nemadan bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 Lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdilik 100’er Lira verilecektir. Sabiha Gökçen’e bir ev alınabilecek ayrıca para verilecektir. Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır. İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır. Her sene nemadan mütebaki miktarda yarı yarıya Türk Tarih ve Türk Dil Kurumuna tahsis edilecektir.”
İş Bankası’nın ortaklık yapısında en büyük hissedar, yüzde 40.25’lik oranla İş Bankası Munzam Sandık Vakfı’dır.
‘Atatürk Hisseleri’nin, yani CHP’ye ait olan hisselerin oranı yüzde 28,09.
Halka açık pay ise yüzde 31.66 oranında.
Bankadaki hisselerin geliri, CHP’ye gitmiyor.
Atatürk’ün vasiyeti çerçevesinde, hisselerin mülkiyeti CHP’ye ait olmakla beraber, temettü geliri 1932’de kurulan Türk Dil Kurumu ile 1931’de kurulan Türk Tarih Kurumu’na bırakılmış durumda. Yani CHP esasında bu vasiyetin uygulandığının denetçisi konumunda…
Ziraat Bankası’nın 2018 kamu zararı 2,3 milyar TL, Halk Bankası’nın 1,3 TL, İş Bankasının sadece 9 aylık kârı 4,9 milyar TL’dir.
Atatürk hisseleri olarak yüzde 28.09’unun CHP’ye miras olarak kalan İş Bankası’nın hatırı sayılır kârı birilerinin gözüne fena batmış görünüyor olmalı.
İktidarın sata sata bitirdiği birikimi ve artık adeta altın yumurtlayan tavuğu olan T. İş Bankası’na, göz dikmesine şaşırdık mı?
Kaynak: KONUMUZ İŞ BANKASI - Aşkım Tan