Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, pandemiyle birlikte herkesin kendini korumaya aldığını, elindeki likiditeyi, özvarlıklarını korumaya yöneldiğini vurgulayarak, “Birincisi oldu ikincisi olur mu diye insanlar frene basma ihtiyacı duydular” dedi.
Özdebir, şu anda olağanüstü bir durum yaşandığını, bunun da olağanüstü tedbirleri gerektirdiğini belirterek “Gidişata göre başka tedbirler de alınacaktır. Verimsiz işletmelerin piyasadan çekilmesine fırsat verilmiyor. Ben oda başkanı olarak üyelerimin hiçbirinin iflas etmesini istemem. Ama doğanın kuralı olan yenilenmenin de yaşanabilmesi lazım” diye konuştu.
Özdebir, mevcut durumda, kamunun mal ve hizmet alımları, KDV iadeleri ve indirilecek KDV’den kaynaklanan borçlarına karşılık Hazine’nin alacaklı firmalara ihraç edeceği kuponlarla tamamlayıcı bir ödeme aracı olarak reel sektöre sunulmasını istediklerini söyledi. Kıdem tazminatında bir şekilde orta yolun bulunması ve uzlaşmanın sağlanması gerektiğini kaydeden ASO Başkanı Nurettin Özdebir ile koronavirüsün sanayiciyi nasıl etkilediğini konuştuk.
ANİ DURUŞ OLDU
- Sanayici koronavirüse nasıl yakalandı, şu anda ne durumdasınız?
2020’ye gerçekten iyi başlamıştık. Ama marttan itibaren pandemi nedeniyle ekonomilerde ani bir duruş oldu. Çin’de başlayan pandeminin bizi etkileyeceğini gerçekten düşünemedik. Üretimler durdu. Türkiye’deki işletmelerimizin büyük kısmı borçlu. Bu, borçların çevrilmesiyle ilgili sıkıntılar yaratmaya başladı. Satış yapamadığımız için gelirler düştü. Bununla ilgili birtakım tedbirler alındı. Zaten bilançosu bozuk olan işletmelere borçlardan dolayı kredilerin yeniden yapılandırılması ve ek kredi imkânları tanındı. Bankalarımız her ne kadar eskisine göre rahat davransalar da bazı işletmelerimiz bu kredilere ulaşmakta epeyce zorlandılar.
- Bankalardan kredi alamama sıkıntıları hâlâ sürüyor mu?
Çözmeye çalışıyoruz. Münferit sıkıntılar yaşanıyor. İşletmeler küçüldükçe bu tip sıkıntılar daha fazla oluyor. Mayısın ikinci yarısından başlayarak sanayide bir toparlanma gözlüyoruz. Ancak bazı sektörler ciddi sıkıntıdalar. Tabii ki en önemli mesele finansman, likidite ihtiyacı. Bununla ilgili birtakım daha tedbirlerin alınmasında fayda var.
YATIRIMCI FRENE BASTI
- Bu kadar finansman ihtiyacı sadece borçları çevirmek için mi?
Mart ayından önce Ankara’da çok hızlı bir yatırım faaliyeti vardı. OSB’lerdeki arazilerimizin neredeyse tamamını satmıştık ve insanlar inşaatlara başlamıştı. Bununla ilgili talepler de devam ediyordu. Ama pandemiyle herkes kendini korumaya aldı. Elindeki likiditeyi ve özvarlıklarını korumaya yöneldi. Birincisi oldu ikincisi olur mu diye insanlar frene basma ihtiyacı duydular. Ama şimdi yatırımda da yavaş yavaş hareketlenmeler başladı.
KRİZLERE AŞILI ÜLKEYİZ
- Uluslararası kuruluşlar ekonominin bu yıl ciddi bir küçülme yaşayacağını tahmin ediyor, sizin öngörünüz nedir?
Türkiye olarak krizlere aşılı bir ülkeyiz. Bu konuda ciddi bir bağışıklığımız var. ikinci çeyrekte yüzde 5-8 arasında bir küçülme öngörüyorum. Ama olağanüstü bir şey olmazsa üçüncü ve dördüncü çeyrekte bunu telafi edeceğimizi düşünüyorum. Eğer böyle devam ederse yıl sonunu az da olsa pozitif bir büyümeyle kapatacağımızı düşünüyorum.
İŞKUR İLE KURSLARA BAŞLAYACAĞIZ
- İşsizlik rakamlarının da ciddi oranda artacağı söyleniyor, şu anda işten çıkarma yasağı var ama işsizlik ne olur?
Her yıl 800 bin kişi de çalışma hayatına giriyor, bunlara da iş yaratmak için yatırımların devam etmesi gerekiyor. Maalesef 2008 yılından başlayan kriz ve ardından Rahip Brunson ile yediğimiz kur şoku ile Türkiye epey sermayesini yitirdi. Arkasından bunun gelmesi insanları korkuttu. Alınan tedbirler de var, kısa çalışma ödeneği hızlı bir şekilde devreye sokuldu. Ücretsiz izin uygulaması, çalışanların işyeriyle bağlarını kopartmaması açısından önemli oldu. İşe dönüşler de yavaş yavaş başladı. Biz de İŞKUR ile firmaların yeni dönemde eleman ihtiyaçlarını karşılamak için mesleki kurslara başlayacağız.
- Büyümede sanayinin payı düşüyor, ağırlık inşaatta, son açıklanan paketlerde de bunu görüyoruz, ne diyeceksiniz?
Bizi ümitlendiren Hazine ve Maliye Bakanımızla yaptığımız video konferansta bundan sonra sanayinin, üretimin göz önüne alınacağı ve önceliğin oraya verileceği doğrultusundaki sözleri. Bunun bir işareti de ülkemizde üretilen ürünlerin ithalatına Çin’den gelen ürünlerle ilgili gümrük vergilerinde artışlar yapıldı. Bu Türkiye’de üretimin daha ucuz ve rekabetçi olmasını sağlayabilir.
REEL SEKTÖRE KUPON VERMELİ
- Koronavirüsün başladığı dönemde “Özel sektörün kamudan alacağı 200 milyar TL var” demiştiniz bir kupon öneriniz vardı, bu konuda bir gelişme var mı?
Maalesef o konuyla ilgili bir gelişme yok. Şimdiye kadar alınan tedbirler işletmelerimizin borçlarını artırıyor. Tamam para veriyorsunuz, bugünkü darboğazı atlatıyor ama günün sonunda firmaların borcu artıyor. Reel sektör borçlarının oldukça yüksek olduğu ve borç çevriminin Covid19’un yol açtığı kriz nedeniyle sürdürülmesinin zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Mevcut durumda, kamunun mal ve hizmet alımları, KDV iadeleri ve indirilecek KDV’den kaynaklanan borçlarına karşılık Hazine’nin alacaklı firmalara ihraç edeceği kuponlarla tamamlayıcı bir ödeme aracı olarak reel sektör üretimindeki yavaşlamayı frenleyeceğini ve likiditeye ulaşacağını değerlendiriyoruz.
- Önerdiğiniz kuponun nasıl özellikleri olacak?
Hazine’nin reel sektöre olan borçları karşılığında aktaracağı kuponların özellikleri, reel sektörün krizi atlatması amacına yönelik olarak; 3 ay vadeli, 0 faizli, TL’ye çevrilemeyen, yurtiçi finans sektöründe ve üretim sektöründe karşılığı olacak. 3 ayın sonunda sanayi firmalarının ya da finans kuruluşlarının vergi borçlarını ödemek amacıyla son kullanımını gerçekleştirebileceği, nihai merciin yine Hazine olduğu alternatif bir ödeme aracı olmasıdır. Bu kuponlar firmalar arasında mal ve hizmet alımı amacıyla da kullanılabilecek.
MAALESEF İFLASLAR YAŞANACAK
- Ciddi borç çevirme zorlukları içinde seri iflaslar olabilir mi?
Şu anda olağanüstü bir durum, bu da olağanüstü tedbirleri gerektiriyor. Gidişata göre başka tedbirler de alınacaktır. Biz yaratıcı yıkımı yaşamayan yaşatmayan bir ekonomi haline dönüştük. Verimsiz işletmelerin piyasadan çekilmesine fırsat verilmiyor. Onların bitkisel hayata devam etmeleri kaynak israf etmelerine de sebep oluyor. Ben oda başkanı olarak üyelerimin hiçbirinin iflas etmesini istemem. Ama doğanın kuralı olan yenilenmenin de yaşanabilmesi lazım. Maalesef yaşanacak. Asıl önemli olan şu: Türkiye’nin var olabilmesi için Türkiye’nin üretim gücünün korunması lazım.
ÜST ÜSTE TAKSİT ÖDEMELERİ
- Sonbaharda krizin derinleşeceğine dönük tahminler var, siz ne düşünüyorsunuz?
Üçüncü çeyrekten itibaren piyasa daha hareketli olacak. Bir de ertelenen taksit ve vergi ödemeleri de üst üste gelecek. Bunları karşılayabilecek kadar bir gelişmenin olabilmesi ihtimali biraz zayıf.
KIDEMDE ORTA YOLU BULMALIYIZ
- Kıdem tazminatıyla ilgili düzenleme gündemde, sizin oradaki tutumunuz ne olacak?
Büyük işletmeler bunu istemiyorlar. Burada kimin neyi temsil ettiğine iyi bakmak lazım. Burada TOBB doğru temsilcilerden biridir ama ufak işletmeleri temsil eden kuruluşların da orada olması gerekiyor. Bizim önce bir Avusturya modeli vardı. Kıdem tazminatında esas olan gün sayısını yüzde 50 aşağıya indirerek bir mutabakat sağlıyorlar, işçi ve işveren temsilcileri hükümet de buna uygun düzenleme yapıyor. Herkesin kıdem tazminatı garanti altına alınmış oluyor ve çalıştığı her günün payı çalışan adına açılmış bir hesaba yatırılıyor. Şu anda işletmelerimizde çalışanların bir kısmı sadece kıdem tazminatı haklarını kaybetmemek için kendilerine teklif edilen cazip ücretli işlere gitmekten vazgeçiyorlar. Orta yolu bir şekilde bulmamız uzlaşmayı sağlamamız gerekiyor.