Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "Devletimiz gerçekten asgari ücretle çalışan düşük gelir grubuna bir katkı sağlamak istiyorsa gelişmiş ülkelerde olduğu gibi asgari ücret üzerinden alınan vergiyi kaldırabilir" dedi.
ASO Kasım ayı Meclis Toplantısı, ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in başkanlığında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar'ın katılımı ile gerçekleşti. ASO binasında yapılan toplantıda konuşan Özdebir, enflasyon eğimlerinde beklentilerin üzerinde gerçekleşen bozulmanın devam etmesinden üzüntü duyduğunu vurgulayarak, "Ekim ayında gerçekleşen yıllık yüzde 19,89'luk TÜFE ve yüzde 46,31'lik ÜFE ile 2019 Mayıs ayından bu yana en yüksek enflasyon seviyesini gördük. Enflasyon son dönemlerde yapısal bir soruna dönüşürken, ekim ayında beklentilerin üzerinde açıklanan enflasyon rakamları, ekonominin geneline yayılan maliyet tarafı güçlü bir enflasyonla karşı karşıya kaldığımızı ve sonraki aylarda fiyat artışlarının devam edeceğini gösteriyor. Ekonominin kalıcı olarak dengelenmesinde enflasyonun önceliklendirilmesi gerekiyor" dedi.
"YÜKSEK ENFLASYON, PİYASALARIN SIĞLAŞMASINA, DIŞ FİNANSMAN KALİTESİNİN DÜŞMESİNE VE KURDA OYNAKLIĞA YOL AÇARAK DOLARİZASYON SÜRECİNİN ORTAYA ÇIKMASINA NEDEN OLMAKTADIR"
Yüksek enflasyonun piyasaların sığlaşmasına, dış finansman kalitesinin düşmesine ve kurda oynaklığa yol açarak dolarizasyon sürecinin ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade eden Özdebir, "Zaten yüksek maliyetle üretim yapmaya çalışan reel sektör, yüksek finansman ihtiyacıyla birlikte uzun vadeli yatırımları zorlaştırmakta, makro açıdan ise yüksek enflasyon sürdürülebilir büyümeyi zorlaşmaktadır. Üretim maliyetlerindeki artış, sanayi üretim endeksinde aylık yüzde 1,5 düşüşle beklentilerin altında gerçekleşmiştir" diye konuştu.
"YIL GENELİNDE YÜZDE 10'UN ÜZERİNDE BİR BÜYÜME RAKAMINA ULAŞMAMIZ MUHTEMEL GİBİ GÖZÜKÜYOR"
Üretimin devamı için ara malı ithal etmek zorunda olan sanayicinin son dönemde kurlardaki yüksek artış ile maliyetlerinin önemli ölçüde artmaya devam etmesinin yanı sıra bu sorunun çözümü için proaktif adımların ivedi bir şekilde atılması gerektiğini kaydeden Baran, "Diğer taraftan aylık ve üçer aylık rakamlara baktığımızda bir önceki çeyreğe göre artış hızında bir düşüş görülmekte ve bu gelecek aylarda sanayi üretiminde artış hızının düşmesine işaret etmektedir. Sanayi üretim endeksi ilk çeyrekte yıllık yüzde 9, ikinci çeyrekte yüksek baz etkisiyle yıllık yüzde 40,3, üçüncü çeyrekte ise yüzde 9 artış kaydetti. Perakende satış endeksi ise, ilk çeyrekte yıllık yüzde 9, ikinci çeyrekte yıllık yüzde 27,4, üçüncü çeyrekte ise yüzde 13 artış gösterdi. Öncü göstergeler üçüncü çeyrekte büyümeyi yukarı çekerken, 3 çeyrekte yüzde 9 üzerinde bir büyüme, yıl genelinde ise yüzde 10'un üzerinde bir büyüme rakamına ulaşmamız muhtemel gibi gözüküyor" ifadelerini kullandı.
"ANKARA OLARAK DAHA YÜKSEK İHRACAT RAKAMLARINA ULAŞMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
İhracatta sanayi sektörünün katkısıyla ivmelenmenin devam ettiğine dikkati çeken Özdebir, şöyle devam etti:
"Özellikle son dönemde navlun ücretlerindeki artışa rağmen pazara yakın olmamızın avantajını da mutlaka kullanmamız gerekiyor. Bu arada Ankara ihracatı da son aylarda oldukça ivme kazandı. Ankara ekim ayında 891 milyon dolar ihracat yaparak, son 10 ayda kümülatif olarak 7,5 milyar doların üzerinde ihracat hacmine ulaşmıştır. 12 aylık ihracatımız da 9 milyar doları aşmıştır. Ankara olarak bununla yetinmeyip daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
"ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU'NDA TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YÜZDE 99,8'İNİ OLUŞTURAN VE ASGARİ ÜCRET KONUSUNUN DOĞRUDAN MUHATABI OLAN KOBİ'LER MAALESEF KOMİSYONDA TEMSİL EDİLMİYOR"
Geçmişten bu yana asgari ücreti tespit eden komisyonun yapısına itirazı olduğunu dile getiren Özdebir, "Komisyon, devleti temsilen 5, işverenleri temsilen TİSK'ten 5 ve en büyük işçi sendikası konfederasyonu olarak Türk İş'i temsilen 5 üyeden oluşuyor. İşveren kesimi adına masada bulunan TİSK'e işverenlerin yüzde 1'i üyedir. Yani TİSK'in 21 sendikasına üye 10 bin iş yeri bulunuyor ve yaklaşık 2 milyon çalışan istihdam ediliyor. Oysa 365 oda ve borsa kanalıyla 1 milyon 200 bin üyesi bulunan TOBB bu komisyonda yer almıyor. Yani Türkiye ekonomisinin yüzde 99,8'ini oluşturan ve asgari ücret konusunun doğrudan muhatabı olan KOBİ'ler maalesef komisyonda temsil edilmiyor" dedi.
"DEVLETİMİZ DÜŞÜK GELİR GRUBUNA KATKI SAĞLAMAK İSTİYORSA ASGARİ ÜCRET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİYİ KALDIRABİLİR"
İşçi tarafında da farklı bir durum olmadığına vurgu yapan Özdebir, şunları kaydetti:
"Türkiye'de sendikalı işçilerin oranı yüzde 14 civarında. Aynı şekilde işçiler adına masada oturan Türk-İş Konfederasyonu bu yüzde 14'ün bile tamamını temsil etmediği gibi, genel olarak da devlet kurumları ve büyük kurumsal şirketlerde örgütlü ki, buralarda asgari ücretle çalışan yok. Yani masada konunun gerçek sahipleri maalesef yok. Hep ifade etmeye çalıştığım gibi komisyonda konunun gerçek sahipleri olabilse taraflar sorunu doğru tespit edecek ve belki birtakım farklı öneriler, farklı yöntemlerle daha uygun çözümler üretebileceklerdir. Öte yandan devletimiz gerçekten asgari ücretle çalışan düşük gelir grubuna bir katkı sağlamak istiyorsa, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi asgari ücret üzerinden alınan vergiyi kaldırabilir. Ayrıca önemli bir nokta da çalışanların gelir vergisi dilimlerinin çok düşük olması. Asgari ücretliler yapılan düzenlemeyle bundan etkilenmiyor ancak asgari ücretin biraz üzerinde bile ücret alınmaya başlandığında yılın ikinci yarısından itibaren vergi dilimi nedeniyle çalışanların ücretleri düşüyor. Vergi dilimlerinin ayarlanarak çalışanlarımız lehine bu konuda bir iyileştirmenin mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyorum."