Trabzon'un önemli tarihi ve turistik mekanlarından Atatürk Köşkü'ndeki restorasyon özenle sürdürülüyor.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün üç kez geldiği kentte konakladığı, manevi mirası açısından da öneme sahip Atatürk Köşkü, 21 Eylül'de restorasyon dolayısıyla ziyarete kapatıldı.
Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde ve özel müze statüsünde yer alan köşk, Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun Eylül 2021'de onayladığı restorasyon projesi doğrultusunda tadilata alındı. Çalışmalar kapsamda mekan numaralandırması yapılarak köşkün tamamı fotoğraflandı. Duvar ve korkuluklarda ise raspalama devam ediyor.
Binanın mimari ve sanatsal özellikleri açısından titizlikle yürütülen çalışmaların yaklaşık 1 yılda tamamlanarak 29 Ekim 2023'e yetiştirilmesi planlanıyor.
Yüklenici firma tarafından restorasyon esnasında ortaya çıkacak verilerin değerlendirilmesi ve kamuoyunda oluşacak hassasiyetlerin bilimsel olarak cevaplanması, yapılacak uygulamaların denetlenebilir olması açısından Bilimsel Danışma Kurulu oluşturuldu. Kurulda, 17 restoratör, 2 inşaat mühendisi ve 3 mimarın yanı sıra teknik personel görev alıyor.
Köşk masalsı bir görüntüye sahip
Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Temel Sağlam, AA muhabirine, Atatürk Köşkü'nün Konstantin Kabayanidis tarafından 1893-1903 yılları arasında, "Art Nouveau" tekniğinde yaptırıldığını söyledi.
Atatürk Köşkü'nün Trabzon için önemli olduğuna dikkati çeken Sağlam, "Art Nouveau tekniği ile yapılan ve kütle kompozisyonu bakımından bütüncül olarak değerlendirildiğinde Başkent dışında Anadolu'daki ender örneklerden, belki de tek örnek. Dolayısıyla bizim ve Trabzon için çok kıymetli." dedi.
Sağlam, köşkün inşasında kullanılan malzemenin Kabayanidis'in ticaret erbabı olması hasebiyle dünyanın çeşitli ülkelerinden getirtildiğine işaret ederek, "Yani buradaki malzemenin yerel olanı da var, İngiltere Victoria dönemi mobilyaları da var, İtalya'dan getirilen desenli kara mozaik taban malzemesi ve aydınlatma malzemesi de Fransa'dan vitray ve cam malzemesi de var." diye konuştu.
Köşkün masalsı bir görüntüsü olduğunun da altını çizen Sağlam, "Dolayısıyla da aşağıdan baktığınız zaman ütopik bir yapısı var. Yapılmış olduğu üslup dolayısıyla bu böyledir. Art Nouveau tekniğiyle yapıldığı için hikayelerde, masallarda anlatılan yapılar türündedir." ifadelerini kullandı.
"Daha orijinal bir Atatürk Köşkü göreceğimize inancımız tamdır"
Sağlam, restorasyonun yaklaşık 1 yıl devam edeceğini söyledi.
Çok daha itinalı bir restorasyon yapılacağına inandığını dile getiren Sağlam, "Mevcut halinde içerisinde görmek istemediğimiz gerek muhdes eklentiler ve gerekse çirkin tamirat izleri bulunmakta. Bu tür görüntüler ve esas yapıyı bozan uygulamalar kaldırılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Sağlam, mobilya grubunun, aydınlatma ve cam malzemelerin restorasyon sürecinde herhangi bir aksaklığa sebebiyet vermemesi ve etkili bir konservasyon sağlamak için bina dışarısını çıkarıldığını, alanında tecrübe sahibi firmalar tarafından elden geçirileceğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Atatürk Köşkü restorasyonu sırasında danışma kurulu olarak, önceden tespit ettiğimiz özellikle de eski fotoğraf ve kayıtlardan elde edilen orijinal birkaç nokta dışında çok fazla müdahale edilmemesini istiyor ve tavsiye ediyoruz. Kurul olarak restorasyon sürecini herhangi bir aksaklığa mahal vermemek için takip edeceğimizin bilinmesini isteriz. Yani restorasyon sonrasında daha orijinal bir Atatürk köşkü göreceğimize inancımız tamdır."
"Gerçekten titiz bir restorasyon süreci geçireceğiz"
Restoratör Leyla Aksu, Atatürk Köşkü'nde çalışmak için büyük bir heyecanla geldiğini söyledi.
Çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü vurgulayan Aksu, "Buradaki hedefimiz binanın en özgün halinin araştırılıp, onaylanan projeye uygun ve en doğru şekilde restore ederek yapıyı koruma altına almaktır. Gerçekten titiz bir restorasyon süreci geçireceğiz." dedi.
Aksu, restorasyon çalışmalarının kadın personel ağırlık yürütüldüğüne işaret ederek, "Daha ince ve daha nazik çalışmamız gereken uygulamalar var. Dolayısıyla kadınlar bu konuda biraz daha hassas ve el işine daha yatkın oldukları için burada ki tercihimiz kadın personelin fazla olmasından yana." diye konuştu.