Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, kendisinin bir meclis komisyonuna yalan ifade verip vermediğine ilişkin yürütülen soruşturmanın bir parçası olarak bu ay bir yargıç tarafından saatlerce sorguladığını kaydetti. Aylar sonra suçlamalar hakkında bu ay yorum yapma fırsatı elde ettiği için mutluluk duyduğunu belirten Kurz, "Eylül ayı başlarında bir yargıç huzurunda asılsız suçlamalar hakkında yorum yapmak için birkaç saat fırsatım olduğu için mutluyum" dedi.
Mayıs ayında Avusturya'da yolsuzlukla mücadele savcıları tarafından, Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Genel Başkanı ve Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz hakkında, partisi ile 2019'da çöken aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) arasında 2017 yılındaki koalisyonda olası yolsuzlukları araştırmak için muhalefet partileri tarafından oluşturulan bir meclis komisyonuna yalan ifade verip vermediğine ilişkin bir soruşturma başlatılmıştı. Temmuz ayında Avusturya Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise Kurz'un, özel statüsü nedeniyle normalin aksine bir savcı yerine bir yargıç tarafından sorgulanmasına karar verilmişti.
Yürütülen soruşturmaya ilişkin bugün Başbakan Kurz yaptığı açıklamada, yolsuzlukla mücadele savcıları tarafından yürütülen soruşturmanın bir parçası olarak bu ay bir yargıç tarafından saatlerce sorguladığını kaydetti. Aylar sonra bu ay suçlamalar hakkında yorum yapma fırsatı elde ettiği için mutluluk duyduğunu bildiren Kurz, "Aylarca süren asılsız suçlamalardan sonra, Eylül ayı başlarında bir yargıç huzurunda asılsız suçlamalar hakkında yorum yapmak için birkaç saat fırsatım olduğu için mutluyum" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Mayıs ayında Başbakan Kurz, suçlanmayı beklediğini, fakat hükümlü olmadığını ve suçlanırsa istifa etmeyeceğini belirtmişti. Haziran ayında ise Kurz komisyona, 2019 yılında Avusturya devlet holdingleri grubu OBAG'ın tek başkanı olarak Thomas Schmid'i atama kararında yer almadığını bildirmişti. Ayrıca Komisyon tarafından elde edilen kısa mesajlar, resmi olarak 27 Mart 2019'da Schmid'i atayan OBAG denetleme kurulunun kararı olmasına rağmen, kararın nihai olarak Kurz tarafından alındığını ileri sürmüştü. Kurz ile Schmid arasında 13 Mart'taki bir görüşmede ise Kurz'un, "İstediğin her şeyi alacaksın" ifadelerini kullandığı yer almıştı.