Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Askıda ekmek projesi başlattılar. Yaptıklarından hiç utanmıyorlar mı? Siz bir ülkede adaleti askıya alırsanız, insan haklarını askıya alırsanız, demokrasiyi askıya alırsanız, o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu ne demek? Vatandaşının bir ekmek parasına muhtaç kaldığını, iktidarın bir ortağının açıkça ilan etmesi demek. Hayretlere düşüyorum. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır, nasıl utanmazlıktır? Konuşmaya gelince yerli, milli diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir” diye konuştu.
Partisinin Erzurum İl Kongresinde konuşan Babacan, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile herkesin tek bir sepete atıldığını, ülkede yönetim krizini yaşandığını ifade etti. Babacan’ın konuşması satır başlarıyla şöyle:
MİLLİYETÇİLİK ASKIYA EKMEK KOYMAK DEĞİLDİR: Ülkemizde 17 milyon yoksul var, nüfusun yüzde 5’i yani. Yoksulluk basit bir gelir yetersizliğinin çok ötesinde yer aldı. Askıda ekmek projesi başlattılar. Yaptıklarından hiç utanmıyorlar mı? Siz bir ülkede adaleti askıya alırsanız, insan haklarını askıya alırsanız, demokrasiyi askıya alırsanız, o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu ne demek? Vatandaşının bir ekmek parasına muhtaç kaldığını, iktidarın bir ortağının açıkça ilan etmesi demek. Hayretlere düşüyorum. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır, nasıl utanmazlıktır? Konuşmaya gelince yerli, milli diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir, milliyetçilik bu ülkenin her bir vatandaşını aynı samimiyetle kucaklayabilmektir. Milliyetçilik kutuplaştırmak değildir. Bu yoksulluk çözümsüz değildir, yoksulluk Türkiye’nin kaderi değildir."
KÜRSÜ KONUŞMASINA BİLE FEZLEKE HAZIRLANIYOR: Aradan 100 yıl geçmiş birinci Meclis gibi çoğulcu bir Meclis yok, yürütme organı tarafından değersizleştirmiş, sistemdeki önemini yitirmiş bir Meclisimiz var. Milletvekillerine kürsüde yaptıkları konuşmalar için bile fezleke hazırlanıyor. Kürsü dokunulmazlığı Meclis’in en nemli ilkelerinden biridir. Meclisimiz çok sesliliğini hızla yitiriyor.
BU BÖYLE DEVAM EDEMEZ: Anayasa Mahkemesi yargılanan bir milletvekiliyle ilgili de hak ihlaline hükmetti. Alt mahkeme bu karar uymadı, bu böyle olmaz, böyle devam edemez. Böyle hukuk olmaz, böyle hukuk devleti olamaz. Anayasa Mahkemesi bu ülkenin en yüksek yargı organı ve alt mahkeme onun kararlarına uymak zorundadır. Anayasa Mahkemesi’ne ‘Bireysel Başvuru Hakkı’ hak ihlallerinde ülkemizdeki en önemli telafi merciidir. Kimse kusura bakmasın halkımız mağdur edildiğinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak ve hakkını arayacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları karşısında da herkes görevini yapacak bu kararlar bağlayıcıdır. Biz hukuk devletini hiçe sayan bu anlayışı elimizin tersiyle itiyoruz. Bir gün gelecek hukuk herkese lazım olacak, bunu hiç kimse unutmasın.
100 SENE ÖNCE 100 SENE SONRA: Yüz sene önce Hüseyin Avni Bey’in ‘serbest yazılan yazılardan kıymetli yazı yoktur’ dediği ülkede, bugün her bir muhalif fikir cezalandırılıyor. 100 sene önce bir tek gazetecinin tutuklanmasına karşı Meclis’te mücadele eden bir ülke varken, bugün yaklaşık 100 civarında gazeteci cezaevinde.
İKTİDAR ÇÖZÜM ÜRETEMİYOR: Türkiye problemlerini özgürce tartışmadan çözemez. Her eleştireni yargılıyorlar, beğenmedikleri her görüşe saldırıyorlar. Demokratik bir hukuk devletinde eleştiriden korkulmaz, özgür basından korkulmaz. Mevcut iktidar niçin korkuyor? Çünkü hiçbir konuda artık çözüm üretemiyorlar. Son yıllarda hiçbir problem çözülemiyor, biliyorlar ki eleştirenler haklı kendileri haksız, biliyorlar.
ZİHNİYETLERİ PROBLEMLİ: Her gazete aynı manşetle mi çıksın istiyorlar. Kusura bakmayın, bu ülkenin özgür düşünürlere ihtiyacı var. Özgür gazetecilere ihtiyacı var. Şu an yaşadığımız sorunları temelinde zihniyet problemi var.
MECLİS SİSTEMİN TAM MERKEZİNDE OLSUN: Hükümet ister tek başına olsun, ister ittifak olsun, ister koalisyon olsun, hükümet demek yüzde 50 artı 1 demek, hükümete destek verenler başka partilere destek verenler var. Hükümet 50 artı 1’i bir şekilde aldığı zaman ülkeyi yönetmeye başlıyor. Ancak TBMM’de herkes var, TBMM öyle elli artı bir değil, hep yüzde 90’ın üzerinde. Orda tüm toplum kesimleri var, tüm siyasi partilere oy verenlerin sesi o TBMM’de var. Biz istiyoruz ki Meclis sistemin tam da merkezi konumunda olsun, Meclis hem yasama görevinde hem de denetleme görevinde etkin olsun.
KHK'LARLA HERKES AYNI SEPETE ATILDI: Son dört senede OHAL gerekçe gösterilerek bir KHK zulmü uygulandı. KHK’lerle bağımsız ve tarafsız yargı kararı olmadan binlerce vatandaşımızın işine son verildi. Demokratik bir hukuk devletinde, yapılacak bir soruşturma ve yargılamalar, adil yargılama hakkı çerçevesinde olmalıdır. Kamu görevlisinin hukuka aykırı eylemleri ancak bağımsız ve tarafsız yargı kararıyla tespit edilmelidir. OHAL KHK’leri ile herkesin ismi tek tek bir kararnameye yazıldı, herkes bir sepete atıldı, işlerine, aşlarına son verildi. Vatandaşlarımız böylece hem işsizliğe hem de açlığa terkedildi, bunların hiçbiri hukuki değildir. Kim bir ülkede vatandaşlarıyla uğraşıyorsa, kendinden korkuyordur. Güçlü devlet, hiçbir vatandaşını ekmeğe muhtaç bırakmaz. Bağımsız ve tarafsız yargı makamlarınca haklarında kesinleşmiş karar verilmedikçe herkes masumdur. Bu kişilerin özlük hakları, itibarları iade edilmelidir, maruz kaldıkları tüm zararlarda telafi edilmelidir.
CEBİMİZDEKİ TÜRK LİRASI GÜNDEN GÜNE ERİYOR: Ülkemiz ağır bir krizden geçiyor, çıkmayacak. Hukukun hiçe sayıldığı, adaletin ayaklar altında olduğu ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkenin ekonomisi gelişemez. Bunu unutsunlar. Son yıllarda hukukta adalette Türkiye nasıl zemin kaybediyorsa; eş zamanlı olarak da ekonomi de zemin kaybediyor. Ekonomimiz şu anda 20 yılın en kötü durumunda. Cebimizdeki Türk Lirası günden güne eriyor, halkımız yoksullaşıyor.