MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, suç örgütü lideri Sedat Peker’in hedef aldığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya destek verdi. Bahçeli, “İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video kayıtlarıyla rehin alınamaz, sosyal medya iftiralarıyla ele geçirilemez” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:
HEDEF TÜRKİYE’MİZDİR: Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriklerine, tahrip gücü yüksek şer kampanyalarına şu günlerde hız vermişler, derinlik katmışlardır. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir. Hedef son yurdumuzdur. Hedef milli birlik ve huzur ortamımızdır. Surda gedik açmak gayesiyle, hatta kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla sinerjisini ve sistemsel enerjisini Türk ve Türkiye düşmanlığından alan bir tezgah kurulmuştur. Bu menfur tezgâhın siyaset taşeronları, medya teşrifatçıları, sivil toplum tertipçileri, suç ve terör örgütü temincileri, özellikle de dış tedarikçileri vardır ve bellidir. Türkiye’nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir rekabet maalesef devrededir. Amaç, Türkiye’nin uluslararası camiada itibarını lekelemektir. Amaç, Türkiye’nin mukavemetini kırarak her türlü müdahaleye açık hale getirmektir.
CHP PİS SENARYONUN ÜST FİGÜRANIDIR: Daha vahimi ise devletle millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna hizmetle birlikte, nihai aşamada doğal veya doğacak şikâyetlerin birbirine eklemlenmesini kışkırtıp devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini teşkil etmektir. CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, üst figüranıdır. Altı ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu kaosun bekçisi, krizin çeşnicisi konumundadır. HDP derseniz Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için tetikte bekleyen fitnedir.
AKŞENER’E ‘PROVOKATÖR’ SUÇLAMASI: Asıl bizi düşündüren İP’in başkanı tarafından üstlenen provokatörlük rolüdür. Geçen haftaki grup konuşmasında, Sayın Cumhurbaşkanı’nı katil Netenyahu’ya benzeten ve Siyonizme gülücükler saçan bu şahsın, birkaç gün sonra Rize’yi, ilçeleri İkizdere ve Çayeli’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi çok yönlü incelenmeli ve mercek altına yatırılmalıdır. Söz konusu ilçe belediyelerin MHP yönetiminde bulunduğu göz önüne alındığında nasıl bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığı da bariz olarak fark edilecektir. Gerek ilçe başkanlarımız gerekse de belediye başkanlarımız gerginlikleri yatıştırmak için yöre halkını sabır ve sağduyuya davet ederek teenniyle hareket etmişler ve asla tuzağa düşmemişlerdir. İP Başkanı’nın bile bile, inadına yapar gibi, sanki toplumsal huzursuzluğun fitilini tutuşturmak için Rize’ye gitmesi yalnızca düşüncesizlikle, yalnızca sorumsuzlukla, yalnızca öngörüsüzlükle izah edilemez. Siyasi hayatı kumpaslarla, yalanlarla, çıkar hesaplarıyla heba olmuş bu şahsın, Netenyahu benzetmesinden sonra Rize’yi ziyareti anlaşıyor ki baştan ayağa olay çıkarmak üzerine planlanmıştır. Arkasından haklı tepkilere küstahça tepki göstermesi, etrafındaki çapulcuların vatandaşlarımıza, esnaflarımıza vandalca saldırması ağır bir provokasyon halidir. Esnaf geziyorum diyenler, esnafa tekme tokat musallat olmuşlardır. İP’in Başkanı Rizeli vatandaşlarımızın hassasiyetlerini kaşımanın yanı sıra ateşle oynamış, siyasi öfkeyi körükleyerek şiddet zincirinin tıpkı 1959 Uşak olaylarında olduğu gibi ilk halkası olmak için podyuma çıkmış, daha doğrusu çıkarılmıştır.
TÜRKİYE, SUÇ ÖRGÜTLERİNİN TASALLUTU ALTINDA OLMAYACAK: Allah’ın izniyle Kandil’e Türk bayrağını dikeceğiz ya, işte bunun için çıldırıyorlar, çılgınlık peşinde koşuyorlar. Siyasi taşeronlarına, 128 milyar dolar nerede sorusunu sorun dediler, tutmadı. 104 emekli amirale bildiri yayınlattılar, hiç kimse yemedi. KOVİD-19 salgınıyla mücadeleyi sekteye uğratmak için her yolu deneyin talimatı verdiler, olmadı. Cumhur İttifakı’nı karalayın, Türkiye’yi kötüleyin, ekonomiyi kötümserliğin tüneline sokun diye işbirlikçilerine tembihte bulundular, küçük bir azınlık haricinde inanan çıkmadı. Şahsım hükümeti, tek adam rejimi, otoriter sistem, yönetilemeyen ülke propagandalarını servis ettiler, başaramadılar. Çabalar boşuna, hevesler beyhudedir, çünkü Türk milleti Cumhurbaşkanı’nın, devletinin, hükümetinin, egemenlik haklarının sonuna kadar destekçisidir. Türkiye; sömürge devleti, karpuz cumhuriyeti, aşiretler koalisyonu, kabileler toplamı, suç ve cinayet örgütlerinin tasallutu altındaki bir ülke değildir, hiçbir zaman da olmamış ve olmayacaktır.”
HİÇ KİMSE İÇİŞLERİ BAKANI’NIN BOYNUNA TASMA GEÇİREMEYECEK: Suç örgütü lideri Sedat Peker’in, “Boynuna köpek tasması takıp gezdireceğim” diye tehdit ettiği Bakan Soylu’ya destek veren Bahçeli, iddialarla ilgili de yargıyı adres gösterdi.
Bahçeli şöyle konuştu:
“Hakikaten bir suç varsa, bu suç tevsik edilmişse, suçluların objektif delil ve belgelerle tespiti yapılmışsa adres bağımsız Türk mahkemeleridir. Adalet ne diyorsa olacak bellidir. Bundan ürkmeye, çekinmeye gerek de yoktur. Ancak karambolde siyasi fırsatçılığa kalkışanlar, zalimlerin dolduruşuna gelip ülkemizin haysiyetini iki paralığa çevirmek için konuşan ve konuşturulanlar iki dünyada bunun hesabını muhakkak vereceklerdir. Bundan kaçış ve kurtuluş imkansızdır. İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Yine hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum. Konu, devlet-i ebed müddet irademizin korunmasıdır. Konu, devletimizin saygınlığı ve üzerinde titrediğimiz bekasıdır. Herkes yerini yurdunu bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video kayıtlarıyla rehin alınamaz, sosyal medya iftiralarıyla ele geçirilemez.
BİNALİ YILDIRIM VE OĞLUNA YÖNELİK SUÇLAMALAR: TBMM Başkanlığı görevini üstlenmiş, ilaveten Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı unvanını taşıyan Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla birlikte töhmet altında bırakmak, uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendirmek tek kelimeyle müfteriliktir.”
TARAFSIZ KALANLARA ‘ÜÇ MAYMUN’ UYARISI: Bu meselede tarafsız kalmak, köhne köhne tribünde oturup üç maymunu oynamak Türkiye’ye kastetmek için kullanılan ve kiralanan çevrelere destek vermektir. Buna da vatan ve millet sevgisiyle bezenmiş hiç kimsenin hakkı yoktur.
CHP SİYASETİ ARAZDIR, MARAZDIR, AYIPLIDIR: Her nifak ve dedikoduya can havliyle sarılan CHP yönetiminin siyaseti arazdır, marazdır, ayıplıdır, ahlaksızdır, tamı tamamına çukur siyasetidir. Kılıçdaroğlu’nun rotası yanlış, siyasi dili ve üslubu yozlaşmıştır. CHP, Türkiye üzerinde emelleri olan küresel emperyalizmin kanlı limanına yanaşıp tahkimat yapacak kadar Türkiye muhalifidir. İP, bu limana çoktan varmış, demir atacak iskele aramaya başlamıştır.
ERDOĞAN’I DEVİRMEK İSTEYENLERE İZİN VERİLMEYECEK: Milletin hür iradesiyle ve tertemiz oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek, Türkiye’yi deforme etmek için faal halde olanlara alimallah, bedeli ne kadar ağır olsa bile izin verilmeyecektir. Biden lobisinin zehir ve zillet saçan niyetleri ne yaparsa yapsın billahi Türkiye Cumhuriyeti’ni düşüremeyecektir. CHP’nin bu lobiye ümit bağlaması, sırtını emperyalizme dayaması, demokrasi dışı müdahalelere çanak tutması tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda düşmana hizmet edip ganimet olmakla birdir, aynıdır… Biden’in muhalefeti pışpışlayıp Cumhuriyeti ve Cumhur İttifakı’nı hedef alması sonu hüsran olacak bir maceraya atılmaktır. İktidar ruhsatını ABD değil, kovboylar değil, kulisler değil, güç odakları değil, büyük Türk milleti vermektedir.
AVRUPA PARLAMENTOSU KARARINA TEPKİ: Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda 19 Mayıs’ta kabul edilen 2019-2020 Türkiye Raporu’nda, AB ve üye ülkelere Ülkücü Hareketi terör örgütleri listesine ekleme ihtimalini araştırma, dernekleri yasaklama ve faaliyetlerini yakından izleme çağrısı ayaklarımızın altında çiğnenmeye müstahaktır. Buram buram Türk ve Türkiye karşıtlığıyla bezenmiş bu sipariş raporun 19 Mayıs’ta kabul edilmesini de manidar bulduğumuzu, bu tarihin özellikle seçildiğini altını çizerek belirtmek isterim. PKK/YPG/PYD’ye müsamahalı davranıp FETÖ’yü koyunlarında besleyen ülkelerin bize karşı ilkel önyargılarını silah gibi kullanmaları basitliktir, değersizdir, acziyettir.”