Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Kanunlar insanoğlunun hak ve özgürlüklerini korumak için vardır" dedi.
Uluslararası Yaklaşımlar Işığında Türkiye'de 16. Yılında Denetimli Serbestlik Sistemi ve Gelecek Vizyonu Çalıştayı'na katılan Bakan Gül, hakları korumak ve yaşatmanın hukuk devletinin önceliği olduğunu belirtti.
Hangi suçu işlemiş olursa olsun adaletin hükmüne konu olan insanın devlete emanet olduğunu vurgulayan Gül, cezaevlerindeki hükümlülerin ve denetimli serbestlik altındaki hükümlülerinde her zaman insan onuruna yakışan bir şekilde muamele görmesi gerektiğini işaret etti.
"KANUNLAR İNSANOĞLUNUN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ KORUMAK İÇİN VARDIR"
Hukuk devletinin görevlerinin hakları korumak ve yaşatmak olduğunu ifade eden Gül, "Kanunlar insanoğlunun hak ve özgürlüklerini korumak için vardır. Ceza adaletinin infaz aşamasındaki amacımız hükümlünün iyileşmesi ve bu suretle topluma yeniden kazandırılmasıdır. Bunu için iki temel yaklaşım bir eğitim bir de adalet çok önemli bir misyona sahiptir. Eğitim aklın adalet de vicdanın terazisidir. Bu ikisinin şaşmaması lazım. Bu kavramlar aynı zamanda aklın ve vicdanın da pusulalarıdır. Eğitim suçu önceleyecek en önemli araç, elimizdeki en büyük güçtür. Bu çerçevede ceza infaz kurumlarında ve denetimli serbestlik müdürlüklerimizde eğitim öğretim ve meslek edindirme faaliyetleri yoğun bir şekilde devam etmektedir" şeklinde konuştu.
Son 3 yılda ceza infaz kurumlarına 14 bin 345 hükümlünün okuma yazma öğrendiğini hatırlatan Gül, faaliyete geçirilen mesleki eğitim merkezlerinin de önümüzdeki yıllarda sayısının arttırılacağını söyledi.
"ÜLKE GENELİNDE YAKLAŞIK 2 MİLYON FİDAN DİKİMİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ"
Denetimli serbestlikle açığa ayrılmış hükümlülerin cezaevi dışında başka bir kurumda çalışarak cezasını infaz edebileceğini hatırlatan Gül, "Adalet ormanı adıyla toplam 429 ağaçlandırma sahası oluşturulmuştur. Ülke genelinde yaklaşık 2 milyon fidan dikimi 3 milyon 223 bin fidan bakımı gerçekleştirilmiştir. Özellikle yine yapmış olduğumuz düzenlemeyle birlikte artık cezaevi dışında denetimli serbestliğe açığa ayrılmış hükümlülerinde ceza evi dışında başka bir kamu kuruluşunda çalışarak o kurumların tesislerinde yine cezalarını infaz edebilecekleri yönünde düzenleme yapıldı. Böylece hükümlüler sosyal sorumluk faaliyetlerini üstlenerek toplumsal konulara destek sağlayabilecekleri bir takım imkanlara sahip olacaklar" ifadelerini kullandı.
Programda konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da mahkumların cezalarını bitirdikten sonra toplumla birlikte yaşamaya yeniden başlayacağının unutulmaması gerektiğine değinerek, "Hapishane bedenin dokunulmazlığını garanti eden ve hürriyetten yoksun bırakma yoluyla zengin ve fakirin aynı şekilde cezalandıran insanı bir çözüm olarak görünüyordu. Ayrıca hürriyete bağlı ceza ölçülebilirdi bu da çok mantıklı geliyordu. Özgürlükten yoksun bırakarak cezalandırma anlayışı bugün de geçerlidir. Ancak suç işleyen insanları dört duvar arasına koyup hapis ezaları sona erdiğinde onları topluma uyum sağlayabileceklerini beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Bu nedenle hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanların cezalarını çektikten sonra bizimle birlikte yaşayacağını hesaba katmak zorundayız. Onların sosyal, kültürel, mesleki, psikolojik, tıbbi ve bedensel olarak iyi durumda olmaları yeniden suç işleme eğilimlerini azaltır böylece de toplum da suçtan kurtulmuş olur. Tüm eleştirilere rağmen ceza infaz sisteminin başarı ölçütlerinden biriside şüphesiz hükümlülerin tahliye sonrasında da yeniden suç işlememeleridir. Suç işleyen kişilerin toplumdan dışlanması ve topluma yabancılaşması halinde yeniden suç işleme oranı artar bu durumdan da en çok toplum zarar görür" açıklamasında bulundu.
Toplumun suçtan korunması amacıyla izlenecek yöntemlerin oldukça önemli olduğunun altını çizen Akarca sözlerine şöyle devam etti:
"Ceza adalet sisteminin insan hakları hukuk devleti ve demokrasinin yanı sıra toplum ve devlet düzenini korunması bakımında da önemli bir işlemi bulunmaktadır. Toplumu suçtan korunması amacıyla izlenecek yöntemler geliştirilecek mekanizmalar ve uygulanacak stratejiler oldukça önemlidir. Karar vericilerin bu konuda uzak görüşlü ve duyarlı olması gerekir. Mümkün olan hallerde suç işleyen kişiyi ceza infaz kurumuna göndermeden ve infaz kurumunda kaldığı süreyi minimumu düzeyde tutarak toplumsal barışı ve düzeni sağlamak en akıllıca olan yönetimdir."
Yargıtay Başkanlığı Binasında gerçekleştirilen programa Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın yanı sıra Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç ve CEP Genel Sekreteri Willem van der Brugge katıldı.