Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu toplantısı ardından gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Koronavirüsle mücadele konusunda muhabirlerin sorularını yanıtlayan Bakan Koca, salgında pik dönemine girildiğini ancak tedbirlere uyulmaması durumunda ikinci dalga riskinin oluşabileceğini dile getirdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Pik dönemine girdiğimizi söyleyebilirim. Bir düşüş trendine girdik, ama bunun kalıcı olması önemli. Tedbirlere uyulmazsa yeni dalga olabilir. Tehdit giderek zayıflıyor. Dışarı çıkıp baharı yaşamıyoruz. Ama içimizde bir diriliş var. Başarı 83 milyon olarak hepimizin. Mücadelemiz henüz bitmedi. Hepimiz çok iyi biliyoruz bu mücadelede düzen, dikkat, disiplin vazgeçilmezdir. Taviz vermezsek istediğimiz sonucu kısa sürede alabiliriz." şeklinde konuştu.
"65 YAŞ ÜSTÜ DÜZENLEMESİ NETLEŞMEDİ"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarından satır başları;
"65 yaşla ilgili gündem konusu oldu Bilim Kurulu'nda. Büyüklerimizi, çınarlarımızı hiç olmazsa birkaç saat gezmelerini dolaşmalarını, trafik araç kullanmadan yakın mesafe anlamında yapılabilir mi? Öyle bir serbestlik söz konusu olabilir mi diye gündem oldu. Bununla ilgili daha net bir öneriye dönmedi. Bu da bir yaklaşıma gelirse görüş olarak Cumhurbaşkanımıza sunulmuş olur, karar noktasına gelir diye düşünüyorum.
"ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTIK"
Geride kalan günler kolay geçmedi. Hastalık korkusu 'acaba bizi ilelebet esir mi alacak, salgında bir yakınımı kaybeder miyim' diye endişe ettiniz. Bir yakınınızı kaybettiyseniz salgın günlerinin en büyük acısını yaşadınız. Bilin ki elimizden gelen her şeyi yaptık. Ramazan ayındayız. Ramazan'ı hiç alışık olmadığımız şekilde yaşıyoruz. Eskiden olduğu gibi aileler, dostlar bir araya gelemiyor. Fakat bu yılki Ramazan'ın benzersiz tarafı var. Hastalığa karşı her gün yeni iyi haberler alıyorsunuz.
"SALGIN 210 ÜLKEYE YAYILDI"
Salgın tüm dünyada 210 ülkeye yayılmış ve hayatı değiştirmiştir. Geçen aralık ayında işin bu noktalara varabileceği akıllardan geçmiyordu. İlk resmi beyan 31 Aralık tarihinde yapılmıştı. Türkiye sağduyusunu tam zamanında ortaya koydu, bakanlığımız 10 Ocak 2020'de acilen operasyon merkezi kurdu. Bu yeni hastalığa karşı bir rehber hazırlayıp yayınladık.
"DÜNYADA ÖLENLERİN SAYISI 218 BİNİ GEÇTİ"
Riske karşı hareket planımız 11 Mart'tan tam 50 gün öncesine dayanmaktadır. DSÖ'nün rakamlarıyla özetlersek dünyada toplam 3 milyon 152 bini aşkın koronavirüs hastası bulunmaktadır. Hayatını kaybedenlerin sayısı dünyada 218 bini geçmiştir.
Ülkeler bazında iki güncel veri ise can kaybının 59 bini aştığı ABD'de dün 25 binden fazla yeni vaka açıklanmıştır. Sadece dün New York'ta 521 kişi hayatını kaybetmiştir. Dünyada halen kontrol edilemez bir güç olmaya devam eden Türkiye nasıl geriletti ve kontrol altına aldı.
"KURUMLARIMIZI SALGINA HAZIRLADIK"
83 milyon hep birlikte elde ettiğimiz başarının bazı nedenleri, stratejisi, kimi önemli detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakanlığımız muhtemel riske karşı operasyon merkezini 10 Ocak'ta kurdu, aynı gün Bilim Kurulumuzu kurdu. DSÖ'nün hastalığı pandemi olarak ilan etmesinden tam 31 gün önce. Çin'deki ilk vakadan itibaren dünyadaki gelişmeleri izlemeye alıp yol haritamızı belirledik. Sağlık kurumlarımızı salgına hazırladık.
YURT DIŞI TEDBİRLERİ
Yurt dışı girişine karşı uyguladığımız tedbirler hastalığın geç girmesini ve zaman kazanmayı sağladık. Kademe kademe uygulanan tedbirler sonuçlarda çok etkili oldu. Diyebilirim ki Türkiye bu sınavdan yüzünün akıyla çıktı. Başarının tamamını özetleyecek olursak; tedbir, tespit, hızlı tedavi...
Filyasyonun bugüne dek gösterdiğimiz başarıdaki rolü büyüktür. Her yeni hastanın temas çevresinde virüsün izini sürdük. Filyasyon dediğimiz yöntemle hastalığı taşıyan kişinin son iki günde herkese ulaşmaya çalışıp testlerini yaptık. Hastalığın onlardan başkasına geçmesine fırsat tanımadan izole ettik.
"HİÇBİR TESTİ TESADÜFEN YAPMADIK"
Hiçbir testi tesadüfen yapmadık. Testi hastalığın kişiden kişiye bulaşıp yayılmasını önlemek için kullandık. 83 milyonluk bir ülkede şüphelilere odaklandık. Hastayla temas olan kişilere odaklandık. Test sayımızı arttırdık. Şüphelilere odaklanmak yerine yaygın tarama yapan ülkeler istenen sonucu alamadı.
Biz filyasyonu çok büyük bir ağ kurarak gerçekleştirdik. Sahada görev yapan 5 bin 849 kişidir. Bu ekip hastaların temas zincirinde yer alan 468 bin 390 kişiyi tespit etmiştir. Bunların yaklaşık yüzde 99'una neredeyse tamamına ulaşılmış takipleri yapılmıştır. Bugüne kadar takipleri yapılan kişi sayısı 464 bin 434'dür. Hastalığın yayılmasını bu yolla önledik. Salgının tümüyle önlenmesinde izlenecek yol yine budur. Süreçte hastane ihtiyacımızı baştan planladık. Muhtemel yatak ve yoğun bakım ihtiyacını göz önünde tutarak özel, kamu, üniversite ayrımı yapmaksızın tüm hastanelerimizi birer pandemi hastanesi olarak görevlendirdik.
"HASTANELER PANDEMİYE HAZIR HALE GETİRİLDİ"
Acil olmayan hastalarımızı erteleyip hastane yataklarımızı pandemiye hazır hale getirdik. Sağlık altyapısının hazır hale getirilmesi bize kontrol gücü verdi. Koronavirüsle mücadelemizde temaslıları gözetim altında tutuyor, şikayeti olan kişilerin takibinde son derece titiz davranıyoruz.
Hiçbir vakayı hastanın durumu ağır değil düşüncesiyle eve göndermedik, göndermiyoruz. Türkiye hastalığın yayılmasına karşı elde ettiği başarının aynısını tedavide de göstermiştir. Hekimlerimizin gözlem ve tecrübeleri neticesinde uyguladığımız tedavi dünyanın birçok ülkesinden farklılık göstermiştir.
"BİLİNEN YÖNTEMLERİ DEĞİŞTİREREK BAŞARILI OLDUK"
Koronavirüs hastalığına yaklaşımda önemli değişikliklere gittik. Başarısı artık kanıtlanmış yöntem, hekimlerimiz tarafından geliştirilen yöntem olmuştur. Tüm dünya için önemli için önemli değişikliklere gittik. Bakanlığımız alınan sonuçlara göre tedavi yaklaşımını daha iyi hale getirdi. Çin'den temin ettiğimiz antiviral ilaçların bilinen kullanımını değiştirerek daha iyi sonuçlar aldık.
Dünyada tıbbın bildiği ilaçların kullanım şekillerini değiştirerek bambaşka sonuçlar aldık. Kullanımların salgınla mücadelede tüm ülkede yaygınlaşmasını umuyoruz. Doğrudan virüse etkili bir ilaç henüz geliştirilmiş değil. Ancak adı geçen ilaçlar virüsün etkisini azaltacak özellik taşımaktadır. Bu ilaçların başında sıtma ilacını önceden temin edip, stoklamıştık. Türkiye olarak bu ilaçlardan özellikle devamında da Çin dahil olmak üzere getirdiğimiz antiviral ilaçları tedavide kullanır olmuştuk.
ÇİN'DEN GETİRİLEN İLAÇLAR..
Çin'den getirdiğimiz antiviral ilaçta ise Çin'de olduğu gibi sonuç almadığımızı gördük. Sonuçta bu ilacın kullanımını farklılaştırmış olduk. Yoğun bakım öncesi hastalara kullanmaya başlayarak sonuç aldığımızı gördük. Tedavi konusunda dünyada bir farkımız daha var. Biz tedaviyi belirti gösteren hemen herkese mümkün olan en erken aşamada uyguluyoruz.
"ERKEN TEDAVİ ZATÜREYE GİRİŞİ ÖNLEDİ"
Tüm vakalarda tedaviye erken başlamanın sonucu olarak hastalarımızda zatürreye gidiş oranı azalmış bulunmaktadır. Yüzde 15'e düşmüştük. Bu durum yoğun bakım ihtiyacımızda da azalmaya yol açmıştır. Hekimlerimiz için gurur kaynağı olacak bir diğer konu da yoğun bakım hastaların ventilatöre erken bağlanması yönünde iken hastalarımıza ventilatörü ileri aşamada bağlıyoruz. Yoğun bakım hastalarımızı erken aşamada artık entübe etmiyoruz. Bunun hastalığın seyrini önemli oranda değiştirdiğini görüyoruz.
Akciğer iltiabı kritik bir durumdur. Hekimlerimizin bu oranı düşüren yaklaşımı dünyada bir ilktir. Bu yaklaşımın da salgınla mücadele eden ülkelerde uygulayacağını umuyoruz. Hastanın yoğun bakıma geçişi sözkonusu olmadan sürekli yüksek akımlı oksijen uygulamasını da gerçekleştiriyoruz. Yüksek akımlı oksijen uygulaması ölüm oranlarındaki düşüşün sebeplerinden biri olmuştur.
"VEFAT ORANI YÜZDE 10'A DÜŞTÜ"
Vefat oranlarımız ise yüzde 10'a, entübe ise yüzde 14'e geriledi. Bu başarıların arkasında hekimlerimizin özen ve dikkati, tedavi yaklaşımlarımız, bilimsel yaklaşımlar, hekim sanatının ustalıkları var. Türkiye'de şu ana kadar hasta kayıp oranı yüzde 2,58'dir. Ülkemiz Avrupa ülkeleri içinde en düşük vefat oranına sahiptir. Dünyada 80. sırada yer almaktadır. Bu Türk tıbbını başarısıdır.
"BÜYÜK BAŞARININ KAHRAMANI SİZSİNİZ"
Olumsuz her gösterge geriliyor. Tedbirlere uyulmasaydı, sokağa çıkma kısıtı ihlal edilseydi, gençlerimiz ve büyüklerimiz evde kalmayı görev bilmeseydi, bugünkü başarıyı, iyimserliği yakalayamazdık. Sağlık ordumuzun başarısı da sınırlı kalırdı. Tedavideki yeniliklerimiz ise yeni hastalar üzerinde uygulanır ve büyük başarının kahramanı sizlersiniz.
Hekimlerimiz bu başarıyı kişi başına düşen hekim sayısının az olmasına rağmen elde etmiştir, hemşirelerimiz de öyledir. Sağlık çalışanlarına daima müteşekkiriz.
Türkiye halkıyla, yönetimi, hekimi, bilim insanıyla salgına karşı nasıl başarıya ulaştı? Baştan beri konuşmanın konusunu oluşturan soruya şimdi kısa kısa ve öz cevap sunmama izin verin.
Şu ana dek kazandığımız başarının ilki sizsiniz. 83 milyondur. Hayatınızı salgın hastalığın zorunlu kıldığı yeni şartlara göre tanzim ettinzi. İkisi hastalarla temas ettiği kişilerin taranması yani filyasyon yönteminin başarıyla uygulanmasıdır. Hastalığın kişiden kişiye yayılması önlenmiştir. Faktörlerden üçüncüsü tedaviye erken başlamamız, ilaç kullanımda önemli farklılığı ortaya koymamızdır. Hekimlerimizin, sağlıkçılarımızın hayatını ortaya koymasıdır, hekimlerimizin zekasıdır.
"KONTROLÜ VİRÜSÜN ELİNE VERMEDİK"
Salgının başlangıcında Türkiye virüsün ülkeye geciktirebilen az sayıda ülkelerden biri olmuştur. Kayıplarımız hepimizde üzüntüye yol açtı, salgına karşı birlikte önlemler aldık bir gün bile hastalığın kontrolünü virüsün eline vermedik. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere özel ve kamukurumlarımız bu mücadelede yerini aldı.
Virüsün ülkeye girişin 5. haftasından sonra izlenen yöntemin bizi başarıya ulaştırdığı verilerle anlaşıldı. Yeni veriler bize her gün ümut veriyor. Bu umudu sonuca çevirmek zorundayız. 11 Mart'tan bugüne geldiğimiz nokta kesin başarı noktası değildir. Başarı tedbirleri artık terk edeceğimiz bir başarı değildir, tedbirlere sarılmamız gereken başarıdır."