Uzun süredir gitmeye niyetlendiğim fakat bir türlü nasip olmayan Mardin’e Çarşamba günü gelmek nasip oldu. Üç günlük olarak planladığım Mardin gezisinin amacı bu kadim kenti görmek, dördüncü yılını dolduran Balıkesirlilerin halen unutamadığı efsane valiyi ziyaret etmekti. Mardin Türkiye’de bugüne kadar gitmediğim üç-beş şehirden biriydi.
Dünyanın önemli tarihi şehirlerinden. Canlı tarih, medeniyet merkezi, sokaklarında Arapça, Kürtçe, Türkçe’nin aynı anda aynı sohbette konuşulduğuna şahit olunan camilerin yanında minarelerin şehadet parmağı gibi dikildiği bir şehir. Kızıltepe’de bulunan havaalanından yola çıktığınızda ip gibi dümdüz yola girdiğinizde 19 km’den dağın tepesinde gibi görülüyor. Oysa görmeden önce ovanın kenarında bir tepeye yaslanmış gibi hayal etmiştim Mardin’i. Niye böyle dağın eteğine kurulduğunu eski ve yenişehir merkezine gelince ancak anlıyorsun.
Havaalanında uçaktan inince hava sıcaklığı yüzünüze çöl yakıcılığını hatırlatıyor. Fakat Mardin’e ovadan çıkınca o kayboluyor yerini hoş bir havaya bırakıyor. Tamamen kesme taştan tarihi mekanların hakim olduğu eski Mardin’e çıktığınızda serin bir mekana dönüyor. İşte o zaman anlıyorsunuz bu şehrin neden dağın tepesinde yer aldığını medeniyet merkezine dönüştüğünü. Mardin Mezopotamya ovasına nazır muhteşem bir manzara sunuyor size.
Mardin’in merkezi Büyükşehir olduktan sonra Artuklu İlçesi adını almış. Artuklu Oğuz Türkmen Beyliğidir. Şehirde günümüze kadar kalan eserlerin yoğunluğu onlara aittir.
Eski Mardin bölgesindeki kısa gezimiz sonrası Vali Mustafa Yaman’la randevu saatimiz gelmişti. Valilik Özel Kalem’e geçmiştik ki “Barış Pınarı” Harekatının başladığı haberleri televizyonlardan düşmeye başladı. Harekat Mardin açısından önemli. Suriye’ye uzun bir sınırı var. Önemli ilçesi Nusaybin’in yerleşim yeri dip dibe. Komşu oturmasına gidilecek mesafede.
Anlayacağınız aylardır beklenen Fırat’ın doğusuna yapılacak Barış Pınarı Harekatı’nın başlamasına Mardin’de şahit olmak nasip oldu. Okuduğunuz bu yazıyı Mardin’den Nusaybin’e geçmeden önce kaleme aldım. Niyetim yazıdan sonra o tarafa geçmek ve gelişmeleri orada izlemek. Eğer yazıdan sonra Nusaybin’e geçmiş olursam izlenimlerimi Pazar günü aktarırım.
O izlenimlerden önce Barış Pınarı Harekatının öneminden bahsetmek istiyorum. Bu harekat bölgede özlemi duyulan kalıcı barış fidanının can suyu olacaktır. Unutulmasın bu Harekat ne PKK’ya ne PYD’ye ne DEAŞ’a, asıl bunları maşa olarak kullanan başta ABD’ye yönelik harekattır. Türkiye için Barış Pınarı Harekatı aynı anda Askeri Tatbikat hüviyetindedir. ABD bu Harekat ile birlikte her ne kadar bizimle karşı karşıya gelmemek için anlaştığımız izlenimi vermişse de silahlandırdığı 30 bin tır silah verdiği PKK-PYD güçlerini cesaretlendirip yüzüstü bırakmakla hata yaptığını sonradan çok iyi anlayacak. Benzeri durumu Afrin’de de yapmıştı.
Öte yandan yaptığı silah yardımını adeta gözümüze sokar gibi davrandı. Belki de en büyük hatası bu oldu. Oysa Türkiye açıktan silah yardımı tırlarını yakından markaja aldığını gizlemedi. Kaç tır olduğunu açıkladı durdu. Yani hangi tırların hangi depolara gittiğini sürekli izledi. Türkiye hangi binanın altında hangi miktarda silah olduğunu biliyor. Şimdi PKK-PYD veya DEAŞ militanları ile hiç uğraşmayacak. Bu depoları imha edip geçecek.
Zaten bu yazıya oturmadan önce gelen bilgilerde Türkiye gece boyunca belirlediği silah depolarını imhaya başlamıştı. Ciddi derecede silah depolarının imhası bittiğinde bölgedeki militanlar dağılacaktır.
Bu noktadan sonra Türkiye Barış Pınarı Harekatını nereye kadar sürdürecektir? Mesele budur. Bugün görünen 32 km’lik bir hat söz konusu. Öyle görünüyor ki 32 km’lik hatta ABD ve diğer müdahiller razı gösteriyorlar. Biz de buna rıza mı göstereceğiz? Fakat bu yeter mi? “Süleyman Şah Türbesi ve Türkiye’nin egemenliği” başlığı ile kaleme aldığım yazıda işaret ettiğim gibi Türkiye’nin egemenlik haklarının öncelikli sınırı Süleyman Şah Türbesi’nin asli yeri Caber Kalesi’ne taşınmasını sağlayacak güvenli bölgedir. Aski taktirde Türkiye’nin güvenliği tehlikede olmaya devam edecektir.
Konuya devam edeceğiz. Bölgedeki izlenimimin şimdilik özeti Türkiye’nin muhteşem harekatının başarıya ulaşmasının yanında bölge halkının yanımıza çekilmesi üzerine stratejiler çok önem arz ediyor.
Cuma’nın hürmetine Rabbim Ordumuzu şer ve kalleşlere karşı muzaffer kılsın...