Odatv’de Hürrem Elmasçı diye bir yazar var. Okumuş, sosyeteyi tanıyan, bürokrasiye âşina, teknolojiye yabancı, kulağı bir hayli delik, yetmişine merdiven dayamış, torun torba sâhibi bir teyze. İlginç dedikoduları, kulisleri yazıyor. “Kuzum, ayol, çocuklar” kelimelerini, çok kullanıyor. Lazın işi gibi “şaşuralum” diye yapıyor ama her yazısında aynı ismi çağrıştırıyor. Bal gibi erkek yâni!
Bir erkek bunu niye yapar? Belki de esas fıtratı bu. Dedikodu, kulis, gizem…
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in doktor kardeşi E. Çağatay Zengin’in evli bir kadınla basıldığı haberi, gündeme bomba gibi düştü. Basanlar, kadının kocası ve şâhitlerdi. Habere göre karakolluk olmuşlar fakat basan koca karakola gittiğinde, basılanların serbest bırakıldığını görmüştü. Sonrası daha da karışıktı. Basılanlar, basanlardan şikâyetçi olmuştu.
Bugüne kadar “baskın basanındır” bilirdik. Demek ki basılana göre değişiyor. Baskın, basılanın olabiliyor.
Rivâyete göre Özlem Zengin, basılanların ifâde vermesine müdâhil olmuştu. Özlem Hanım, 24 saat sonra sosyal medya hesâbından yaptığı açıklamada, sürece müdâhil olmadığını; meselenin, örgütlü, çete kumpası olduğunu ve suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. “Kardeşime iftira atılıyor” demedi. Şahsî fikrim, kardeşinin yediği nâne, Özlem Hanım’ı ilgilendirmez. Ne yapsın, koskoca adama nasıl engel olsun?
Buraya kadar sorun yok. “Müdâhil olmadım” diyorsa olmamıştır. Kumpas var ise sonuna kadar hesâbını sorsun. Bir zahmet kardeşine de iki tokat atsın. Çünkü bu yatak odası hikâyelerinden bıktık usandık.
Peki bunun Hürrem teyzeyle ne alâkası var?
Açıkçası Hürrem teyzenin, bu skandalın üzerine atlamasını bekledim. Yazmadığı gibi Odatv de haber yapmadı. Daha sonra “23 derece” diye bir tvitter hesâbını kaynak göstererek şöyle bir haber yayınladı:
“Özlem Zengin'in kardeşiyle ilgili haberin yayınlanmaması için 1 milyon dolar istendiği ortaya çıktı. AKP aday tanıtımı öncesi peş peşe servis edilen operasyonel haberlere dikkat çeken Odatv'yi, Özlem Zengin cephesi doğruladı: Bakışınız doğru, dâvâcı olduk.”
Haberin devâmında ilginç bir şey dikkatimi çekti. Basılan kadının boşanma aşamasında olduğu yazıyordu. Erkekten ise bekâr diye bahsediliyordu. Yâni evli olmayan iki kişinin ilişkisine baskın düzenlenmişti.
O günün akşamı Odatv Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik, katıldığı bir tv programında, "Aday isimleri ortaya çıktı, hemen Özlem Zengin'in kardeşi ile ilgili bir iddiâ, bir operasyon… Hem de FETÖ vâri bir operasyon, çirkin!" dedi. Bravo! Ne kadar hassas bir duruş değil mi?
Evvelâ; mahkeme sonuçlanmadan kâğıt üzerinde de olsa o kadın evli kabul edilir.
İkinci olarak; Özlem Zengin’in kardeşinin bekâr olduğu yalanının araya sıkıştırılması ne vâri bir operasyon acaba? Haber patladığında hemen Özlem Zengin’in kardeşinin özgeçmişine baktım. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ne Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı olarak atanan Doç. Dr. Eyüp Çağatay Zengin’in 25 Ağustos 2020’de görevine başladığını haber yapan Tokat Hürsöz gazetesi, Zengin’in evli ve iki çocuk sâhibi olduğunu da yazmıştı.
Bu olanlara Fransız kalan Hürrem Hanım, 2021 yılının şubat ayında bayram değilken seyran değilken Özlem Hanım’ın eski eşi Erkan Topal hakkında yazdığı yazının son kısmında Özlem Hanım’ı kastederek şöyle demiş:
“Niye gizliyor, neyin bilinmesini istemiyor, hiç bilmiyorum. Sırlardan, yıllar sonra gelen açıklamalardan da pek haz etmiyor, e bir açıklama yapsa da biz de öğrensek hani?
Hımm bir de şunu merak ettim, yurt dışına burslu gitmesini hangi Cemaat sağladı?
Özlem Hanım kusura bakmasın, insan siyâset gündemine gelen politikacıları ister istemez merak ediyor. Yoksa kimsenin özel hayâtını yazmak istemem. Hele şu yaşımda yazdıklarımı hakâret gösterip beni hapse attırmayın lütfen! Siyâsetin magazini bunlar.”
Evet, etik kaygıları takmadan bu yazıyı yayınlayan Odatv, şimdi Özlem Zengin’e, gözlerimizi yaşartacak bir destek veriyor. Kuzum ayol Hürrem’den ise çıt yok!
Peki Özlem Hanım, “örgütlü çete kumpası” diye kendisini savunurken; Odatv “Fetövâri oyun” diye kendini ona siper ederken AK Parti cephesinden, “Grup başkanvekilimizi yedirmeyiz!” diye haykıranı duydunuz mu?
Ben, olanlara hiç şaşırmadım. Özlem Zengin’in TBMM’deki vekil kovma hareketini eleştirdiğim yazımın sonunda bir uyarıda bulunmuştum. Yaramaz çocukları sınıftan kovan öğretmen gibi el kol hareketleriyle AK Partili vekilleri zorla salondan çıkarıp küçük düşüren Özlem Zengin’in bir hayli ileri gittiğini; dikkatli olmazsa bitişinin kendi partisinden olacağını yazmıştım. Özlem Hanım’ın kısa bir süre sonra vekillerle berâber salona dönmesi ve nâhoş görüntüleri tviter hesâbına koymaması, parti içinde bir rahatsızlık olduğunu ispat ediyordu. Günün kahramanı olamamıştı.
Kısacası ne Fetövâri ne çetevâri bir kumpas! Bir vekil, kraldan fazla kralcı olabilir ama kral olamaz! Olursa haddini içeriden bildirirler.