BBP 11. Olağan Kongresi'nde konuşan Genel Başkan, Mustafa Destici, "Siyaseten zararlı çıksak da siyaseten kaybedecek tarafta olsak da inandıklarımızla menfaatlerimiz arasında kalmadık, tereddüt etmeden inandıklarımızı seçtik" diyerek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ve Cumhur İttifakını desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
Destici'nin konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
KORONAVİRÜSLE MÜCADELE: Çok ağır sosyal ve ekonomik şartları, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez karşılaştığımız bir durumu yaşıyoruz. Şu ana kadar uygulanan önlemler sayesinde ve sürecin diğer ülkelere kıyasla doğru yönetilmesiyle, vaka sayımız, hastanelerimizin kapasitesini aşmadı.
AZERBAYCAN ERMENİSTAN SAVAŞI: Azerbaycan’ın, topraklarını işgal eden bir devlete karşı savaştığını söylemek, gerçekleri tam ve doğru bir şekilde ifade etmemize yetmez. Azerbaycan, arkasına birden fazla devleti almadan sesini bile yükseltemeyen, hınçalı ve taynah çetelerinden hiçbir farkı olmayan devlet görünümlü Ermenistan çetesiyle mücadele ediyor.
Azerbaycan’da yaşayan kardeşlerimizin, bizim için Türkiye’nin herhangi bir ilinde yaşayan vatandaşlarımızdan hiçbir farkı yoktur.
Azerbaycanlı kardeşlerimiz, başlattıkları, “topraklarını işgalden kurtarma” ve “Ermenistan’ın sivillere yönelik saldırılarına karşı vatandaşlarını koruma” harekatını, netice alana kadar, uluslararası telkin, tehdit, şantaj ve tavsiyelere aldırmadan devam etmelidirler. İşgal edilen topraklar geri alınmadan müzakere masasına oturmak, hatta müzakere kelimesini telaffuz etmenin anlamı da faydası da yoktur.
DOĞU AKDENİZ VE YUNANİSTAN’LA İLİŞKİLER: Küresel emperyalizmin Ege ve Doğu Akdeniz’le ilgili en büyük problemi, Türkiye’nin kaynaklarını, batılı devletlerin vesayeti olmadan değerlendirme gücüne sahip olmasıdır.
Bu tablo içinde, Yunanistan’ın, küresel emperyalizmin figüranı olmasının dışında bir fonksiyonu da önemi de yoktur. Bu durum, bizim açımızdan da Batı açısından da farklı değildir. Hiçbir zaman farklı olmadı, hiçbir zaman da olmayacaktır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: Kadınlara ve çocuklara yönelik suçlar maalesef önlenemiyor ve gündemimizden düşmüyor. Her gün, ülkemizin farklı bölgelerinde meydana gelen vakalar, kamu vicdanını önemli ölçüde rahatsız ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin “kadına şiddeti önleme örtüsü altında, birtakım sapkınlıklara hukuki zemin kazandırmaya çalışan bir metin” olduğu konusundaki kanaatimizi defalarca dile getirdik ve kanaatimizde ısrarlıyız. İstanbul sözleşmesi yaşatmamış önce çürütmüş sonrada öldürmüştür.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ: Siyaseten zararlı çıksak da siyaseten kaybedecek tarafta olsak da “inandıklarımız”la “menfaatlerimiz” arasında kalmadık, tereddüt etmeden inandıklarımızı seçtik. Doğrularla günlük politik kazançlar arasında tercih yapmadık, hep doğruların yanında olduk.
CUMHUR İTTİFAKI: Hiçbir istifham, hiçbir tereddüt, hiçbir istismar, hiçbir gizlilik taşımayacak kadar net davrandık, net hareket ettik. Evet, Cumhur İttifakı, 15 Temmuz gecesi, sokaklarda kuruldu.
Türkiye’nin dışında kurgulanıp Türkiye’nin dışından uygulamaya konulan bir operasyona karşı –elbette- Türkiye’nin seçilmiş meşru hükümetin yanında yer aldık. Kararımız, devletin, milletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklalinin ve istikbalinin yanında olmaktır. Tavrımızın, bir “siyasi tercih” olarak görülmesine ise asla hoşgörüyle bakmayacağız.
PARTİ İÇİ MUHALEFET: Kongre öncesinde şahsıma arkadaşlarımıza yöneltilen hakaret düzeyindeki suçlamalara sessiz kalmayı tercih ettim. Konumumuz gereği, cevap verecek olsak, insan içine çıkamayacak olanların, bizlere yaptığı iftira ve suçlamalara sessiz kaldık.
Dün yanımızda olmayanların, kongreden sonra yanımızda göremeyeceklerimizin partimize rota belirleme gayretlerine ben izin versem bile siz izin vermemelisiniz. İzin vermeyeceğinizi de biliyorum.
SEÇİM HAZIRLIKLARI: Biz sıradan bir siyasi parti değiliz. Sadece bir siyasi faaliyet sürdürmüyor, aynı zamanda Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun emanetini taşıyoruz.
Yarından itibaren başlayacağımız ve Büyük Birlik Gayesi ve Büyük Türkiye hedefi ile yola çıktığımız bu kutlu yürüyüşümüzde, herkesi, partimize, camiamıza davamıza, mücadelemize katkı vermeye çağırıyorum.