Şimdilerde iyice ayyuka çıkan sancısıyla personel, öğretmen ve öğrencileri topyekun bir mücadeleye girmiş bulunmaktalar…
5 yıl önce 800 bin kontenjan sayısı şimdilerde 3 milyon 800 binlere gelmiş ama öğrenci sayısı 1 milyon 370 binlerde.
Yani yüzde 60 boş.
Stagflasyon…
Bir ekonomi terimi…
Stagflasyon, büyüme olmaksızın yaşanan enflasyon, durgun şişkinlik…
Aslında her alanda kullanabiliriz.
Mesela eğitim sektörü açısından yukarıda verdiğimiz rakamlar özel okullardaki stagflasyonu gösteriyor.
Bakkal dükkanı açar gibi diyeceğim ama
Bakkallar bile mutlaka güçlü fizibiliteler sonucunda açılıyor.
Şimdilerde ekonomide stagflasyonlar, konkordatolar, şirket batışları, vs. sıcak gündem maddesi…
Ancak içimizi kanırtan şey bunun şu anda eğitim alanında yaşanması…
Turizm firmaları, ticaret şirketleri vs. battığını istemeyiz ama geleceğimiz, ülkemizin teminatı çocuklarımızın kirli ticaretin, öngörüsüz hamlelerin oyuncağı haline gelmesini kesinlikle tasvip etmeyiz ve bunun kesinlikle tez elden behemehâl çözüme kavuşturulması icap eder.
Mutlaka bunun bir veya birden çok sorumlusu vardır ve bu sorumlular ortaya çıkarılıp bu mağduriyetlerin ivedilikle giderilmesi icap eder.
Keynesçilik…
John Maynard Keynes’in 1929 ekonomik krizi sonrasında ortaya attığı önemli bir kavram…
Diyor ki:
- Ekonomide tam istihdam dengesi tesadüfi bir dengedir ve sürdürülebilmesinin hiçbir garantisi yoktur. Devletin müdahalesi olmazsa ekonomideki dengesizlik(işsizlik) sürekli bir durum olabilir.
- Her talep kendi arzını yaratır. Dolayısıyla asıl olan talep cephesidir. Ekonominin canlandırılması da, denetlenmesi de talep politikalarıyla yapılabilir.
Bu iki maddeye karşı gelebilecek kimse var mı?
Mesela küçük esnaf bile 2.maddeye göre iş yapar ve işini konsolide eder.
Hesapsız ve çılgınca yapılan işler patlamaya hazırdır.
Madem milli eğitim bakanımız inisiyatifi aldıklarını açıkladı ve iyi de yaptı. O zaman doğa kolejleri öğretmenlerinin öncelikle mağduriyetlerini giderecek hızlı çözüm formülasyonları üzerinde fikir geliştirmeli ve o insanları tekrar sınıflarına döndürmenin yollarını bulmalıdır.
Üç aydır maaş alamadıklarını belirten öğretmenlerin maaşları hızlı bir şekilde çözüme kavuşmadan diğer çözümleri konuşmak beyhudedir.
Borçlar içinde olan bir öğretmen nasıl kendini motive edip derse girebilir?
Anayasal bir haktan bahsediyoruz.
Ve bunca tantana arasında heba edilen doğa kolejleri çocukları bizim ülkenin çocukları, kendi çocuklarımız…
Her tür politik ya da apolitik hesabın üstündedir çocuklarımızın ruhsal dünyaları.
Keynesçi ekonomiye göre devlet bu duruma gözlerini kapatamaz.
Ve bunun ardından başka okullar da sinyaller veriyor olabilir.
Eğitim hepimizin gözbebeği ise milli eğitim bakanlığı arz-talep dengesini de hesaba katarak özel okullara mutlaka format atmak zorundadır.
Maaş ödemelerinin, sigorta girişlerinin devletin kendi sistemi üzerinden yapılması, aidatını ödemek isteyen velilerin de yine devlet sistemi üzerinden ödemeleri zorunlu hale getirilmelidir.
Devlet özel okullardaki para giriş çıkışlarına mutlaka ve behemehâl el atmalıdır.
Ve yeri gelmişken…
Özel okul öğretmenleriyle devlette çalışan öğretmenlerin maaşları eşitlenmelidir ve hakları konusunda ciddi bir adım atılmalıdır. Çünkü atanamayan öğretmenler özel okulda eşit maaş ve koşullarda çalışabilirse daha fazla devlet kapısını zorlamayabilir. Bu, devletin de işine gelir. Devlet mutlaka bundan yararlanmalıdır. Sayın bakanımız buna benzer söylemlerde bulundu inşallah sonuca kavuşur.
Özel okul açmak bakkal dükkânı açmak kadar kolay olmamalıdır.
Öğretmenlerin çıkıp maaşlarımızı alamıyoruz demelerini bile aklıma yedirememişken öğrencilerin nümayişte kullanılması kesinlikle doğru bir şey olmamıştır.
Burada öğretmenlerimizi suçlamıyorum asıl suçlu öğretmenleri o duruma getiren yetkililerdir.
Umarız bu basiretsizlikler bir an evvel ehil kişilerce çözüme kavuşur. Öğretmenlerimiz sınıflarında kaldığı yerden derslerine devam eder, öğrencilerimiz de cıvıl cıvıl eğitim öğretim hayatlarına kavuşurlar.
twiiter.com/bestamibozkurt
facebook.com/thebestbozk
linkedin.com/bestami-bozkurt