BESTAMİ BOZKURT YAZDI:GÖĞE BAKALIM; TARIKLA ZÜHREYE

Diyor Turgut Uyar, Göğe Bakma Durağı’nda. Handiyse göğe bakmak için vakit bulamıyoruz.

İkimiz birden sevinebiliriz;

Göğe bakalım,

Şu kaçamak ışıklardan,

Şu şeker kamışlarından

Bebe dişlerinden

Güneşlerden, yaban otlarından

Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar

Şu aranıp duran ellerimi tut

Bu evleri atla

Bu evleri de bunları da

Göğe bakalım.

…….

Diyor Turgut Uyar,

Göğe Bakma Durağı’nda.

Handiyse göğe bakmak için vakit bulamıyoruz.

Turgut Uyar, göğe bakma durağı şiirinde göğe bakabilmek için bir durağa ihtiyaç olduğunu varsaymıştır.

Durmak ve bakmak…

Durmadan bakabilir miyiz?

Baksak neyi görebiliriz?

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım…

Durup bakalım.

Modern zamanlar ve modern zamanların tantanaları, telaşları, hayhuyları bizim gökle olan ilişkimizi bitirdi.

Göğe bakmıyoruz artık.

Bir imkan olarak göğe bakamıyoruz.

Göğe bakmak bir ihtiyaç olmaktan çıktı.

Göğe bakmak kudemada handiyse günlük rutin işlerdendi.

Göğe bakmak eski zamanların yegane eğlencesiydi.

Stres bilinmez, telaşsız yaşamın bir parçası olarak göğe bakmak hayatın vazgeçilmez bir parçasıydı.

Halbuki gökyüzü insanın yaratıcısıyla olan ilişkilerini normalize edip aşırılıklardan koruyordu.

Gökyüzü alabildiğine insanın aczinin sonsuzluğunu haykıran, burnunun kemiklerini sızlatan mükemmel  şehrayin …

Betona tümüyle gömülen ve sanal mutluluklar peşinde koşan insana haddini bildirecek muhteşem mürebbiye…

İnsanoğlunun burnunun ucundan kendinden başkasını göremediği yaldızlı varlıklar aleminin geniş ihatasının yansıdığı ve aslında insana “sen herşeye muhtaç bir yaşam bağımlısısın” denildiği olağanüstü sergi…

Ne oldum delisi olan insana “ne olduğunu” fısıldayan gerçek dost…

Kibir bağlamış insanoğlunu tedavi eden hekim…

İnsanın sonsuz küçüklüğünün gösterildiği ve aslında bu büyük dehlizde nokta bile olamadığının delili…

Normal olandan ıradıkça anormallikler sarmalında ufunetsizce savrulan yığınlar…

Toprağa basmıyoruz.

Bir imkan olarak toprağa basamıyoruz.

Toprakla temasımız kesilince stresler modern hastalıkları doğurdu.

Hayatımızı yoğun bir şekilde işgal eden hastalıklar telaştan beyni bulanan insanları daha da modern ve teknolojik araçlara itti.

Gözlerimizi alıkoyamadığımız akıllı telefonlar…

Evet, göğe bakmak kudemada daha efdaldi.

Bu denli ışık hüzmesi de yoktu handiyse.

Apartmanlar arasından sıyrılsak ışık hüzmelerinden nasıl arınacağız?

Günümüz hastalıklı dünyası psikopatolojik ve sosyopatolojik alanda insanları cinnetin eşiğine getirdi.

İnsanın hayat paradigması doğallıktan yapaylığa evrildikçe insanları yapaylaştırdı ve oyuncaklaştırdı.

Kurbağaları ve kurbağa vıraklamalarını çizgi filmlerden görüyoruz.

Betonlara gömülen zavallı insan aynalarla kendi arasında sıkışıp kalmış, ceplerindeki akıllı oyuncakları ile facebook göğünde kendi facelerinin benzersizliğini…

Belki de modern gökyüzü dedikleri budur.

 

Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yârim kara topraktır.

Beyhude dolandım boşa yoruldum

Benim sadık yârim kara topraktır.

AŞIK VEYSEL

 

twiiter.com/bestamibozkurt

facebook.com/thebestbozk

linkedin.com/bestami-bozkurt

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri