Şaibeli ABD seçimleri sonrası göreve başlayan Biden Başkan olarak dünyada pek varlığını hissettiremedi. Daha önceki yeni ABD Başkanları gibi Biden’in göreve başlaması ile etrafında bir hale oluşmadı. Bunun nedeni ABD’nin gücünün azalmasından mıdır yoksa şaibeli bir seçim sonrası oturmasından mıdır? Bilmiyoruz.
Sonuç olarak ABD dünyada kaybettiği prestij ve gücünü toplamak için olmayacak hamleler deneyecektir. Bu açıdan dünya güç oyunlarında farklı hareketlenmeler olacaktır. Biden’in üç gün önce göreve gelişinin ikinci ayı dolayısıyla katıldığı televizyon programındaki açıklamaları dünya gündemine oturdu. Biden’in bu çıkışının spontane geliştiğini söylemek imkânsız. Zaten spontane söz olarak gündeme oturmuşsa tartışılacak tarafı yok ki ABD’nin durumunu ortaya koyar. Yok, hesaplı bir söz ise dünyada yeni vizyona konulacak oyunların başlangıcı olarak bakmakta yarar vardır.
İşte bu noktada İkinci Dünya Savaşı sonrası 1946’da başlayan tiyatro oyunun yeniden vizyona konulması ile karşı karşıya olduğumuzu gösterir. Hatırlatmakta yarar vardır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya galiplerin paylaşımına uğramış iyi-kötü rolleri sahne almıştı.
Biden’in Rusya Lideri Putin’i hedef alan sözleri bu oyunun yeniden sahneye konulması olarak yorumlanabilir. Trump’ın Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşlarına karşılık Biden’in 2. Ayında başlattığı Rusya muhataplığının nasıl bir etki yapacağını yakın zamanda görürüz. İşte bu noktada asıl konu oluşturulmaya çalışılan yeni eksende diğer güç odaklarının nasıl konuşlanacakları büyük önem taşıyor.
Aynı zamanda son yıllarda hem Ortadoğu, hem Doğu Akdeniz, hem Kuzey Afrika, hem Balkanlar ve hem Kafkaslarda etkin bir konum kazanan Türkiye’nin ABD’nin oluşturmaya çalıştığı yeni eksenden hangi derecede etkileneceği çok önemli. Uzun süreden bu yana ABD’nin Türkiye’ye biçtiği role karşı verdiğimiz mücadele son yıllarda sertleşmeye neden olmuştu. Bu gerginliğin etkileri ABD’nin Rusya’yı bahane ederek Türkiye’ye karşı bir kuşatmaya dönüştü.
Biden’in Putin ile girdiği danışıklı-dövüşü andıran polemikler iyi okuyamazsak en fazla Türkiye’yi etkileyecektir. Türkiye’nin bu noktada uzun süredir İpekyolu üzerinde devam eden farklı güçlerle işbirliğini de etkilenecektir.
Türkiye bir süredir devam ettirdiği dünya siyasetinde ağırlığını devam ettirmek zorunluluğundadır. Öyle ki ABD’nin Rusya ile danışıklı-dövüş eksenine kapılmadan üçüncü yol üzerinden varlığını sürdürmek durumundadır. Bunun nasıl olacağını devlet düşünecek. Tabii ABD’nin Rusya danışıklı-dövüş oluşturmaya çalıştığı eksen konusuna İngiltere, Avrupa ve Çin’in nasıl bir tepki vereceğini görmek gerekir. Türkiye burada kilit rolü oynayacak.
İşte bu nokta Türkiye’nin konumunu belirleyecek olan siyasi istikrarı olacaktır. Bu nedenle Cuma günkü “Siyaset dizaynında yeni dönem” yazımızda vurguladığımız gibi siyasetin alacağı yeni şekil Türkiye’nin geleceğini de etkileyecektir.
Yazıyı kaleme almadan önce kulislere yansıyan bazı gelişmeler Türkiye’de siyasetin hareketleneceğini gösteriyor. Merkez Bankası üzerinden gelişmelerin nerede duracağını bilmiyoruz. Kapsamlı bir bakanlar kurulu değişikliği gibi. Dediğimiz gibi siyasette meydana gelecek gelişmeler dünyadan bağımsız olmayacaktır. Esas olan millete güvendir. Devletlere değil.
Tüm bu nedenle her şeye hazırlıklı olmak durumundayız. Öncelikle iktidar partisi olarak AK Parti, CHP ve diğerleri dünyada yeni döneme giren hareketlenmeleri doğru okumak zorundadır.
Bizim için önemli olan Türkiye’dir. Biden-Putin orta oyunun seyri güzel olabilir. Ama bu oyunun seyrine kapılmamak lazımdır. Esas olan millete güvendir.
Kalın sağlıcakla…