Söz konusu X-ışınları, Jüpiter aurorasının bir parçasını oluşturuyor. Görünen ve görünmeyen ışıklardan oluşan bu patlamalar, yüklü parçacıklar gezegenin atmosferiyle etkileşime girdiği zaman meydana geliyor. Benzer bir olgu Dünya’da da görülüyor ve kuzey ışıkları oluşuyor. Fakat Jüpiter’inki çok daha güçlü: İnsan medeniyetinin tamamına kısa süre enerji sağlamaya yetecek yüzlerce gigawatt enerji ortaya çıkarıyor.
Science Advances bülteninde yayımlanan yeni çalışmada araştırmacılar, NASA’nın an itibarıyla Jüpiter’in yörüngesinde gezen uydusu Juno’nun gezegen ortamına yönelik yaptığı yakın gözlemler ile Avrupa Uzay Ajansı’nın (Dünya’nın yörüngesinde bulunan) XMM-Newton gözlemevinden alınan eş zamanlı X-ışını ölçümlerini birleştirmişler.
UCL ve Çin Bilimler Akademisi öncülüğünde çalışan araştırma takımı, bu X-ışını parlamalarının Jüpiter’in manyetik alan hatlarındaki dönemsel titreşimlerle tetiklendiğini keşfetmiş. Söz konusu titreşimler plazma (iyonlaşmış gaz) dalgaları üretiyor. Bu dalgaların gönderdiği ağır iyon parçacıkları, manyetik alan hatları boyunca “sörf yaparak” gezegenin atmosferine çarpıyor ve X-ışını şeklinde enerji yayıyor.
UCL Mullard Uzay Bilimleri Laboratuvarı’nda çalışan eş baş yazar Dr. William Dunn, “Jüpiter’in X-ışını auroraları ürettiğini kırk yıldır görüyoruz fakat bunun nasıl olduğunu bilmiyorduk” diyor. “Yalnızca, iyonlar gezegenin atmosferine çarptığı zaman oluştuklarını biliyorduk”
“Şimdiyse bu iyonların, plazma dalgalarıyla nakledildiğini biliyoruz. Dünya’nın kendi aurorası da benzer bir süreçle oluşmasına rağmen, daha önce böyle bir açıklama önerilmemişti. Dolayısıyla bu durum, uzaydaki pek çok farklı ortamda var olan evrensel bir olgu olabilir.”
X-ışını auroraları, genelde bir saat gibi düzenli şekilde Jüpiter’in kuzey ve güney kutuplarında meydana geliyor. Bu gözlem sırasında Jüpiter’de, her 27 dakikada bir X-ışını patlamaları oluşuyor.