Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, salgına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yiyit, "Bu sonbahar sadece koronayla yaşamayacağız beraberinde diğer üst solunum yolu enfeksiyonları da hayatımızın bir gerçeği olacak. İkisi bir arada olacağı için bunu ayırt etmemiz çok zor olacak. Yine kapanmalar, sınırlamalar istemiyorsak biraz daha sabretmemiz lazım" dedi.
Covid-19 pandemisiyle mücadele tedbirler ve aşılama çalışmalarıyla devam ederken vaka sayılarındaki yükseklik sürüyor. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit de salgındaki son durumu değerlendirdi. Yiyit, önlemlere uyum ve aşının önemine bir kez daha dikkat çekerken maske kullanımının en aza indiği ayların yaşandığını belirtti.
"30 BİNLİ RAKAMI YAŞIYORUZ AMA YOĞUN BAKIM, COVİD SERVİSLERİMİZ DOLU DEĞİL"
Pandemiyle mücadelede gelinen durum ve vaka sayılarını değerlendiren Prof. Dr. Yiyit, "30 binli rakamları hep birlikte görüyoruz, vakaların çok yüksek olduğu geçmiş dalgaların 30 binli rakamlarını göz önünden geçirelim o tarihlerde neredeyse yoğun bakımlarımız dolma sinyallerini veriyordu. Bu dalgada 30 binli rakamı yaşıyoruz ama yoğun bakım, covid servislerimiz dolu değil. Aşının etkisiyle yürüyoruz şu an, vakamız çok ama bu vakaların büyük çoğunluğu yatan hastaya ya da yoğun bakım hastasına dönmüyor. Ama yoğun bakıma gelen hastalarımızın çoğunun çok kötü ilerlediğini ve sonuçlarının çok kötü olduğunu biliyoruz. Ölüm rakamlarımız hala yüksek bunları daha aşağı düşürmenin yolu var; halen aşısını olmamış bu grubun bir an önce aşılanması ve 2 doz Sinovac olup üzerine 3. doz vakti geldiği halde olmamış vatandaşlarımızın da bir an evvel 3. dozunu olması lazım. Zaten bu işi halledebilirsek ölüm rakamlarımızın hızlıca aşağıya indiğini göreceğiz. Yeni vaka oluşturmamanın yolu teması engellemek, sonbaharın vaka artışı etkisi olacağını hepimiz biliyorduk. Okulların açılmasıyla birlikte daha genç yaş grubunda, alt grupta vakaların arttığını biliyoruz. Aşılanma hızımızı arttırabilirsek bu yılı bu şekilde ivmelenmiş bir şekilde hızlı yürütürsek Covid'i mevsimsel bir hastalığa döndürebilecek görüntüye doğru gidiyoruz" ifadelerini kullandı.
"İLK DEFA SON BİRKAÇ AYDA MASKENİN EN ÇOK İHMAL EDİLDİĞİ AYLARI YAŞADIK"
Maske kullanımının azalmasıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarının da yeniden kendisini göstermeye başladığını belirten Prof. Dr. Yiyit, "Hapşırmaların, öksürmelerin olmadığı bir 1,5 yıl yaşadık. Sebebi de şu; maske nasıl bizi korona virüsten koruyorsa aslında bütün viral enfeksiyonlardan koruyor. Gribal enfeksiyonların olmadığı bir dönem yaşadık. Ama ilk defa son birkaç ayda maskenin en çok ihmal edildiği ayları yaşadık. Bu da şu demek; demek ki biz bu sonbahar sadece koronayla yaşamayacağız beraberinde diğer üst solunum yolu enfeksiyonları da hayatımızın bir gerçeği olacak. Gribal enfeksiyonlar ve gribin yaptığı salgının bu yıl tekrar olma ihtimali var. İkisi bir arada olacağı için bunu ayırt etmemiz çok zor olacak. Özellikle riskli grubun bu kış için söylüyorum, grip aşılarını olmaları bence gerekecek. Korona için de ilaçlar çıkma yolunda ilerliyor. Önümüzdeki yıl hayatımıza girme ihtimali var. Yine kapanmalar, sınırlamalar, hayatımıza verilmiş molalar istemiyorsak bizim şu an biraz daha sabretmemiz lazım. Maske hayatımızdan çıktıktan sonra da eskisi gibi kış, sonbahar ayları viral enfeksiyonların tekrar hayatımıza geri geleceğini unutmamak lazım. Aşının etkisini bir her anlamda hissediyoruz. 30 bin vakamız var ama 30 bin vakanın hastaneye ve yoğun bakıma yansıması 30 binlik gibi değil, daha düşük" şeklinde konuştu.
"İNSANLARIN BİRÇOĞUNUN HİKAYESİNİN YOĞUN BAKIMINDA VEYA MORGDA BİTTİĞİNİ UNUTMAYALIM"
Korona virüse karşı maske, mesafe gibi önlemlerin uygulanmaması durumunda sürecin olumsuz bir eğilim göstereceğini dile getiren Yiyit, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatımızda hiç korona yokmuşçasına her şeyi hızlıca normalleştirirsek sivrilme periyotları, yükselme trendleri bunlar hayatımızın bir gerçeği olabilir. Ya etkili bir ilaç hızlıca dünya üzerinde kullanıma geçer ya da hızlıca toplumu aşılarız bunlardan biri olursa pandeminin sonu gelebilir. Ben umutlu bir yol yürüdüğümüzü düşünüyorum. Bu virüsü kontrolsüz yakalayan veya temas eden insanların birçoğunun hikayesinin 112'nin götürdüğü yoğun bakımında veya morgunda bittiğini unutmayalım. Yoğun bakımlarda manzara ortada biz aşısızları ya da aşı takvimini tamamlamışları misafir ediyoruz"
"BİLİM KURULU YÜZ YÜZE EĞİTİMDEN YANA"
Artan vaka sayıları ve yüz yüze eğitime ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yiyit, "Bilim Kurulu artık online eğitimin kesinlikle hiçbir şekilde uğramaması taraftarı yeni yaklaşımımız şu; eğitimi sekteye uğratmamak vaka çıkan sınıfları karantinaya almak. Çalışmalar şunu gösteriyor, çoğunlukla okula virüs evden gidiyor. Yüzde 70'in üzerinde çocuklar kendi evlerinden virüsü okula getiriyor. O yüzden eğitim bir daha hiç sekteye uğramasın çocuklarımızın sıraları çocuklardan mahrum kalmasın istiyorsak bunun birinci yolu evlerde bulaşıcılığı engellemek. Benim ailelerden en büyük istirhamın çocukları okula gidiyorsa lütfen evdeki herkes aşılarını yaptırsın. Çocuklarda vaka arttı, şu an Türkiye'de vakaların 3'te biri çocuk yaş grubunda çıkıyor. Ama sevindirici olanı yatan hasta ve yoğun bakıma çok büyük yansıması olmadı. Bu dalgada çocuklar çok ağır geçirmiyor. Bu iyi bir şey, İnşallah hep böyle gider. Üniversite grubu bizim için önemli orası daha yetişkin yaş grubuna yakın ve onların arasında Covid'i az geçirenler çıkabiliyor. Özellikle üniversite gençliğinden aşı konusunda bize destek olmalarını istirham ediyorum. Bir daha sahne sanatları seyircisiz kalsın istemiyorsak, futbolseverler tribünler boş kalsın, okullar çocuk sesinden mahrum kalsın istemiyorsak ve hiç kimse artık evine ekmek getirip getiremeyeceğim gibi bir soru işaretine yürümek istemiyorsa, iş yerlerimiz hep açık kalsın istiyorsak bu işin yolu belli" derken Yiyit, yakın zamanda bir kısıtlamanın gelip gelmeyeceğine ilişkin, "Şu an için beklemiyoruz böyle bir plan böyle bir öngörü yok. Yasaklar değil, uyumdur süreci belirleyen biz ne kadar yasak getirirsek getireyim bir uyum yoksa o yasaklar sadece yazıldığı yerde kalır" dedi.