Malum gazetenin önünden geçerken “Neptün Şato’yu Yıktı” manşetini görünce umursamadım.Topa girmeye gerek yok, safsata diye düşündüm.
Topa girmeyeyim, şimdi “yalakalık yapıyor” derler dedim.Ama ne zamanki İzmir’de CHP il yöneticiliği yapmış,belediye başkanlıklarına aday olmuş, yılların siyasetçisi Kemal Karataş’ın sosyal medyada yazdıklarını ,Zuhal Yorgancıoğlu,Sancar Maruflu,Burhan Özfatura gibi İzmir’le özdeş isimlerin beyanatlarını okuyunca dayanamadım.
Önce olayı anlatayım.Varyant yolunda yıllardır atıl duran bir belediye taşınmazı var.Adı “Şato” ama şatoyla alakası yok.
Tarihi bir yer falan değil.Sadece varyant yolunun 50 li yıllarda açılmasının ardından yapılan ilk yapılardan biri.
İlk etapta Mimar Rıza Aşkan ve Doğan Tekeli tarafından Şark Kahvesi olarak tasarlanan yapı, 1969 yılında İzmir Belediyesi'nin mülkiyetine geçmiş.
Eğimli arazide iki katlı olarak düzenlenen bir dönem yemeklere ev sahipliği yaptığı için “Şato Restoran”olarak bilinen bu yer nedense Aziz Kocaoğlu döneminde birkaç küçük toplantı dışında hiç kullanılmamış.
Rahmetli Ahmet Piristina’nın Bostanlı’da hayatını kaybettiği yine belediyeye ait konut gibi.Yeni Başkan Tunç Soyer Seferihisar’dan işe gelip gitmenin zorluğunu yaşarken İzmir’de ev arayışına giriyor.
Bisiklet binmeyi de seven Soyer eşine “mümkünse belediyeye yakın bir yer bulalım”diyor.Arayışlar sürerken atıl durumda olan Şato akla geliyor.Ve burada karar kılınıyor.
Başkanın eşi de Köy Koop Başkanı.Çiftin her düzeyde konukları oluyor,olacak.Belediyeye ait bir binada yaşamaları ve konuklarını orada ağırlamalarının ne gibi sakıncaları olabilir ki? İçinde bir takım tadilatlar yapılıyormuş.
Yapılacak tabii.Bugün kiralık eve giriyorsunuz,“ev sahibi depositomu yakmaz inşallah”diyerek. kendinize göre bazı düzenlemeler yapıyorsunuz.
Gelelim bu konuda Karataş’ın yazdıklarının bir bölümüne..” Varyanttaki tarihi şatoyu kendine konut yaptın..Hani sen halkçıydın...Hatta sosyalisttin..Sol yumruğunu havaya kaldırıp.
Çav Bella..Çav Bella..Çav Bella ...Çav..Çav..Çav...deyip zıplıyordun..Nooldu senin solculuğun...Halkçılığın...Burası dörtbuçuk dönüm arazi içerisinde bir yapı... Her taraftan tecrit edilmiş...Tel örgülerle kapalı...İçerisinde tarihi ağaçlar orman gibi... Sen şimdi yetmezmiş gibi...Etrafına jilet tel de yaptırıyormuşsun...İçeride tadilat... Kızlara manzaralı konforlu odalar...Etrafta konu yok...Komşu yok...Bir sokağın yok senin...Bir sokağın yok...Arkanda sadece bir cadde...Sen nasıl halkçı bir belediye başkanısın ki...Her tarafı tecrit edilmiş bir yerde oturmayı içine sindirebiliyorsun... Sen kamu parasını har vurup harman savuransın...Şatafatlı lüks yaşamayı seven bir burjuva artığısın...Sen bir tiyatrocusun...Yaptığın maskeli balo....
Şu satırları akıl nizam sahibi biri okusa ne der? Belediyeye ait bir taşınmaz üzerinden kendi partidaşına bunları söyleyen bir kişiye ben oha diyorum.Soyer de birgün başkanlığı bir başka kişiye devredecek,herhalde konutu koltuğunun altına alıp evine götürmeyecek.
Çoğu kimsenin artık yolunu bile bilmediği bir mekanı yeniden yaşanır hale getiriyor. Bir dönem Belediye şirketlerinden Grand Plaza tarafından özel şirketlere restoran olarak kiralanan, sonra unutulup atıl kalan bir yeri tekrar yaşayan.