Doğan SATMIŞ
Her ne kadar 21’inci yüzyılın filozofu Yuval Noah Harari (ki kendisi Sapiens ve Homo Deus adlı çok satan kitapların yazarıdır) futbolu “Uydurma kurallar bütünü” diye küçümsese de, futbolun bazı insanları zengin ettiği gerçeği değişmiyor.
Futbolla bazı insanlar çok para kazanıyorlar; hayatları sadece onunla geçiyor. “Uydurma kurallar” bütünü için, milyonlarca insan statları dolduruyor, milyonlarca insan ekran başında heyecanlanıyor ve milyonlarca insan büyük paralar harcıyor.
Harcanan bu paralar da en başta futbolculara yarıyor, Ferrari’lere binmelerini sağlıyor.
Ayrıca teknik adamlar da büyük refah içinde yaşıyorlar.
Sadece futbol izleyerek hayatlarını kazanan gazeteciler belki öteki gazetecilerden fazla kazanmıyorlar ama onlar bile maçlara bedava girme, sık sık maç için seyahat etme avantajlarına sahipler.
Yani futbola bir yerinden bulaşan da bal tutan parmak misali kazançlı çıkıyor.
Dolayısıyla futbolu Harari’nin yaptığı gibi “Uydurma kurallar bütünü” diye küçümsemek rasyonel bir bakış değil.
Neyse asıl konumuz bu değil zaten.
Dün spor medyamızda Fatih Terim’in başarısını, geçen yıl Galatasaray’ı çalıştırırken “Başarısız” diye kovulan Hırvat antrenör Tudor ile kıyaslamışlar. Galatasaray geçen yıl Tudor yönetiminde 16 haftada 10 galibiyet ve 2 beraberlik ile 32 puan taplamış ve devrenin bitimine bir hafta kala liderin sadece 1 puan gerisindeyken Tudor kovulmuştu.
Galatasaray, Tudor’un yerine getirilen Fatih Terim ile, bu yıl 16 haftada 7 galibiyet ve 5 beraberlik aldı. Liderle farkı ise 8 puan. Sonuç daha kötü ama kimsenin Fatih Terim’i kovduğu filan da yok.
Terim Milli Takım’ı çalıştırırken de başarılı olamadığı için gönderildi ve sözleşme gereği milyonlarca liralık tazminatını almak için mahkeme mahkeme dolaşıyor.
Kısaca futbol, başarılı olsa da, olmasa da Fatih Terim’e milyonlar kazandırıyor.
Haksızlık etmeyelim. Futbol sadece Terim’e değil, onun yerine milli takımın başına getirilen Lucescu’ya da kazandırıyor. O da sportif bir başarı gösteremedi ama medyaya yansıdığı kadarıyla yılda 2.5 milyon Euro, yani ayda 200 bin Euro’dan fazla para almayı sürdürüyor.
Afiyet olsun!
Şimdi gelelim asıl konumuza.
Linkedin’de rastladım.
Gazetecilik mezunu olduğunu yazan Hilal Bardakçı adlı genç kız yazmış. Şöyle diyor:
“Merhaba herkese. Yine iş arayışım ve sektör hakkında can sıkan bir paylaşım yapacağım. Yazın başından beri iş ilanlarına başvuruyorum ve şu ana kadar yaklaşık 200 iş ilanına (editörlük, muhabirlik, halkla ilişkiler ve yönetici asistanlığı) başvurdum. Ancak bir sonuç çıkmadı. Evet ben dört dörtlük bir eğitim almadım ve tecrübem de yok -ki zaten tecrübe kazanmamıza yardımcı olmuyorlar. Demek istediğim şu; benim başvurduğum bu şirketler eğer benim yerime başkasını almışlarsa çok güzel bu. Birçok insan çalışır; işsizlik, denizde bir damla da olsa azalır. Fakat ben bu şirketlerin birçoğunun personel aldığını sanmıyorum. Bazı ilanlar aylarca görünüyor. Neden? O kadar işsiz lisans mezunu ya da işlerinden çıkartılmış tecrübeli insanlar iş ararken, bir personel bulamıyor mu bu şirketler? Binlerce işsizin içinden sadece bir kişi seçmek bu kadar mı zor? Ne istiyorsunuz? Hem az maaş vermek, hem de on parmağında on marifet olacak insan mı? On parmağımda on marifet yok ama hırsım var, davet edildiğim her iş görüşmesine ta Kastamonu'dan, baba evinden kalkıp masraf yapıp, zaman harcayıp, umutlanıp gidiyorum. Umarım başvurduğum ilanlarda, hak eden insanlar kabul ediliyordur. Bu, beni bir nebze sevindirir. Ancak dediğim gibi bu ilanların büyük bir kısmının formaliteden yapıldığını düşünüyorum.”
Bir yandan Terim gibi, Lucescu gibi yaşları 60-70’lere gelmiş insanlara ayda binlerce Euro ödenirken, öte yandan işsiz gençlere ayda 1.600 liralık asgari ücreti ödemeyi çok görüyorlar.
Ne alaka diyenleri duyar gibiyim. Aldırmayın. Sormaya devam edelim...
73 yaşındaki Lucescu’ya ödenen Ayda 200 bin Euro, Türk parası ile yaklaşık 1.2 milyon lira eder. Bu parayı öderseniz, asgari ücretli 400 kişiyi, vergisini de ödeyerek rahat rahat çalıştırırsınız.
Yaşını başını almış insanlara milyonlar veren karar mekanizmaları, 20’li yaşlardaki genç işsizlere ayda bir kaç bin lirayı vermek için neden bu kadar cimridirler?
“Gelsin Lucescu” diyerek milyonluk sözleşmeleri kamu adına imzalayanlar, “Gelsin Terim” diye milyonluk sözleşmeleri taraftarlar adına imzalayan yöneticiler ve genel olarak tüm işe alma mekanizmaları...
Bu kadar para harcarken bonkör kesilir de, asgari ücretle iş arayan genç insanlar söz konusu olunca neden bu kadar ince eleyip sık dokurlar?
Galiba bu soruların yanıtı yok.
Söyleyecek tek şey var.
İşsiz genç kızımız Hilal Bardakçı gazetecilik okuyacağına keşke futbolla ilgilenseydi.
Kaynak: Bir İşsizin İsyanı ve Fatih Terim'in Şansı - Doğan Satmış