Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, şu anda tek taraflı ısrarlı takibin "kişinin huzur ve sükununu bozma suçu" olarak değerlendirilerek, 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıldığını hatırlatarak, "Bunun sadece kişilerin huzur ve sükununu bozma olarak değerlendirilmesinin ve cezanın 3 aydan bir yıla kadar hapis olarak verilmesinin caydırıcı olmadığını düşünüyoruz" dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara Hakimevi'nde düzenlenen 15. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısı'na katıldı. Çok sayıda kadına yönelik dernek, vakıf ile üniversite ve sivil toplum kuruluşundan temsilcinin bulunduğu toplantıda konuşan Bakan Gül, "Bir insanlık sorunu olarak gördüğümüz kadına karşı şiddeti önlemek ve ortadan kaldırmak hepimiz için bir insanlık borcudur. Kadına karşı şiddeti "ama'sız ve "fakat'sız lanetliyor ve reddediyoruz. Sadece şiddetin değil, şiddeti meşru göstermeye çalışan her davranışın ve refleksin de karşısındayız ve en güçlü şekilde karşı durmaya devam edeceğiz. Zira şiddet aile ve çocuklar başta olmak üzere hepimizi olumsuz etkilemekte ve toplum yapımızda yıkıcı bir etki ortaya koymaktadır. Bu zorbalık, bu zalimlik mahrem bir mesele değildir. Şiddet mağduru kadınlar için adalet kapısının daima açık olduğunu bilmelerini bir kez buradan hatırlatıyorum" dedi.
"BİR KADININ ISRARLA TAKİP EDİLMESİNE İSTENEN BİR YILLIK HAPİS CEZASININ CAYDIRICI OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
Bakan Gül, şu anda tek taraflı ısrarlı takibin "kişinin huzur ve sükununu bozma suçu" olarak değerlendirilerek, 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıldığını hatırlatarak şunları söyledi:
"Ancak gelinen noktada bu cezayı caydırıcılık ve ıslah açısından yeterli görmediğimizi paylaşmak isterim. Bir kadın iş yerinden, fabrikasından, kafeden, parktan, üniversiteden çıkıp evine giderken ya da trafikte ısrarla takip edildiğinde bunun sadece kişilerin huzur ve sükununu bozma olarak değerlendirilmesinin ve cezanın 3 aydan bir yıla kadar hapis olarak verilmesinin caydırıcı olmadığını düşünüyoruz. Bu eylemin farklı bir suç haline getirilerek cezasının da daha nitelikli bir şekilde yapılması hususunda bu toplantıda değerli fikirlerin çıkacağına inancımız tam. Bu farkındalık çalışmasının kadınlarımızın rahatça dolaşma, gezme ve hareket etme özelliğine saldırı olarak gördüğümüz bu fiillerin etkin bir şekilde müeyyide altına alınmasının çok değerli bir anlamı olduğuna inanıyoruz. Kimse kimseye bırakın şiddet eylemi yapmasını rahatını kaçırmasına, huzurunu bozmasına bile hakkı yoktur. Bu konuda da ne yapılması gerekiyorsa bunların değerlendirmesinin burada yapılacağına inanıyorum."
"DEVLETİN KENDİNE AİT TEDBİRLERİ ALMA KONUSUNDA GENEL İŞLEYİŞİN DIŞINDA BURAYA FARKLI BİR BAKIŞ ORTAYA KOYMASI AŞİKAR"
Bakan Soylu ise kadına şiddetin kadının masumiyetinden ve erkeğin kadını güçsüz hissetmesinden kaynaklanan bir sorun olduğunu belirterek, "Devletin de kendine ait tedbirleri alma konusunda genel işleyişin dışında buraya farklı bir bakış ortaya koyması aşikar. Ama bu sorun sadece bizlik bir sorun değil. Bütün ülkelerde var. Gelişmişliğe, gelir seviyesine, eğitime, kırsalda veya şehirde oturup oturduğuna bakmıyor. Bütün dünyada böyle bir sorun var. Bu şu demek değil, "Bütün dünyada bu var, bizde de biz bunu normalleştirelim." Haşa. Böyle bir şey yapmamız doğru değil, böyle bir şeyi zihnimizden geçirmemiz de doğru değil" dedi.
"BİZ MİLLET OLARAK KARAR VERDİĞİMİZ BİR MESELEDE BAŞARILI OLMA HASRETİMİZ VAR"
Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Kadına şiddet bitti mi? Hayır. Bitecek mi? Hepimiz bitmesini umuyoruz. 245 bin ihbar gelmiş KADES'e. Yani 245 bin ihbardan 244 bin 999'u yanlış veya sahte yapılmış olsa, bir tane yapılmış olsun, 245 bin defa oraya gitmeye değer. Bu meseleye hep birlikte böyle bakmak gerekir. Daha çok alacağımız yolumuz var. Biz millet olarak karar verdiğimiz bir meselede başarılı olma hasretimiz var."
"BİZE ATAERKİL TOPLUM DERLER AMA BİZ ANAERKİL BİR TOPLUMUZ"
Türkiye'nin çok zor bir coğrafyada olduğunu dile getiren Bakan Soylu, "Pandemiyi biz oluşturmadık. Ama pandemi dünyanın küresel bir sorunu. Göçü de biz oluşturmadık. Dikkat edin çok uzun yıllardan beri birlik olmaya çalışan Avrupa'yı sadece bir göç sorunu sarsıyor. Birbirlerine girmiş durumdalar. Bizim başımıza gelenin onda biri onların başına gelse herhalde birbirleri ile saç saça baş başa bir durum ile baş başa kalırlar. Her zaman söylüyorum. Bize ataerkil toplum derler ama biz anaerkil bir toplumuz. Bunu hiç unutmadan, kadına şiddet meselesini dünyada en iyi çözen millet, en iyi çözen ülke olmak zorundayız" diye konuştu.
Toplantıya Adalet Bakan Yardımcı Zekeriya Birkan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Kübra Gürkan Yiğitbaşı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Petek Aşkar da katıldı.