Saul, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinin ardından yaşananlara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Rejimin devrilmesinin ardından yaşananların Suriye halkının yeni bir başlangıç yapılması için kesinlikle değerli bir fırsat olduğuna işaret eden Saul, "Yeni fiili hükümet veya yeni hükümet, azınlıklara saygı göstereceğini, kapsayıcı olacağını, intikam almayacağını ve Suriye'yi son 14-15 yıldır karakterize eden mezhepçilik ile bölünmeye son vereceğiyle ilgili bazı doğru şeyler söyledi. Suriye, aynı zamanda tamamen demokratik olmayan, otoriter, şiddet, işkence ve yargısız infazlarla yöneten iki Esad rejimi altında da onlarca yıl yaşadı yani bu yaşananların hepsi olumlu." dedi.
Saul, Suriye'de yeni yönetimin gerçek anlamda demokratik, kapsayıcı ve insan haklarına saygılı bir hükümete geçiş yapacaklarını göstermeleri için hala katetmeleri gereken mesafenin bulunduğunu düşündüğünü kaydetti.
Geçmişteki ihlaller konusunda adalet ve hesap verebilirliğin de hayati önem taşıdığını vurgulayan Saul, Esed rejiminin yanı sıra diğer grupların da ihlallerde bulunduğunu hatırlattı.
Saul, Suriye'nin geçmişle uygun bir adalet süreciyle yüzleşmediği sürece yeni başlangıç yapamayacağını belirterek diğer ülkelerin de Suriye'ye yeni süreçte müdahale etmemesi ve ülkenin kendi yolunu bulması gerektiğini vurguladı.
Son haftalarda İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarına işaret eden Saul, şunları kaydetti:
"Son haftalarda İsrail, Suriye ile 1974'te imzaladığı Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'nı ihlal ederek Golan Tepeleri'nin ötesindeki Suriye topraklarının daha fazlasını işgal ediyor. İsrail, ayrıca BM Sözleşmesi'ni ihlal eden ülke genelindeki Suriye askeri tesislerine yüzlerce saldırı düzenliyor. Bu, askeri güç kullanımına ilişkin yasağın ihlalidir çünkü Suriye ordusu İsrail'e saldırmıyor yani bu, bir kendini savunma meselesi değil. Bu, İsrail'in Suriye'yi önleyici bir hamle ile yok etmeye ve silahsızlandırmaya karar vermesi gibi görünüyor. Tabii ki bu uluslararası hukuka göre yasa dışı. Bu, çok açık."
"Suriye'de çatışmalar sırasında yıkılan yerlerin yeniden inşası için çok büyük miktarda finansmana ihtiyaç var"
Saul, bu süreçte ve uzun vadede Suriye'ye yönelik yardım ve desteklerin de öneminin altını çizdi.
"Suriye'nin gelecekte gelişmesi için koşulların sağlanması kesinlikle elzem. Bu, yalnızca insani yardım ve destek anlamına gelmiyor. Örneğin bu, Türkiye'deki çok sayıda mülteci de dahil komşu ülkelerden gelen mültecilerin Suriye'ye güvenli bir şekilde dönmeleri ve hayatlarını yeniden kurmalarını da içeriyor. Aynı zamanda Suriye'nin çatışma sırasında yıkılan kasaba, şehirlerin ve altyapının yeniden inşası için çok büyük miktarda finansmana ihtiyaç var." ifadelerini kullanan Saul, Suriye'de yeni yönetimin "terörle mücadele yaptırımları" altında bulunmasının yaşanan zorluklardan biri olduğunu dile getirdi.
Saul, bu yaptırımların, yabancı yatırımcılarla hükümetlerin gelecekte isteyebilecekleri ölçüde iş yapabilmelerini engelleyecek bir konu olduğunu söyledi.
Suriye'nin iç savaş nedeniyle hala yaptırım altında olduğuna dikkati çeken Saul, "Bu yüzden BM Güvenlik Konseyinin bu yaptırımları ele alması ve uygun olan yerlerde listelemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten gıda ve ilaç gibi yaptırımlara insani muafiyetler var ancak daha fazlasına ihtiyaç var yani ekonomik yeniden yapılanma ve yatırım çok büyük miktarda para gerektirecek. Yatırımcılar, yaptırımlar uygun bir zamanda kaldırılıncaya kadar bunu yapacak güvene sahip olmayacaklar." diye konuştu.
Muhabir: Muhammet İkbal Arslan