Türkiye, yaklaşık 35 yıldır fiilen savaşın içinde. Ancak bu şartların ve bu savaşın getirdiği sosyolojik, sosyo ekonomik sorunları iyi etüd ettik mi? Diğer alanları bimem ama bizim percereden yani gazi penceresinden bakınca iyi etüd edilmediği ortadadır. Sorunlar da ortadadır. Sorunlar mağdur bireyden (asker) ve askerlikten sonra aileye yansıdığı da aşikardır. Vu bu konular hukuk alanında da hala devam edip mağduriyetler önlenememektedir.
Teröre karşı savaşan asker ve polislerimiz, muhtelif yaralarla operasyonlardan dönmüştür. Küçük müdahale ve iyileşmelerden sonra ise tekrar göreve dönmüşlerdir. Bir çoğunun tıbbi raporları eksiktir. Bu eksiklil ise mağduriyetin en önemli alanını kapsamaktadır. Bugün malul sayılmayan gazilerimizin bir çoğu eksik düzenlenen raporlar nedeniyle mağdurdur. Ve bu nedenle, raporları kesinlikle tekrar gözden geçirilmelidir!
Terörle mücadele esnasında yaralanan asker ve polislerimizin tıbbi tedavi raporları ve buna bağlı olarak SGK’nın ilgili kanunları nezdinde vermiş oldukları karalar neticesinde, asker ve polisimize ‘GAZİLİK’ ünvanı verilememiştir.
Evraklar eksikliklerle doludur. Bu sebeple sayıları 23 bine yaklaşan askerlerimiz ,polislerimiz,memur, sivil vatandaş ve korucularımızın düzenlenmiş raporları tekrar incelenmelidir. Gazilik şartı olarak öngörülen yüzde 40’lık oran değiştirilmelidir. Uzuv kaybı yerine kalıcı hasar dediğiniz kurşun yarası ve şarapnel parçaları da bu oranın bir parçası olmalıdır.
Burada görmek istemediğiniz nedir?
Neyin kalıcı hasarını (sekelini )arıyorsunuz ?
Rakım olarak 2500 metre yükseklikteki dağlara çıkıp (en küçük operasyon 3 gün) günlerce geri gelmeyeceksiniz. Yanınızda 45 kg dan fazla yük götüremiyeceksiniz. Hiç düşündünüz mü 45 kilonun içine neleri sığdırabileceğinizi?
Düşünmeyin. Biz kocaman yüreklerimize ‘vatan’ı sığdırıyoruz!
Ülke ve milleti için gözünü kırpmadan ölümüne çarpışıp yaralanan, sonra da bir köşede unutulan malul sayılmayan gazi, askerlerimiz ve polislerimize sahip çıkmak yüce Türk milletinin boynunun borcudur! Bu kadar vefasızlık yakışmıyor yüce Türk milletine!
Gazilerin yedikleri kurşunlar, düğünlerde atılan kurşunlar ve maytap dediğimiz şarapnel parçaları değildir.
Sayın yetkili ve etkili görevliler. Karanlık dağlarda, kurşun sesi duyan var mı acaba içinizde? Kurşun sesine ödü kopacak olan insanlar, dağlarda kurşun yemiş askerlerin ve polislerin yarasını ölçemez! Bu yara da asla hiçbir cihazla ölçülmez, ölçülemez.
Ülkemiz, 1980’li yıllardan beri Türkiye'nin bölünmesi için uğraşan malum çevrelere ve ülkelere karşı amansız bir savaş vermektedir. Devletin, milletin, vatanın bugünkü varlığı için bedel ödeyenlerin başında, şehitler, gaziler ve malul saymadığınız gaziler geliyor.
Bu iki kutsal payeye azami saygılı olmalıyız.
Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığınız bir toplantıda, ‘ her şehit ailesi ve her gazi benim öz kardeşim mesafesindedir. Onlara yapılan her yanlışın şahsıma yapılmış sayarım. Ona göre davranın” diye söylediniz.
Peki Sayın Türkiye cumhuriyeti Devlet Başkanım, biz malul sayılmayan gazileri üvey evladınız olarak kabul edin, ya da Suriyeli vatandaşlarımıza verdiğiniz değeri verin.
Hiç insan yerine konulmamaktansa, ya da hiç gündeme gelemesek de bizler ona da razıyız. Hayvan Hakları için TBMM’ye önerge veriliyor. Ki bu da olmalıdır. Ancak, Malul Sayılmayan Gaziler ile ilgili önergeler verilse de, konuşmalar yapılsa da 16 yıldır Ak Parti Hükümeti tarafından yok sayılıp kabul edilmeyişimiz ortadadır. Bakınız bir malul sayılmayan gazimiz şiirlerle sesini duyurmak istemiş. Ben de size sunuyorum.
Gazilik hakkı ve kutsal payeler, herhangi bir vekilin peşine takılarak çözülecek sorun değildir. Bu konunun, tıbbi, hukuki, sosyal boyutlarda iyi incelenip ilgili makama, yani yüce meclise sunarak yapılması gerekir. Birlik olursak ve duyarlı yetkililer bize sahip çıkarsa bu sorun çözülür! Bizi duymanız dileğiyle…
Yazmaya devam edeceğim
(Mustafa Kurubacak)