Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası başlayacak "yeni normal" dönemin en önemli şartlarından birinin sosyal mesafe olması sebebiyle bireysel ulaşım sağlayan bisikletin gözde ulaşım aracı olacağı, bisiklete olan ilgi ve talebin artacağı belirtiliyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle birçok ülkede uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin hafifletilmesi planları, şehirlerde gündelik hayatın önemli parçalarından olan ulaşım unsurunun da yeniden düzenlenmesini beraberinde getirirken, yeni ve güvenli bir ulaşım modeli arayışı başladı.
Salgının en çok can kaybına neden olduğu Avrupa ülkelerinde, bir yandan tedbirler kademeli olarak hafifletilirken, bir yandan da hareketliliğin artmasıyla toplu taşıma araçları ve yollarda kalabalıkların oluşmasından, sosyal mesafe ilkesinin uygulanamaması halinde salgının boyutlarının yeniden büyümesinden endişe ediliyor. Vatandaşların toplu taşıma yerine özel otomobil kullanmayı tercih etmesinin de trafik sıkışıklığına neden olacağı ve hava kirliliğini artıracağı belirtiliyor.
Bu nedenlerle toplu taşıma araçlarında kalabalıkların oluşmasını ya da trafiğe çıkan bireysel araç sayısının artmasını engellemek için bisiklet ve elektrikli scooter gibi bireysel ve temiz ulaşım araçları teşvik ediliyor. Vatandaşların bu tür ulaşım araçlarına yönelmesi için belediyeler de destek veriyor, vatandaşlara bisiklet kullanmaları için ekonomik teşvik sağlaması, bisiklet ve yaya yollarının artırılması için çalışmalar yapılıyor.
Ayrıca, bisiklet kullanımının artırılmasının salgında ikinci bir dalgayı engellemeye de katkıda bulunabileceği vurgulanıyor.
Avrupa Bisikletliler Federasyonu üyesi Bisikletliler Derneği de Türkiye'de de bisiklet kullanımının özendirilmesi için vatandaşlara teşvik verilmesi, KDV'nin düşürülmesi ve bisiklet yollarının artırılması için devlete ve yerel yönetimlere çağrıda bulunuyor.
"Fiziksel aktivitenin artırılması ve hava kalitesinin iyileşmesi hedefleniyor"
Bisikletliler Derneği Genel Başkanı ve İstanbul Bisiklet Elçisi Murat Suyabatmaz, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Avrupa ülkelerinin bisiklet kültüründe ileri bir seviyede olduğunu, Kovid-19 salgınıyla birlikte bu konuyu hızlıca gündeminde üst sıralara çıkarıp ek tedbirler alarak daha da fazla kullanılması konusunda hızlı adımlar attığını söyledi.
Türkiye'de ise henüz Avrupa ülkeleri kadar bisiklet altyapısı ve kültürü olmadığını ifade eden Suyabatmaz, bu konuda ilk yasal düzenlemenin 2015'te yapıldığını fakat bekledikleri oranda bisiklet yolu göremediklerini, bisiklet kültürü konusunda da çok fazla yol katedilemediğini dile getirdi.
Koronavirüs salgınıyla tüm dünyada bisikletin öneminin bir kez daha anlaşıldığına işaret eden Suyabatmaz, şunları anlattı:
"Dünya Sağlık Örgütü, bisiklet kullanımının özendirilmesi gerektiğini belirtti. Gelişmiş ülkelerin yöneticileri de bu konuda açıklama yaptı. Bu konuda olağanüstü teşvikler yapıldı, tedbirler alındı. Tedbir olarak çoğu kentte caddelerin bir şeridi bisiklet yoluna dönüştürüldü. Buna 'geçici yollar' denildi. Bir kısmının kalıcı hale getirilmesi planlanıyor. Böylece evde kalan insanların rutin ihtiyaçları için markete giderken kısa mesafe ulaşımını bisikletle yapması sağlanıyor. Hem fiziksel aktivitenin artırılması hem de araç kullanımının azaltılarak hava kalitesinin iyileşmesi hedefleniyor. Diğer taraftan virüsün getirdiği ekonomik krize karşı da bir önlem oldu. Bisikleti kullanan insanlar ciddi bir ulaşım tasarrufu yaptı. Pandemi süresi ve sonrası için bir gerekçesi daha var. Sosyal mesafeyi toplu taşımada sağlayabilmek oldukça zor ama bisikletle sosyal mesafeyi ayarlayabilirsiniz. Çünkü tamamen bağımsız ve özgürsünüz, tek başınıza hareket ediyorsunuz."
"Bu geri kalmışlığı hızla kapatmak lazım"
Bisikletin koronavirüs salgınıyla gelen büyük değişimin lideri olacağını vurgulayan Suyabatmaz, "Çünkü bisiklet 5 işe yarayacak. Tasarruf ettirecek, spor yaptıracak, sosyal mesafeyi ayarlamaya yardımcı olacak, iklim değişikliği yaratan karbon salınımının azalmasına katkı sağlayacak, ulaşımla sporu bir arada yaptırdığı için zaman tasarrufu da sağlayacak. Artık 'Bisikletin yıldızı parlıyor.' diyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Suyabatmaz, bazı Avrupa ülkelerinde bisikletin kullanımının özendirilmesi için yasal düzenlemeler ile altyapı teşviklerinin yapıldığını aktararak, şöyle devam etti:
"Bisikletini onarma ihtiyacı olanlar için Fransa kişi başı 50 avro bisiklet tamir desteği finansmanı çıkarttı. Bisiklete, yasal olarak araçların saygılı olması, yol vermesi, sıkıştırmaması, büyük bir taşıt gibi görmesi gerekiyor. Bisikletçilere karşı kural ihlallerinin cezaları bazı ülkelerde 4 kat artırıldı. Bu da caydırıcı bir önlem oldu. Gelişmiş ülkelerin büyük bir kısmı bisiklete halk daha kolay ulaşsın diye KDV'yi yüzde 1'e düşürdü. En kolay satın alınabilir araç oldu. Avrupa, bisiklet altyapısı ve kültürü konusunda bizden ileri durumda. Bunların hepsinde çok gerideyiz, hızlı adım atarak fardındalık yaratmalıyız. Hem STK'ler hem devlet hem de yerel yönetimler bu konuda çalışma yapmalı. Cumhurbaşkanımız 2 yıl önce bisiklet sektörüne fiyatları düşürmesi için çağrı yapmıştı. Düşmeli ama devletin de bir adım atarak bisikletteki KDV'yi yüzde 1'lere düşürmesi gerekir ki bu indirim insanların spor yapmasını kolaylaştırsın, devletimizin sağlık ve petrol giderleri azalsın, trafik rahatlasın, hava kalitesi iyileşsin. Bu geri kalmışlığı hızla kapatmak için kamu spotlarına, yeni yollara, yasal düzenlemelere ve teşviklere ihtiyaç var."
"Türkiye'de bisiklet bilinci arttı"
Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, bu yıl bisiklete gelen gümrük vergisinin arttığını, bunun da bisiklet parça fiyatlarını etkilediğini ve bunun fiyatların ciddi şekilde yükselmesine neden olduğunu belirterek, gerekli düzenlemelerin yapılıp bisikletin ucuz bir ulaşım aracı olarak sunulabilmesinin önemini vurguladı.
Türk toplumunda bisikletin geçmişten gelen bir kültürü olduğunu ifade eden Suyabatmaz, şunları aktardı:
"Bundan 8 yıl önce Enerji Bakanlığı, enerji verimliliği bilinç düzeyini ölçmek için yaptırdığı ulusal bir ankette bisiklette ilgili 4 soru sormuştu. Bisiklet yolu olsaydı bisikletle işine gidip gelmek isteyenlerin oranı yüzde 53'tü. Bisikleti ulaşım aracı olarak görenlerin oranı yüzde 66,7'ydi. Bu bilinç daha da arttı ama bu konuda daha fazla kampanyaya ve sürücülerin bilgilendirilmesine ihtiyaç var. Halkın şehir içinde bakkala, markete, berbere, camiye, pazara, okula giderken bisiklet kullanımını sağlayıcı gerekli altyapılar kadar yasal teşvik düzenlemeler gerekli. Marketlerin ve okulların önünde bisiklet park yeri zorunluluğu olmalı. 'Yolu yaptım, bitti.' olmuyor, topluma da bu yolları neden kullanması gerektiğini anlatmamız gerekiyor. Bu konuda kamu spotları hazırlanması için devlet desteğine ihtiyacımız var. Bisiklete bu dünyanın çok ihtiyacı var."
Pandemi sürecinde Avrupa ülkelerinde bisiklet satışlarının arttığını, Türkiye'de ise 14 yaş altı çocuklara belli gün ve saatte sokağa çıkma serbestliği getirilmesiyle sadece çocuk bisikleti satışlarında artış görüldüğünü aktaran Suyabatmaz, yurt dışından getirilen parça ithalatında yaşanan aksaklık nedeniyle bisiklet sektörünün üretim ve sevkiyatta sıkıntı yaşandığını sözlerine ekledi.