Kurban Bayramı’nı geçirdik şükür. Toplumsal kaynaşmada, huzur ikliminin oluşmasında Bayramlar üstüne düşen görevi yapıyor. Daha güzel nice bayramlara tekrar sağlık sıhhat ve huzur içinde ulaşmak temennisi ile.
Ailede baba dağdır. Anne yardır. Arkamızı yasladığımız dağımız yıkılalı 20 yıl gibi bir zaman oldu. Yar ise baba ocağında. Arkamızdaki dağı 63’ünde o kutlu yaşta uğurlamıştık. Yar ise Yaradan’dan ‘Eksik vazifelerimi tamamlama fırsatı ver ki onları tamamlama fırsatı bulayım” duasının karşılığına uygun 80’inini geçmiş yaşı ile kendi halinde köyde. Allah elden ayaktan düşürmesin. Yıllar yılı bir karar almıştım. Her zaman duasını esirgemeyen o yar yaşadıkça Bayramlar onun yanında olacak. Bugüne kadar Rabbim hep nasip etti. Böylelikle her bayramın birinci gününü o dağın kalan gölgesinde o yarin kucağında 8 evlat ve 8 damat ve geline ilave 16 torun ve 4 torunun evladı ile geçiririz. Fakat bu bayram evlatlardan birinin eksikliğini yaşadık. Artık her birimizin dağ olma vakti gelmiş. Bir ananın en büyük mutluluğunun, gözlerinin ışıl ışıldadığını bu bayram daha net gördüm. Anam bayramlarda evlatları geçtim gelinler, damatlar ve torunlar ile torunların evlatlarına sırası ile harçlık verir. Son iki bayramdır sırayı da kaldırdı. Herkese harçlık dağıtıyor. O harçlıkları dağıtırken yüzündeki tebessüm, gözlerindeki ışıltı mutluluğun resmini çizer gibi. Görmeye değer yani. Rabbim nice yıllar başımızdan sağlık, sıhhat ile eksik etmez inşallah.
Yıllarca siyaseti görev olarak izlemiş sonrasında da 12 yıldır da oynamaya çalışmış biriyim. Siyasetin bütün bayramlarını yaşadığım gibi bayramlarda da siyasetin gereğini yapan biri oldum hep. Her ne kadar beş defa milletvekili aday adayı, bir kez de belediye başkan aday adayı olsam da siyaseti öncelikle dost edinme sanatı olarak gördüm. Fakat siyasette dost edinmek öyle kolay değilmiş. Tonlarca altın cevherini işleyip sonunda bir-iki gram altın elde edildiği gibi geride kalanların sayısı belli.
Bir huyum vardır. Etrafımda ne kadar oyun oynanırsa oynansın. Oyunları bilir ama oynayanları görmemeye çalışırım. Suizanda bulunmayayım. Bilmeden bir dostun hakkında yanlış düşünürüm diye araştırmayayım diye. Ama oynanan oyunları ve oyunları alışkanlık haline getirenleri de gördüğüm de af etmek imkansızdır. İşte son iki Bayramdır siyasi bayramlaşmalardan da uzak durmaya çalışıyorum. Çünkü son Belediye Başkan aday adaylığı sürecinde akla hayale gelmeyecek siyaset oyunlarını ve bu siyaset oyunlarında her türlü edepsizlik de dahil mübah sayılanlar ve bunlara sessiz kalanları bayramda olsa görmek içimden gelmedi. Oysa biliyorum ki nice altınla bile değer biçilemeyecek dostların gözleri aradı bizleri, bizde onları. Dedim ya dünya makamı uğruna her türlü oyunu kurduklarını görmeseydim katlanırdım. Ama şimdi aynı mekanda bulunmak kendimizi inkar olur. Bu bilgiyi neden yazdığımı soracaksınız. Siyasi ikbali bitti. Ortadan kayboldu sorusu aklına gelenler için.
Aslında bugünkü yazımda Bayramın ikinci günü aniden başlayan orman yangınlarını, ABD ile Suriye sınırı boyunca açılan terör koridoru, Akdeniz’deki hareketlilik, uluslararası piyasalar da yaşanan altın hareketleri Ege adalarındaki durumu kaleme alacaktım. Gece yarısı Türkiye gündemi, siyasetin geleceği üzerine sohbet ettiğim Milli Kuvvetler Caddesinin başındaki ALPA büfesinin sahibi Tayyip Alparslan dostuma ne yazayım diye sordum. Onun ‘güzel şeyler yaz’ tavsiyesi üzerine böyle bir yazı çıktı.
Bizim Tayyip doğru diyor. Türkiye güzel temennilere ve güzelliklere layıktır. Geleceğimiz güzel olacak. O zaman güzel şeyler yazmak boynumuzun borcu. Kalemimizi karamsarlıkla harcamayalım
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun...