Nasil anlatsam nereden başlasam..Bodrum Bodrum..
Mazhar Alanson’un nefis bir bestesi. Pandemi falan boşverdik Bodrum’a gittik.
Bodrum benim için özel bir yer zaten.2005 senesinde üniversiteden ayrılınca Özel Bodrum Hastanesi’nin başhekimliğini üstlenmiştim. Çok güzel dostluklar kurdum bu güzel ilçede. O gün bugün fırsatım olunca kaçarım kalabalıkları göze alarak
Bodrum neredeyse eski yükünü almak üzere. Maske mesafe hak getire tabii. Bodrum’un asker bir başkanı var.Askerlerin özelliğini bilirsiniz çattadak söylerler aklına gelenleri. Ahmet Aras da öyle. Fiyatlar pahalı eleştirilerine “Bizim görevimiz turistin cebindeki parayı almak”deyince vay efemdiciler ortalığı kapladı. Oysa başkan “Biz turistin, vatandaşımızın demiyorum, cebindeki parayı sonuna kadar almakla mesulüz. Adam cebine para koymuş gelmiş, niye harcamasın? Bir dönere 100 bin TL vermek istiyorsa, versin yesin. Bana ne. Ama burada 20 TL’ye de döner var” derken doğruyu söyledi.Yeter ki turist gelsin.
Eskiden yalnızca medyanın magazin sayfalarında ve programlarında yer alan Bodrum, son günlerde turizmi baltalayacak, ekonomiye zarar verecek yayın ve açıklamalarla gündeme geliyor nedense.Her sosyal gruptan, her gelir grubundan insanların yaşadığı ya da tatil yaptığı Bodrum’da doğal olarak her kişi ve gelir grubuna uygun işletmeler var ve bunların fiyat politikaları elbette farklı . Çok lüks bir restoranda çok yüksek faturalar ödeyerek yiyeceğiniz bir yemeğin aynısını neredeyse beşte bir fiyatlarla yiyebileceğiniz mekânlar da var Bodrum’da.
Yani Bodrum’da öyle saçma fiyatlar yok. Basına yansıyan fiyatlar sadece tek bir alanda toplanmış işletmelerin fiyatı. Asla Bodrum’a genellenemez.Bodrum’da günde 30 lira harcayarak denize girebilirsiniz. Hatta deniz kenarındaki birçok işletme sadece harcama sınırı koyar. Bu da 30’la 150 lira arasındadır. Bu fiyat içinde şezlong, deniz, iskele kullanımı yoktur. Sadece yediğinizi içtiğinizi ödersiniz. Üstelik her bütçeye göre mekan bulmak mümkün.O yüzden bu saçma fiyatları Bodrum’a mal etmeye kalkanlara itibar etmeyin. Oldukça zor geçmeye aday bir sezonda bir de bu saçmalıklarla canımızı sıkmayalım
Bodrum’un bir dolu sorunu varken, gündemi bu gereksiz konularla meşgul etmenin bence anlamı yok.Misal hala alt yapı çözülmüş değil.Sular kesiliyor sık sık. Kanalizasyon ve atık su arıtma hattı çalışmaları sezonda da sürüyor. Sosyal medyaya bakıyorsunuz herkes Bodrum’un şantiyeye dönmesinden şikâyet ediyor. Şöyle Bodrum Yarımadası’nı Torba’dan tekrar Torba’ya gelecek şekilde sahil yollarından dolaşın, inanamazsınız! Neredeyse şantiyeye dönmemiş yol yok denecek kadar az. Bodrum Limanı keza öyle.
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından kış aylarında başlatılan elektrik, mekanik, yangın altyapı imalatları, yürüyüş alanları, oyun gruplarını içeren yaklaşık 9 milyon TL’lik projede çalışmalar sürüyor. Ağustos ayına yaklaşmamıza rağmen özellikle Tepecik Camii çevresindeki altyapı imalatlarının devam ettiği görülüyor. Limanın fark noktalarında da paletler üzerinde zemin kaplama taşları duruyor. Düzenleme çalışmalarında limana konulan aydınlatma direkleri de birçok vatandaşın dikkat ve tepkisini çekiyor. Vatandaşlar, eski paslı direklerin bu kadar geniş çaplı yenileme çalışmasına yakışmadığını ve kötü görüntü oluşturduğunu dile getiriyor. Bodrum Marina çevresinde altyapı çalışmaları nedeniyle açılıp halen kapatılmayan çukurlar da yaya yoğunluğunun yüksek olduğu bölgede tehlike saçıyor.
Fotoğraf sanatçısı arkadaşım Esat Erçetingöz kaleye gitti ve izlenimlerini şöyle anlattı:
“Bodrum Kalesi ve Su Altı Arkeoloji Müzesi’nde üç yıldır devam eden ve bu nedenle müzenin ziyarete kapanmasına neden olan restorasyon çalışmaları yerli-yabancı turistleri canından bezdirmiş durumda.Paha biçilmez tarihi Amphoraları kucaklarında, omuzlarında taşıyan görevliler ziyaretçilerin büyük tepkisini çekiyor.Yıllardır Bodrum’un muhteşem sülietini bozan kale üstündeki devasa kule vinç te cabası…
Birinci derece arkeolojik SİT alanında yer alan Bodrum Kalesi’nde yapılmak istenen restorasyonun Muğla 2’nci İdare Mahkemesince verilen iptal kararı neyse ki yıkım başlamadan geldi. Ve aynı mahkeme, dünyanın ikinci büyük arkeoloji müzesi olan ve UNESCO’nun Korunması Gerekli Kültür Varlıkları Listesine aday olan Bodrum Kalesi için oy birliğiyle “Korunarak gelecek nesillere aktarılmalı” kararı aldı. Ancak önümden kucaklarında, omuzlarında paha biçilmez tarihi Amphoraları taşıyarak geçen çalışanları görünce şok oldum. Allah muhafaza elinden, omzundan düşürse kırsa hesabını kim verecek. Bu görüntülerle tüm dünyaya rezil olmanız işin cabası. Allahtan corona nedeniyle yabancı turist çok az Bodrum’da. Bodrum’a kaleyi ve sahip olduğu Su altı Arkeoloji Müzesi’ni görmek üzere gelip 65 TL ödedikten sonra hayal kırıklığına uğrayan Yerli - Yabancı turistlere bu yıl da mahcup olmamayı umuyor ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın bu önemli konuya daha fazla ilgi göstererek restorasyon ekibine gerekli uyarıyı yapmalarını ve bu ekibin bir ihtiyaçları varsa bir an önce giderilmesi noktasında gerekli mesaiyi harcamalarını diliyorum”.
Bodrum, marka gücü sayesinde her krizden, sıkıntılı durumdan mutlaka güçlenerek çıkıyor. Yerli turist her zaman Bodrum bölgesini kalkındırıyor ama tabii ki yabancı turist hareketi de çok önemli. Bu hareket son haftalarda başlamış durumda.Bodrum’un Türk turizminde yine ön planda olacağına inanlardanım.Son sözler Başkan’dan..
“Bodrum’da her şey kontrol altında. Bir ara gelmeyin demiştik ama o dönemi geçirdik. Vatandaşlarımızı Bodrum’a gelmeleri için bekliyoruz. Şu anda hastanelerimizde herhangi bir yoğunluk yok. Yoğun bakım ünitelerimizde yatan hasta yok denecek kadar az. Vaka sayısı da kontrollü. Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte salgına karşı tedbirleri yürütüyoruz. Vatandaşlarımızı Bodrum’a gelmeleri için bekliyoruz.Bodrum Bodrum diyorum.”