Yaşadığımız yere karşı hepimizin borcu var.
Ülkemize, şehrimize,köyümüze borçluyuz.Maddi değil, manevi bir borç bu.
Maddi olanını (vergiler gibi)ödüyoruz ama,iş manevi borcun ödenmesine gelince yan çiziyoruz hep.
Bodrum’a geleli,yerleşeli 25 yıl oldu.Çeyrek asır yani..
Bu süre içerisinde aksaklıkların,eksikliklerin üzerinde durdum, elimden geldiğince çözüm yollarını gösterdim.
Manevi destek olmaya çalıştım.50’yi aşkın toplantıda konuştum, konferanslara katıldım, binlerce yazı yazdım,geçmişteki tecrübeleri anlattım.
Çabalarımda bir şeye çok dikkat ettim, yapıcı olmaya ve mutlaka öneri göstermeye…
Ancak gördüm ki, Bodrum’da ne yaparsan yap,herşey lafta kalıyor.
25 yılda çok küçük değişiklikle hep aynı kadroya konuştum, anlattım, eksik olmasınlar bol alkış aldım.
Ama geriye dönüp baktığımda, mercimek kadar bir mesafe alamadığımı fark ettim.
Bodrum’da evi olan meşhurları, değerleri bir araya toplayalım, kentin ihtiyaçlarının karşılanmasında daha gür bir ses çıkaralım dedim.
Bodrum Ticaret Odası birkaç yıl kokteyl verdi,çoğunu bir araya topladı, yenildi içildi ama hiçbir sonuç alınmadı.
Bodrum’lular efendi insanlar,bir şey istemek yerine hal hatır sormayı daha uygun görüyor olmalılar.Hiç unutmam Mazlum Ağan Belediye Başkanı idi.
Kendisini ziyaret ederek Bodrum için yapabileceğim bir şey olup olmadığını sordum.
Teşekkür etti, (Eğer imkanınız varsa bizim spor salonumuz yarıda kaldı.
Tamamlanması için bir destek bulursanız memnun olurum)dedi.
Makamından dönemin Spor Bakanı arkadaşım ve Bodrum aşığı rahmetli Fikret Ünlü’yü aradım.Sorunu anlattım ve yardımını istedim.
Bir telefonla 5 dakikada zamanın 750 bin lirasını hemen Bodrum’a yolladı ve salonun tamamlanmasına yardımcı oldu.
Teşekkür eden Mazlum Ağan’a (Başka bir isteğiniz var mı) diye sorduğumda (sağlığınız) cevabını aldım ve çok şaşırdım.
Dedim ya, Bodrum’lular çok efendi insanlar diye, başka bir şey istemek yerine sağlığını istiyorlar kişinin.
Yine unutmam,Bodrum mandalinası yerlerde sürünüyordu.
O güzelim ağaçları kesip,binalar dikiyorlardı yerine.
Hala da öyle yapıyorlar ya neyse..
Bir mandalina kulübü kurayım, Bodrum’da evi olan yerli-yabancıları buraya üye yapayım, herkes yılda 50 lira verip bir ağaç kiralasın, altına da adını taşıyan plaketi asılsın, böylece mandalina ağaçları kurtulsun dedim.
Önce kendim 5 ağaç kiraladım, hatta TBMM eski Başkanı Kaya Erdem’e de bir ağaç kiralattım.
Sonra da projeyi o tarihte Ortakent Belediye Başkanı olan Mehmet Kocadon’a anlattım, hatta ilk 50 lirayı da makamında kendisine verdim.
Projeyi çok beğendi,belediyenin bir mandalin bahçesi varmış,(oradan başlayalım)dedi.
Aradan 15 sene geçti,hala başlayacağız…
Hangi birini anlatayım, Havaalanı yolu üzerinde 400 dönümlük bir sera yaparak, burada bir Holding adına bölgenin ağaç, bitki, çalı ve çiçeklerini ürettim.
70 bine yakın 7 değişik renkte begonvil, 500 bin adet 5 değişik renkte zakkum, 50 bin palmiye, 30 bin fenix, 75 bin gül ve aklınıza ne gelirse peyzaj bitkisi ürettim.
Sosyal projeler yaptım, köy kadınlarına, köy çocuklarına kurslar açtım.
Çoğu bir ayı bile bulmadı,gelenler dönmedi,belediyeler destek olmadı.
Zakkum ve begonvillerin budama zamanı, onbinlerce çelik yaptım, Bodrum ve Milas belediyelerine halka dağıtsınlar diye verdim.
Göstermelik bir günlük dağıtımdan sonra onca çelik nereye gitti takip edemedim.
Olsun bu yıl yine yapacağım.
Yine vereceğim belediyelere.Bakalım dağıtacaklar mı,yararlanacaklar mı?
Her neyse yapılanları söylemek yerine,yeni yapılacaklara bakmak lazım.
Bodrum’un yıllarca sürüncemede kalan ihtiyaçları bir türlü karşılanmayınca ve problemler giderek artınca, partiler üstü bir gücü bir araya getirelim ve topluca Ankara’ya gidip, dertlerimizi anlatarak ciddi bir destek sağlayalım, sonucunu da Ankara Gazeteciler Cemiyetinde yapacağımız bir basın toplantıyla kamuoyuna açıklayalım diye düşündüm.
Değişik partilerden milletvekilleri,bazı sivil toplum temsilcileri telefonla arayarak,böyle bir girişimde bulunmaya ve Ankara’ya gitmeye hazır olduklarını söylediler.
Konuyu Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a da anlattım, hatta sorunları kapsayan bir rapor hazırlatması halinde, bunu Ankara’ya götürerek takip etmemizin doğru olacağını söyledim.
Derhal dedi, ama bizim belediye başkanlarının derhallerine alışık olduğumuz için, daha uzunca bir süre bekleriz gibime geliyor.
İşte tam bu sırada, Büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Gürün’ün bir müjdesi açıklandı.
Benim girişimimi beklemiş olmalılar ki,hemen Bodrum’a 95 milyonluk bir arıtma işi açıklandı. Tabii çok memnun olduk. Ama bu, dişimizin kovuğuna gidecek bir şey değil. Çöp sorunu var, yol sorunu var, su sorunu var, trafik sorunu var, imar sorunu var.
Sorunlar yumağının içinde can çekişiyor Bodrum’umuz.
Tüm sorunları kapsayan bir rüzgarla gidilmezse Ankara’ya,
Osman Gürün dostumuz aradabir ağzımıza bir parmak bal çalmakla yetinir.
Büyükşehir sadece Bodrum’a değil, tüm ilçelere ve kendi merkezine de yatırım yapacak.
Dolayısıyla Muğla’ya verilecek paranın devede kulağı bize düşecek ki, bu parayla da Bodrum’un süratle çözülmesi gereken problemlerini sürüncemede bırakır,yıllarca hallini bekleriz.
Onun için diyorum ya, bir tarihte Marmaris’e yaptığımız gibi, Bodrum’a da bir paket program hazırlayıp, tüm ihtiyaçları kapsayan bir raporla gidelim Ankara’ya.
Anlıyorum ki, Belediye Başkanları (Ankara’dan talep disiplini) bozulmasın istiyorlar ama, devletin yapısını bilen ve tanıyan biri olarak, taleplerin yıllarca askıda kalacağını söyleyebilirim.
Şimdi herkes siyasi hesapları bir yana bıraksın,tribünlere oynamayı ve show yapmayı aklının ucundan bile geçirmesin, eğer Bodrum’un geleceğini ve ihtiyaçlarının vakit kaybetmeden karşılanmasını bekliyorsak, Ankara’nın kapısını çalmaya hazır olalım.
İsteyenin bir yüzü kara,vermeyenin iki…