Asya’yı Avrupa’ya ve Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan Boğazlar iktisadi, askeri ve siyasi önemleri dolayısıyla tarih boyunca pek çok devletin ilgisini çekmiş ve devamlı surette mesele konusu olmuş ve olmaya devam ediyor. Benim bahsedeceğim boğaz konusu ise “can boğazdan gelir” meselesi.
İzmir’de Tarım Ve Gıda Etiği Derneği tarafından düzenlenen 2.Uluslararası Tarım ve Gıda Kongresi’nde bol bol konu edildi boğazlar meselesi. Sunulan bildirilerden biri İktisat Tarihçisi Serdar Şahinkaya ‘ya aitti. Şahinkaya “yemek yeme meselesi”nde Türk Mutfağı’nın giderek temel özelliklerini yerel malzemelere dayanan ve kendine özgü pişirme teknikleri ile birlikte yaratılan özgün lezzetlerini yitirişinin süreç içerisinde hızlanışını dünyadan karşılaştırmalı örneklerle ele aldı.
Şahinkaya “Bu hızlanışa mutfaklar, lokantalar, restoranlar , meyhanelerdeki deformasyonda eşlik ediyor. Sürat ile üç dakikada masanıza gelen kocaman et, tavuk ya da balık adeta bir modaya dönmüş bulunan kılıç kalkan figürlerini anımsatan kötü şovlarla servis ediliyor. Özellikle instagram tabanlı sosyal medyada çok sayıda olumsuz örnek abartılı bir biçimde takdim ediliyor.
Siyah gözlüklü adamlar yemek yapacakları malzemelerle adeta grekoromen tarzında güreşe tutuşuyor. Ya da ellerindeki sıyırmalı bıçaklarıyla eskrim sporcularının kötü birer taklidi olarak servis edecekleri malzemeye adeta girişirken masa kenarında bekleşen müşterilerin dehşet içinde büyüyen göz bebeklerine rağmen cep telefonlarıyla bu vaziyeti kaydedişleri de yemek kültürümüzün nasıl da deforme olduğuna işaret ediyor. Sadece büyük kentler değil Anadolu’nun lezzet mekanları da bu kötü gidişten etkilenmiş durumda. Bu kötüye gidişi geri döndürmemiz mümkün” diyor.
Yine kongrede posterlerden biri dikkatimi çekti. Uludağ Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Özüm Özoğlu’nun posteri gıdada bilgi kirliliği ve medyanın rolü üzerineydi. Çalışmada özetle “Gıda canlılar için temel besin kaynağı olması geleneksel değerlerle bağdaşması ve gelişen teknolojiyle yenilenmesiyle her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Özellikle bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle gıda alanında yapılan yenilikler her zaman zor kabul edilmiştir.
Medyanın görsel yazılı ve sesli kitle iletişim araçlarına son yıllarda sosyal medya da eklendi. Ve gıda ve beslenme konusunda bilgi kirliliği ortaya çıktı. Görsel medyada oldukça yoğun bulunan yanlış ve eksik bilgiler toplum tarafından çok hızlı benimsenmekte ve toplumun %75 kesimi görsellikten etkilenmektedir.
Son günlerde popüler olan ketojenik diyet buna örnektir. Ketojenik diyet karbonhidrat alımının günde 20 grama düşürüldüğü yeterli protein ve yüksek yağ içeriği olan ve başlangıçta epilepsi hastaları için uygulanan diyettir. Sosyal medyada insanların ketojenik beslenme ile zayıflamalarını görsel olarak belirtmeleri çoğu kişinin zayıflama amacıyla uzmana danışmadan bu diyeti uygulamasına neden olmaktadır. Ancak ketojenik diyetin özellikle uzun süre uygulandığında ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı biliniyor. Bunların önüne geçmek etik medya anlayışını yerleştirmekten geçmektedir” deniyor.
Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET ) Başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ Ödemiş’li. Memleketinde böyle bir kongre düzenledikleri için çok mutlu. İzmir’in devlet ve özel üniversitelerinin kongreye ev sahipliği yapmamasından yakınırken doğduğu kent için de güzel bir proje geliştirdiklerini söyledi. Sadece maddi imkanı olan yavrularımızın değil her kesimden çocukların eğitim görecekleri “Çocuk Üniversitesi”..
Seferihisar’da çocuk meclisini hayata geçiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı’na projeyi götüreceklerini söyledi Taluğ Hoca.