NURAY BAŞARAN SORDU; ALLEN COLLINSWORTH YANITLADI:
Bir süredir ABD’de Washington’daydım. Hem seçimleri izledim. Hem de kopma noktasındaki Türk Amerikan ilişkilerinin, ‘ bundan sonrası için neler olabilir’in cevabını aradım.
Hem ABD müesses nizamını temsil edenler ile hem de bir çok siyasi ve senatöte yönelttiğim sorularla bu sorunun ve sorunlara çözümün cevabını aradım.
Doğrusunu isterseniz, ABD ve Türkiye yeni bir beyaz sayfa açabilir. Ancak doğru kişiler üzerinden ve her iki tarafın’ güvenilir ‘ bulduğu isimler tarafından bu diyaloğun yapılması halinde her iki ülkeye de yarar sağlayabilen bir süreç başlayabilir.
Anladığım kadarıyla, ABD’deki FETÖ’nün bundan sonraki akıbetinden, orada yaşayan FETÖ üyelerinin geleceğine, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığından, bölgedeki silahlı terör örgütlerinin geleceğinden , olası kurulması planlanan etnik ve terör odaklı sözde devletlerin ne olacağına kadar pek çok konuyu ABD Türkiye ile konuşmaya hazır. Zaten bu noktalarda Türkiye’nin talepleri de dünden belli.
Bugün bu noktada; röportaj talebimi kabul eden Allen COLLINSWORTH ile yaptığım mülakatı virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.
İlgiyle okumanız dileğiyle..
İŞTE O RÖPORTAJDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR VE O RÖPORTAJ:
-ABD'NİN KÜRT DEVLETİ’ NİN KURULMASINA DESTEK VERMESİ HEM AKILSIZCA HEM DE ÇOK DÜŞÜK BİR İHTİMAL
-BUGÜN ABD'NİN STRATEJİK ÇIKARLARI IRAK VE SURİYE SINIRINDA DEĞİL
- TRUMP’IN GELMESİ TÜRKİYE İÇİN BİR POLİTİKA SIFIRLAMASI FIRSATI-TÜRKİYE İLE ABD ARASINDA GÜVEN AZALDI
- ABD İLE TÜRKİYE'NİN ORTAK ÇIKARLARINI YENİDEN KEŞFETMESİ GEREKİYOR.
- FETÖ ÜYELERİ YASA DIŞI FAALİYETLERLE SUÇLANIYORSA, SINIR DIŞI EDİLMELERİ İÇİN GEREKÇELER OLABİLİR
ALLEN COLLINSWORTH KİMDİR?
Nuray BAŞARAN: Sayın Collinsworth sizi tanıyabilir miyiz?
Allen COLLİNSWORTH: New York merkezli EastWest Institute düşünce kuruluşunda bir yönetici olarak çalıştığım sürede Türkiye ve çevre bölgede on yıldan fazla süre yaşadım ve çalıştım. Çalışmalarım din kaynaklı şiddetle mücadele ve enerji güvenliğine odaklanan ikinci yol (track II) diplomasiyi içeriyordu. Ayrıca Türkiye'de, bölgedeki jeopolitik eğilimler ve ekonomik etkiler üzerine Corridor39 adlı bir televizyon programı hazırladım ve sundum. Yıllar içinde, Türkiye'ye iş ve yatırım heyetleri getirdim. Bugün, bir yandan ABD merkezli kuruluşlarda politika danışmanlığı rolümü sürdürürken, bir yandan da esas olarak kara para aklamanın önlenmesi ve izlenmesi ile terörist faaliyetlerin finansmanı dahil olmak üzere riskler ve anlaşmazlıklara odaklanan Washington merkezli danışmanlık faaliyetlerini yönetiyorum.
TÜRKİYE İLE ABD ARASINDA GÜVEN AZALDI
ABD İLE TÜRKİYE'NİN ORTAK ÇIKARLARINI YENİDEN KEŞFETMESİ GEREKİYOR.
Nuray BAŞARAN: Uzun zamandır Türkiye ve bölge ile ilgileniyorsunuz. Sizce ABD ve Türkiye arasındaki sorunlar neler?
Allen COLLINSWORTH: Türkiye ve ABD, bir dizi talihsiz olayın ardından Orta Doğu'nun geleceği için ortak bir vizyon bulmada başarılı olamadı. Bunlara 11 Eylül terör saldırıları, ABD'nin Irak'ı işgali ve ABD tarafından Kuzey Suriye'de kontrol altına alınması gereken yeni terör örgütlerinin önderlik ettiği ayaklanmaların yükselişi dahildir. Son 20 yıldır jeopolitik çalkantılara yanıt olarak, ABD ve Türkiye, diğerinin rahat hissetmediği dış ortaklara yöneldi.
Komşusu Suriye'deki gelişmeler anlaşılabilir bir şekilde Türkiye için halen son derece önemli olsa da ABD'nin stratejik güvenlik çıkarları Orta Doğu'dan Pasifik'e kaymış durumda. ABD'nin Suriye'deki politikası son dört yıldır donmuş gibi görünüyor. Bu süre zarfında Türkiye ile ABD arasındaki güven azaldı. Türkiye, önce Rusya'nın yayılmasına karşı bir cephe devleti olarak ve ardından şiddet yanlısı bölgesel örgütlere karşı bir cephe devleti olarak ABD'nin müttefikiydi. Bu ortak tehditler tamamen ortadan kalkmadı, ancak artık ABD-Türkiye ilişkisini bunlar tanımlamıyorlar. İttifaklar ortak çıkarlara dayanır, ve ABD ile Türkiye'nin ortak çıkarlarını yeniden keşfetmesi gerekiyor.
Nuray BAŞARAN: Biden dönemi Türk hükümeti ve Türkiye açısından çok parlak geçmedi. Trump’ın seçilmesiyle yeni, beyaz bir sayfa açılır mı?
TRUMP’IN GELMESİ TÜRKİYE İÇİN BİR POLİTİKA SIFIRLAMASI FIRSATI
Allen COLLINSWORTH: Biden ve Trump arasındaki ideolojik ayrılık işbirliğini engelledi. Biden, ABD'nin "dünyanın ahlaki ve ekonomik lideri" olmasını arzuladı ve Amerikalı seçmenlerin Amerikan liberal demokratik standartlarını desteklemediğini düşündüğü yabancı liderlerle görüşmekten uzak durdu.
Biden, uluslararası zirvelerde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yalnızca kısa görüşmelerde bulundu ve ABD-Türkiye ilişkilerinin büyük kısmı dışişleri bakanları tarafından yürütüldü. Bu tür görünümler, ilişkinin gerilediğini gösteriyordu.
Aksine, Donald Trump başkanlığı sırasında Erdoğan ile dokuz kez görüştü ve bunlara Washington'a yaptığı resmi ziyaret de dahildi. Hatta Kuzey Kore'den Kim Jong-un ve Rusya'dan Vladimir Putin ile de görüştü ve bu eleştirilere yol açtı. Geleneksel diplomasiden çok kişisel ilişkiye öncelik verdiği görüldü.
Trump, kazanılacak bir şey varsa, herhangi bir dünya lideriyle işbirliği yapmaya istekli olduğunu gösterdi. 'Anlaşmanın Sanatı' (Art of the Deal) adlı kitabında özetlendiği gibi Trump’ın müzakere tarzı, avantajı maksimize etmeyi vurgulayarak uluslararası ilişkilerde daha işlemsel ve gerçekçi bir politika yaklaşımı temsil ediyor. Bu tür taktikler, ABD-Meksika-Kanada Ticaret Anlaşması'nın (USMCA) yeniden müzakere edilmesinin gösterdiği gibi diplomatik çıkmazları ortadan kaldırabilir ve uygun anlaşmalar sağlayabilir. Ancak eleştirmenler, bu yaklaşımın ikili anlaşmaları ve kısa vadeli kazanımları vurgulayarak zaten parçalanmış bir jeopolitik ortamı daha da karmaşıklaştırabileceğinden ve potansiyel olarak uzun vadeli ittifakları baltalayabileceğinden endişe ediyor.
Türkiye için, işlemsel bir ilişkide kazanımlar elde etmek, müzakere masasına ne getirdiğine bağlı. Tarihsel olarak Türkiye, hem Avrupa hem de Asya'da yer alan ve aynı zamanda da bir NATO üyesi Müslüman bir ülke olarak önemli bir avantaja sahiptir ve bu onu istisnai ve eşsiz bir konuma getirmiştir. Türkiye, NATO ve diğer Batı ittifaklarını güçlendirerek bölgeye ve dünyaya daha fazlasını sunabilir.
ABD için, müzakere gücü daha güvenilir bir müttefik olmasından kaynaklanmaktadır. Bunu, Türkiye'nin güvenlik ve egemenlik konusundaki algılanan korkularını ihlal etmeden Orta Doğu'daki meseleleri yürütme taahhüdü ile gösterebilir. ABD, Türkiye'nin bir kara köprüsü, enerji merkezi ve sanayi merkezi olmasını destekleyerek Türkiye'nin ekonomisini güçlendirebilir. Ek olarak, önerilen genel tarife rejimi uygulanırsa ABD daha düşük tarifeler sunarak ihracatı açabilir.
Trump ekibinden duyduğumuz mesaj, Washington'daki bürokratik şişkinliği azaltmak ve Amerikan halkının gerçek ihtiyaçlarıyla uyumsuz politikalardan uzaklaşmakla ilgili. Hem askeri hem de finansal açıdan Amerikan kaynaklarının tahsisinin, ABD vatandaşlarının çıkarlarına hizmet etmek için daha katı standartları karşılaması bekleniyor.
Trump'ın göreve gelmesi, iç politikalar için olduğu kadar dış politika açısından ve özellikle Türkiye için bir politika sıfırlaması fırsatı sunuyor.
TÜRKİYE - ABD ARASINDA GÜVENLİK KONUSUNDA ÜST DÜZEY BİR DİYALOGUN UZUN ZAMANDIR VAKTİ GELMİŞ DURUMDA
Nuray BAŞARAN: ABD müttefiki bir devlet dururken bölgede silahlı terör grupları ile çalışmayı tercih ediyor. Neden?
Allen COLLINSWORTH: Muhtemelen, Türkiye'nin kendi güvenliği için ciddi bir risk oluşturduğundan endişelendiği Kuzey Suriye'deki Kürt militanlardan bahsediyorsunuz. ABD de bölgede güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kaldı, özellikle Irak'taki El Kaide'den türeyen sözde İslam Devleti, veya IŞİD, tarafından. Irak'taki El Kaide ve ona bağlı gruplar Irak'ta 4.000'den fazla ABD askerini öldürdü. Buna bağlı olarak ABD, Kürtlerin IŞİD'e karşı mücadelesini desteklemek için Suriye'ye yaklaşık 900 asker konuşlandırdı. IŞİD, 2019'da o zamanki başkan Trump döneminin sonunda, ABD güçlerinin Ebu Bekir el-Bağdadi'nin yerleşkesine düzenlediği ve Bağdadi'nin ölümüne yol açan saldırının ardından yenildi.
Biden yönetimi Ukrayna-Rusya çatışmasına odaklandı ve Suriye politikası Biden yönetimi altında askıya alınmış gibi görünüyor. Kürt militanlar ayrıca Rusya'nın müttefiki olan Beşşar Esad rejimine karşı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içinde önemli bir güç.
ABD'de sahadaki yeni gerçekleri yansıtmayan bazı bayat politikalar gözlemliyorum. Türkiye ile ABD arasında güvenlik konusunda üst düzey bir diyalogun uzun zamandır vakti gelmiş durumda.
ABD SURİYE’DEKİ ASKERİ VARLIĞINI KALDIRABİLİR
Nuray BAŞARAN: Bu çerçevede PYD gibi unsurlar, Türkiye içinde FETÖ terör örgütü, Türk –Amerikan ilişkilerine büyük zarar verdi. Trump ile birlikte hem PYD, hem de FETÖ (ki lideri öldü) ne olur?
Allen COLLINSWORTH: Daha önce de belirttiğim gibi, ABD hükümet politikası kendi vatandaşlarının çıkarlarını yansıtmalı. Tahmin etmem gerekirse, ABD vatandaşlarının belki de %0,1'inden daha azı PYD veya Fethullah Gülen ve FETÖ'yü duymuştur diyebilirim…
PYD ile ilgili olarak, ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarları Suriye'deki IŞİD gibi terör unsurlarının ortadan kalkmasıyla birlikte azalmaya devam ederse, ABD Suriye'deki askeri varlığını azaltabilir veya kaldırabilir.
FETÖ ÜYELERİ YASA DIŞI FAALİYETLERLE SUÇLANIYORSA, SINIR DIŞI EDİLMELERİ İÇİN GEREKÇELER OLABİLİR
FETÖ'ye gelince, bunun önceliği ABD açısından daha da düşüktür. Türkiye-ABD ilişkilerinin sağlığı açısından, Gülen'in sığınma için ABD’yi seçmesi talihsiz bir durum. Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke, genellikle kendi ülkelerinde siyasi hareketlerin üyesi olan ve sınır dışı edilmekten korunan siyasi sığınmacıları kabul ederler. FETÖ üyeleri yasa dışı faaliyetlerle suçlanıyorsa, sınır dışı edilmeleri için gerekçeler olabilir. Bu konuda görüş bildirmeyi avukatlara bırakacağım.
ABD'NİN KÜRT DEVLETİ’ NİN KURULMASINA DESTEK VERMESİ HEM AKILSIZCA HEM DE ÇOK DÜŞÜK BİR İHTİMAL
Nuray BAŞARAN:Kuzey Suriye’deki terör unsurlarından ABD’nin hayali hala bir devlet yaratmak mı? Yoksa buradaki askerlerini çekecek mi?
Allen COLLINSWORTH:Suriye ve Irak'taki çatışmanın bir sonucu olarak toprak sınırlarında değişiklik olması, bölgeyi izleyenlere yıllar önce mümkün görünebilirdi. Eğer ABD'nin vizyonu bu olsaydı, bunu gerçekleştirmek için çok daha fazla çaba harcardı. ABD'nin stratejik önceliklerinin artık başka yerde yattığını ve NATO müttefiki Türkiye'nin çıkarlarını da göz önüne aldığımızda, ABD'nin böyle bir devletin kurulmasına destek vermesi hem akılsızca hem de çok düşük bir ihtimal olarak gözüküyor.
Nuray BAŞARAN:ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye de dahil olmak üzere bir çok devletin sınırlarını yeniden çizeceği BOP (Büyük Ortadoğu Projesi’ için Washington’da rafa kalktığı ve Trump döneminde de raftan inmeyeceği konuşuluyor. Katılıyor musunuz?
BUGÜN ABD'NİN STRATEJİK ÇIKARLARI IRAK VE SURİYE SINIRINDA DEĞİL
Allen COLLINSWORTH:Böyle bir proje, ABD'ye az veya hiç fayda sağlamazken çok büyük maliyetler gerektirecektir. Daha önce de söylediğim gibi, bugün artık ABD'nin stratejik çıkarları Türkiye'nin Irak ve Suriye sınırında yer almıyor.
Nuray BAŞARAN:ABD, tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları götürme adı altında emperyalist projelerini gerçekleştiriyordu. Trump ile bu durumun değişeceği ve artık görüntüdeki politikalarında tüccar yöntem ve ekonomik olacağı konuşuluyor. Sizce bu doğru mu?
Allen COLLINSWORTH:1913'ten 1921'e kadar görev yapan ABD Başkanı Woodrow Wilson, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında dünyayı "demokrasi için güvenli" hale getirme fikrini vurguladı. ABD, "demokrasi teşviki" yoluyla, diğer ülkelerde demokratik, liberal standartlarını teşvik etmeyi amaçladı ve bu şekilde paylaşılan değerlerin ticaret, ekonomik kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda daha derin bir işbirliği için güçlü bir temel sağladığına inandı.
Bu politikaların 2024'te demokratik reformları hızlandırmadaki etkinliği tartışma konusu -- özellikle de ABD artık uluslararası arenada tek etkili oyuncu değilken. Çin ve Rusya, Batının finansman kaynaklarına kıyasla, çok az siyasi koşulla devlet destekli yatırımlar sunabiliyor. Yeni dönemde ABD Başkan Yardımcısı Seçilen JD Vance’in, 2024 baharında Senato’ya yaptığı konuşmada belirttiği gibi, Çin diğer ülkelerle ekonomik etkileşime odaklanırken, ABD ahlaki değerlere vurgu yapmakta.
Nuray BAŞARAN:BOP Projesinden şimdilik de olsa vazgeçen ABD, İsrail’in Büyük İsrail projesine ne kadar destek olacak.? Trump ve Netenyahu arasında özel bir siyasi ilişki modeli var. Ki aynı durum Putin için de söz konusu.
Allen COLLINSWORTH:ABD'nin önemli bir stratejik çıkarı olmadığı dikkate alındığında, ABD'nin iddia edilen bu tarz bir projede İsrail'i desteklemesi pek olası görünmüyor. İsrail, ABD'nin çok yakın bir müttefiki olmaya devam edecektir. İsrail Devlet Başkanı Netanyahu ile güçlü bir ilişki sürdürmesi, Trump'ın dünyaya ABD’nin müttefiklerini baltalamamanın – ki bunlar arasında NATO müttefiki olarak Türkiye de mevcut -- önemini göstermesini sağlayabilir.
İRAN OPERASYONU TRUMP VE NETANYAHU ARASINDA BİR BOŞLUKTA GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ
Nuray BAŞARAN:Trump’ın İran konusundaki bakış açısı Netenyahu ile örtüşüyor. Netenyahu ve Trump, İran’nın nükleer alt yapısını bitirmeye dönük ortak bir operasyonu birlikte yapar mı?
Allen COLLINSWORTH:Böyle bir operasyonun pratik yönleri karmaşık ve kapsamlıdır. Sivilleri riske atar ve ABD'nin tırmandırmak istemediği bir çatışmayı oldukça tırmandırır. Sadece bir dizi saldırı değil, tam teşekküllü bir kampanya gerektirir. Bu büyüklükte bir karar, iki başkan Trump ve Netanyahu arasında bir boşlukta gerçekleştirilemez. ABD böyle bir ortak askeri operasyona dahil oluyorsa, Trump muhtemelen resmi bir askeri saldırı başlatmak için onay almak üzere ABD Kongresi'ne gitmek zorunda kalır.