İYİ Parti’nin parlayan yıldızı Yavuz Ağıralioğlu, geçen sene ABD Temsilciler Meclisi’nin, “Ermeni Soykırımı”nı tanıyan karârını protesto etmek için, “Biz, çocuklarımıza Enver, Cemal ve Talat ismini verme karârımızla buna mukâbele ediyoruz. Bu münâsebetsizlik devam ederse kız çocuklarımız da dâhil, herkese Talat ismini veririz.” dediğinde şöyle eleştirmiştim:
"Bana güvenip Amerika’ya savaş açmayın Yavuz Bey! Ülkücüleri şapşal kabadayı gösteren fesat dizileri haklı çıkarmanın âlemi var mı?”
Yavuz Ağıralioğlu’nu tanımam. Söylenenler doğruysa İYİ Parti’nin başına geçmeye hazırlanıyormuş. Olabilir elbette. Genç, dinamik bir insan. Eleştirmemin sebebi, öncelikle “biz” zamirini kullanmasıydı. İkinci olarak da ülkücü siyâsetçilerin, sırf medyada çok görünmek uğruna düşünmeden taşınmadan konuşmalarına üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum. Belki bir faydası olur ümidiyle eleştirel yaklaşıyorum ama nafile!
Yavuz Bey’e çok mühim bir tavsiyem var. Eğer gerçekten siyâsetçi olma niyeti varsa işi gücü bırakıp birkaç saatini, “Mr. Smith Washington’a Gidiyor” filmini seyretmeye ayırsın. Gazetecilerin, genç ve tecrübesiz siyâsilere nasıl tuzaklar kurduğunu görmesi lâzım. Hem de âcilen!
Âcil dememin sebebi, son devirdiği çam.
Bir köşe yazarı, 28 Aralık târihli yazısında Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyen Ağıralioğlu’nu eleştirdi.
Ağıralioğlu, aynı gün şöyle bir tvit attı:
“Habur'da 34 teröristi yargıladığınız gibi Yasin Börü'nün katilini de aynı hızla niye yargılamadınız?
Bizim siyâsî arşivimizde ve sicilimizde devlet, millet düşmanlarına tebessüm ettiğimiz bir tâne dahî resim bulamazsınız.
Bagajı dolu, geçmişi kirli trol ahlâklılar işine baksın!”
Ağıralioğlu’nun trol dediği gazeteci, iki gün sonra bir yazı daha kaleme alıp, Ağıralioğlu’nun kendisini aradığını, biraz kırgın olsa da 80 dakika görüştüklerini yazdı.
Parlayan yıldız Ağıralioğlu’na sormak istiyorum:
“Bağajı dolu kirli trolü” arayıp, niye 80 dakika hesap veriyorsunuz? Mâdem hesap vereceksiniz niye “işine bak” tviti atıyorsunuz?
Tebessüm etmediğiniz devlet millet düşmanlarına kırılmak da ne oluyor? Twittırda had bildirip, telefonda “kırıldım” demek, ne tür bir kabadayılıktır?
Sekiz sâniyeden bile fitne üretebilecek kirli bir trolün, seksen dakikadan temiz bir yazı çıkarmasını nasıl beklersiniz? Nitekim çıkarmamış da.
Bozkurtlar, ne zamandan beri pelikanlardan korkup hesap veriyorlar?
İyi niyetle keman çalınmıyor Yavuz Bey! Bahsettiğim filmi seyredin lütfen!