Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin, "Bu açıklama CHP zihniyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. Bürokrasiyi seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davet etmek vesayet zihniyetinden başka bir şey değildir. Biz CHP'nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük. Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri geride kaldı. Kılıçdaroğlu'nun bu tehdidi açıkça bir suçtur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Orta Afrika ülkesi Angola'ya yapacağı ziyaret öncesi Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Ziyaretine bakanların ve milletvekillerinin yanı sıra iş dünyasının temsilcilerinin de eşlik ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başbakanlığımdan bu yana 28 Afrika ülkesine 38 ziyaret gerçekleştirdim. Angola ve Togo'ya Türkiye'den cumhurbaşkanı düzeyinde ilk resmi ziyaretler olması sebebiyle bu seyahatimiz ayrıca önem taşıyor. Bu ziyaret ülkelerimiz arasında yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktır. Son dönemde Togo ile bakan düzeyinde gerçekleştirilen görüşmeler, ikili ilişkilerimizde yeni bir ivme kazanmamıza neden oldu. Togo Cumhurbaşkanı'nın ev sahipliğinde Burkina Faso Cumhurbaşkanı ve Liberya Cumhurbaşkanı ile bir çalışma yemeğinde bir araya geleceğim. Nijerya geçtiğimiz yıl 2 milyar dolar büyüklüğündeki ticaret hacmi ile Sahra Altı Afrika'da en büyük ticaret ortağımız oldu. Bu rakamı 5 milyar dolar seviyesine taşımayı amaçlıyoruz. Türkiye ile Afrika'yı her alanda yakınlaştırmaya devam ediyoruz. Biz Afrika ülkeleri ile işbirliğimize asla kısa vadeli ve çıkar odaklı bakmıyoruz. Başkaları gibi eski sömürge düzenini yeni yol ve yöntemlerle devam ettirmek isteyenlerden değiliz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal medyada paylaştığı video ve Merkez Bankası başkanı ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu açıklama CHP zihniyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. Bürokrasiyi seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davet etmek vesayet zihniyetinden başka bir şey değildir. Bu CHP zihniyetinin ilk çılgınlığı da değildir. Bu hukuk dışı çağrı kamu düzenine karşı ciddi bir tehdittir. Bunlar ne devlet yönetiminin ne milli iradenin ne de demokrasinin ne olduğunu biliyorlar. Milletimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için iradesini ortaya koydu. Bu tercihin bir sebebi de vesayet sistemini kalıcı olarak ortadan kaldırmaktır. CHP zihniyeti her zaman bürokrasiyi seçilmişi iradeyi kısıtlayacak enstrüman olarak kullandı. Milletimiz de bunlardan bıktığı için başkanlık sistemini tercih etti. Yeni sistem ise bürokrasinin siyaset yapmasının önüne geçti. Biz CHP'nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük. Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri geride kaldı. Türkiye bir hukuk devletidir, bunu Bay Kemal'e hatırlatıyorum. Burası bir kabile devleti değildir. Bay Kemal'in adeta oyun oynadığı bir alan da değildir. Heves ettiğiniz günler ki, vesayet günleridir, onlar da geride kaldı. Herkes görevini hukuka uygun yapmak mecburiyetindedir. Aynı mecburiyet tüm siyasetçiler için de geçerlidir. Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi siyasi garabetini bir kenara bıraktım açıkça bir suçtur. Sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin? Sen kimsin, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Bir de tarih veriyor. Pazartesiden itibaren memurların vay haline. Hade bakalım. Göreceğiz. Ne yapacağını göreceğiz. Bu alan boş değil Bay Kemal. Tüm memurların haklarını koruyan bir iktidar var" dedi.
"Bağımsız olmasaydı sana bu randevuyu vermeyebilirdi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Merkez Bankası ziyareti için ise, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışıyorsun. Randevu istediğin gün sana randevu verdi. Bağımsız olmasaydı sana bu randevuyu vermeyebilirdi. Bağımsız olduğu için istediğin gün sana randevu verdi. Yalan yanlış açıklamalarla da ziyaretten çıktıktan sonra hala medyayı, halkı kandırmaya kalkıyorsun. Verdiğiniz rakamlar baştan aşağı yalan yanlış. Utanmadan sıkılmadan böyle bir ziyareti gerçekleştirdiğini ifade ediyorsun" dedi.
"Türkiye vesayeti de darbe dilini de gömeli çok oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii Bay Kemal yeri geldi çiftçiyi tehdit etti, yeri geldi esnafı tehdit etti. Yeri geldi toplumun hemen her kesimini tehdit etti. Bu dil vesayet ve darbe dönemlerinin dilidir. Biz CHP'nin bu diline alışığız. Her şeyden önce Türkiye vesayeti de darbe dilini de gömeli çok oldu. Tabii Bay Kemal o zamanlar siyaseti hiç de bilmiyordu. Yeni yeni güya bu işe alışacak ama buna alışabilmesinde çok zaman alacak ve ondan sonra da herhalde elveda siyaset diyecektir. Ve sanıyorum bu zat Türkiye'nin hala tek parti CHP'si faşizminde veya kendisinin kamu görevlisi olarak bulunduğu 28 Şubat döneminde olduğunu sanıyor. Bu zatın FETÖ'cülerin, PKK'lıların ve kendilerini desteklediklerini açıkça beyan eden kimi ülkelerin gazıyla kendini bu şekilde ortaya atarak rezil etmesinden Türk siyaseti adına doğrusu ben de üzüntü duyuyorum. Korona virüse bile çare bulma aşamasına gelen tıp ilminin bu zatın acınası haline de bir çözüm geliştireceğine inanıyorum. Üstelik de dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemde bu tarz yıkım siyasetine değil, eser ve hizmet siyasetine ihtiyacı vardır. CHP'ye gönül veren vatandaşlarımı partilerini bu acıklı durumdan kurtarmak üzere harekete geçmeye davet ediyorum. Diğer taraftan bu hukuksuz çağrının zillet ittifakında kol kola yürüdükleri terör örgütü güdümündeki partinin sivil itaatsizlik çağrısıyla benzerlik göstermesi de manidardır" dedi.
"Son dönemde ortaya atılan anketlerin kimler tarafından ne amaçla yapıldığı ortada"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde medyada yer alan anketlere yönelik soru üzerine, "Özellikle tabii son dönemde ortaya atılan anketlerin kimler tarafından ne amaçla yapıldığı ortada. Bu tür anketlerden, manipülasyonlardan ciddi manada bıktık. Ama gerçekçi anketler bunların manipülasyonlarını tamamıyla ayaklar altına alacak anketlerdir. Anketlerle millete psikolojik operasyon çekme çabaları her zaman olmuştur. Biz bunlardan bıktık ve bunlara alışığız. Kamuoyu araştırma şirketlerine güvenimin kalmadığını daha önce söylemiştim. Son seçimlerde sonuçları bırakın bileni, yakın tahminde bulunan bile çıkmadı. İşte şahsımın cumhurbaşkanının seçildiği o seçimlerde bunu çok açık net gördük. Birçok anket şirketi bu işin ticaretini yapar hale geldi. Çalıştıkları partinin beklentilerine göre de ortaya sonuçlar çıkardılar. Yalan terörü, algı operasyonları ve kişi kurum suikastleriyle. AK Parti'ye ve hükümetimize saldıran kesimler şimdi de anketlerle algı operasyonlarına devam ediyorlar. Ve Cumhur İttifakı'nı ellerinden geldiğince küçük göstermenin gayreti içerisinde bulunuyorlar. Türkiye'de seçim konusu açılınca bilinçli olarak da bir kesim anketleri öne çıkarıyor ve buradan bir şeyler kendilerine toparlamaya çalışıyor. Milletin gönlüne giremeyen, anlatacak icraatları olmayanlar, yalan yanlış hileli, sahte anketlerle milleti yönlendirebileceklerini sanıyorlar. Sandık yatırımların aynasıdır. AK Parti, inşallah Haziran 2023'te de yoluna devam diyecek. Ben milletimizin bu balon anketlere gereken cevabı en güzel şekilde vereceğine inanıyorum" dedi.
"F-35 için verilen paranın geri ödemesini almamız gerekiyor"
Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri'nden 40 tane F-16 satın alacağına dair bir talepte bulunduğuna yönelik haberlerin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konu tabii malum bu F 35 konusuyla bağlantılı bir konu. Yani bizim böyle bir durumumuz söz konusu değil. Ama F-35'ler için yapmış olduğumuz ödeme söz konusu. Ve bu ödemeler karşısında Amerika'nın böyle bir teklifi söz konusu oldu. Ve bununla ilgili olarak da biz ülkemizin savunma ihtiyaçlarını gidermek için ne gerekiyorsa, hangi adımları atmamız gerek bu adımları da atalım dedik. Ve bugünün devamlılığı içinde özellikle savaş uçağı filomuzu her zaman hazır ve modern duruma getirmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunlarla ilgili elimizdeki F16'ların modernizasyonundan tutunuz da yeni ilave F 16 almak suretiyle. Daha da geliştirelim gayreti içerisindeyiz. Ve F 35 programı kapsamında bu verilen paranın da adeta bir ödemesini geri almamız gerekiyor. Görüşmelerimizde bu konuyu bizler dile getiriyoruz. Sorunun çözümü için de diyaloğu önemsiyoruz. Ve şu an itibariyle de bu görüşmeler devam ediyor. Netice itibariyle ortada yapılmış bir ödeme var. Ve bu ödemenin de şu anda geri iadesi çalışmalarını arkadaşlarımız devam ettiriyor" dedi.
"En kısa zamanda inşallah Turkovac çıkıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, korona virüs aşısının dünyada adaletsiz dağıtımına yönelik sorular üzerine, "Her şeyden önce tabii insanlık bu korona virüs salgınıyla gerçekten çok büyük bir imtihan veriyor. Bazıları ciddi manada gücü var, imkanı var stokçuluk yapıyor. Ve bazıları da şu anda imkansızlıklar içerisinde. Özellikle gideceğimiz bu Afrika ülkeleri bunun eksikliğini, yoksulluğunu çekiyor. Tabii uluslararası toplum bu imtihanı başarıyla veremedi. Hala da veremiyor. Ama Türkiye elindeki mevcut kıt imkanlarıyla da gerek aşı, gerek diğer bütün ilaçlar noktasında her türlü desteği dünyanın neresinden kendisine bir talep gelse vermiştir. Vermeye devam ediyor. Az gelişmiş ülkeler, yoksul toplumlar salgına karşı ne yazık ki kendi hallerine terk edildi. Ama biz Türkiye olarak kendi değerlerimizden gelen anlayışla böyle bakamayız. Onun için de elimizden gelen her türlü desteği bugüne kadar nasıl verdiysek bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Tabii salgın yüzünden silinmeden herhangi bir ülkenin tek başına güvende olmadığı küresel sağlığın risk altında olduğu bir gerçektir. Şimdi biz malum işte en kısa zamanda inşallah Turkovac çıkıyor. Ve inşallah hayata geçmesiyle birlikte biz Turkovac'la da kimseye herhangi bir sansür uygulama veyahut da bir engel çıkarma yoluna gitmeden elimizden gelen desteği her yere vermeye çalışacağız. Tüm dünya halklarının bu imkanlara kavuşmadan da bu musibetten kurtulamayacağını çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla inşallah Turkovac ve diğer milli aşılarımızı kısa zamanda seri üretime geçirerek tüm insanların kullanımına sunmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.