Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, "Romatoid artrit, halk arasında en çok bilinen ve en çok korkulan iltihaplı romatizmal hastalığın ismidir. Bu hastalık bizi en çok ellerimizden vurmaktadır. Bir elin bir parmağının bir boğumunda (eklem) olabileceği gibi aynı elin farklı parmaklarının farklı boğumlarında veya diğer elin farklı bir parmağının farklı bir boğumunda da olabilir. Ayrıca bu olay aynı anda olabileceği gibi farklı zamanlarda da farklı ellerde ve farklı parmaklarda olabilir" dedi.
Romatoid artrit hastalığı mensubu olduğumuz bilim dalına yani romatolojiye isminin verilmesine sebep olan bir hastalık olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, "Romatoloji diğer bilim dallarına göre daha yeni bir tıbbi branştır. Ülkemizde kemik, kas ve eklem yakınmaları olan hastalarımız genellikle fizik tedavi ve ortopedi uzmanlarına gitme alışkanlığı içindedirler. Bunlar köklü, herkes tarafından bilinen branşlardır, romatoloji bunlara göre daha yeni bir branştır. Romatolog, romatizmal hastalıkların tedavisinde uzmanlaşmış iç hastalıkları uzmanı demektir. Romatoid artrit, halk arasında en çok bilinen ve en çok korkulan iltihaplı romatizmal hastalığın ismidir. Bu hastalık bizi en çok ellerimizden vurmaktadır. Bir elin bir parmağının bir boğumunda (eklem) olabileceği gibi aynı elin farklı parmaklarının farklı boğumlarında veya diğer elin farklı bir parmağının farklı bir boğumunda da olabilir. Ayrıca bu olay aynı anda olabileceği gibi farklı zamanlarda da farklı ellerde ve farklı parmaklarda olabilir. Ellerimiz bizim için çok önemlidir. Giyinmek, yemek yemek banyo yapmak çalışmak, yazmak, taşımak gibi birçok insani ihtiyacımızı onlarla yapıyoruz. İnsanların bu hastalıktan korkma sebepleri de bundan ileri gelmektedir. Ellerdeki ağrı ve ıstırabın yanı sıra ellerin garip şekillere girmesi, eğilip bükülmesi onları kullanmamızı engellemektedir. Ellerin yanı sıra ayak eklemleri, dizler, dirsekler ve omuzlar kısaca hemen tüm hareketli eklemler bu hastalıktan etkilenebilmektedir" dedi.
İnsanoğlunun bu dünyada geçirdiği uzun zamana rağmen bu hastalığın oluş sebebi sırrı çözülememiş diye belirten Karakoç, "Hastalık hemen her yaşta görülebilmesiyle birlikte genellikle otuzlu yılların sonuna doğru ortaya çıkması artmakta, 40 ve 50'li yaşlarda pik yapmaktadır. Buna karşın çocuk yaştaki hastalarda da bu rahatsızlığı görmekteyiz. Erkek ve kadınlarda aynı oranda görülmekle birlikte sigara içen hastalarda daha ağır seyretmektedir. Halk arasında roma faktör/romatoid faktör olarak bilinen, kanda bakılan bu tetkik bize el parmağında veya bileğinde ağrısı ya da şişliği olan birinin romatoid artrit hastalığına tutulup tutulmadığı hakkında bilgi verir. Bu tetkik 1950'li yıllarda keşfedilmiştir. 2000'li yıllarda yine romatoid artritli hastaların kanında bakılan başka bir teşhis testi daha keşfedildi. Anti-CCP testi. Bu testte ilk test kadar hastalığın varlığını göstermekle beraber ondan daha yüksek bir ihtimalle hasta insanların kanında olmakta ve hastalık şiddetinin genelde ağır olacağına işaret etmektedir. Bu testlerin bir iyi yanını daha belirtmekte fayda vardır o da hastalık belirtileri henüz başlamadan aylar ya da yıllar önce kanda gözükmeye başlamalarıdır" diye konuştu.
Bu hastalığın teşhisinin konulmasında radyolojik görüntüleme cihazlarından da faydalanılabildiğini belirten Karakoç, "Eskiden beri bildiğimiz radyasyonla çalışan röntgen cihazları ile el eklemlerindeki hasar ve şekil bozuklukları, kemik erimesi gibi bulgular görülürken, MR cihazlarıyla ki bunlar radyasyonla çalışmazlar, eklem iltihaplarını daha ayrıntılı ve röntgenden daha erken zamanda gösterebilirler. Hekim şüphede kaldığında bu tetkiklerden faydalanmak isteyebilir. Bu hastalığı tutulmuş ya da ilerde tutulacak olanlara iyi haber romatoid artrit hastalığının hem oluş mekanizması ile ilgili hem de tedavisi ile ilgili son yıllarda çok ilerleme sağlanmıştır. Hatta şöyle de söylenilebilir; tedavisinde en çok yeni ilaç üretilmesi başarılmış olan romatizmal hastalık tipidir. Geçen zaman, bu hastalıklarla uğraşan hekimlere şunu öğretmiştir; erken teşhis edilmiş, ilaçlarını yeterli doz ve sürede kullanmış olan hastaların ektemlerinde şekil bozuklukları olmadığı, hareket kısıtlıkları yaşamadıkları, hastalıklarından daha az zarar gördükleri ve ağrılarının daha az olduğudur. Burada üzerine vurgu yapılması gereken nokta ise erken teşhistir. Çünkü erken teşhis konulmuş ve tedavisi başlanılmış hastada eklem hasarı gelişmemektedir. Maalesef ki eklem hasarı bir kez geliştiği zaman artık hiçbir şekilde tamiri mümkün değildir. Maalesef romatoid artrit gibi kronik hastalıkların tedavisinde tek bir ilaçla sihirli bir sonuç almak günümüzde mümkün değildir. Zaman zaman birden fazla ilaç kullanılabilir. Seçilecek ilaçta hastalığın şiddeti kadar hastanın genel sağlık durumu ve eğer varsa diğer hastalık ve ilaçları da etkili olmaktadır. Bu sebeple kişiye özgü tedaviler de söz konusu olabilir. Ancak hastalarımızın çoğunda mevcut ilaçlarımızla az da olsa yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır" dedi.