Bizim gazeteler ve televizyonlar, yerli siyasete çok battıkları için, dünyada olan bitenlerin çok azını duyup, okuyoruz; neyse ki sosyal medya ve internet var da biraz dışarıya göz atabiliyoruz.
29 yaşında bir Amerikalı kadın olan Cole Brauer, geçen Ekim ayından beri, yani neredeyse 4,5 aydır, 13 metrelik teknesiyle dünyayı turluyor. Yarışta toplam 27 bin mil (43 bin km) kat edecek olan Brauer, denizcilikle uğraşmayan bir ailede büyüdü. Babası müteahhitti ve annesi küçük bir hediyeci dükkanına sahipti.
"Ben de yapabilirim" diyerek kendini denizciliğe vurdu, çalışarak ve sebatla kısa zamanda yarış dünyasında yükselen bir yıldız oldu.
Bir ideal edindi, yelkenli ile dünya çapında tek başına durmadan yarışan ilk Amerikalı kadın olmak ve bunu başarmak için yola çıktı. Bu ideala sahip kadının 155 boyunda ve 50 kilodan daha az ağırlığa sahip olduğunu da ekleyelim.
Cole, 29 Ekim 2023'te teknesi First Light ile İspanya'nın Coruna limanından güneye doğru yola çıktı. Katıldığı yarış, Coruna'dan başlayıp biten ve aralıksız bir yarış olan Global Solo Challenge idi. Cole, yarıştaki 16 kaptandan tek kadın ve en genç olanıydı.
Atlantik Okyanusu’nu yukardan aşağıya indi, Batı Afrika kıyılarını geçerek Güney Afrika'nın Ümit Burnu'nu turladı ve buradan Hint Okyanusuna geçti ve sonra da Pasifik üzerinden Güney Amerika'ya doğru yola çıkmadan önce Avustralya'daki Leeuwin Burnu'nu dolaştı.
26 Ocak'ta, Şili'nin Horn Burnu'nu döndü. Burası, denizlerin Everest'i olarak kabul edilen Antarktika'nın hemen üzerinde, Pasifik ile Atlantik'i Horn Burnu ile Güney Shetland Adaları arasında birbirine bağlayan çalkantılı Drake Geçidi idi. Burası, bir denizci mezarlığı, çok sayıda kişi burayı geçerken can vermişti ama Cole, tecrübesizliğine rağmen burayı da geçti.
15 metrelik dalgalarla boğuşa boğuşa tüm dünyayı dolaşan Cole, bugünlerde gezisini bitirecek ve şöyle diyor:
“Tekne kullanmak, otoyolda araba sürmeye benziyor ve gaz pedalınız ya da freniniz yok. Sahip olduğunuz tek şey gevşek direksiyon simidi. Bazen uçuyor gibiyim."
Yarış sırasında Cole düşüp bir kaburga kemiğini de kırdı ve onun ağrısıyla da mücadele etti.
Cole, teknesinin yelkenlerini tek başına indiriyor ve hem kollarını hem de bacaklarını bir ahtapot gibi kullanıyor, her şeyi sıkıca bağlıyor. Bu arada teknesinin oto-pilotu da bozuldu ve iki gün tekneyi başıboş bırakmak zorunda kaldı.
Cole, bu dev yarışa girmeden önce de geçen yaz Bermuda One-Two'da yarıştı ve sadece yat yarışını kazanmakla kalmadı, aynı zamanda bunu başaran ilk kadın oldu. Onun için bu, kariyerinde bir dönüm noktasıydı.
Cole şöyle diyordu:
"Bu yarışlara hazırlanırken, kimse beni ciddiye almadı. Ben her zaman sadece 'minibüsteki kız'dım, çünkü bir minibüste yaşıyordum. Ama yaptıklarım, erkeklerin yapabileceği her şeyi biz kadınların da yapabileceğini gösteriyor. Erkeklerin ayak izlerinizi takip etmek zorunda değiliz; artık sorumluluğu üstlenen biziz."
Güney denizlerinde yol almayı da Cole şöyle tarif ediyor:
"Burada olmak Mars'ta olmak gibi ama çok daha ıslak. Issız, etrafta hiçbir şey yok ve sen hiçliğin ortasındasın. Okyanusun herhangi bir karadan en uzak kısmı olan Güney Pasifik'teki Nemo Noktasındayken, insanlara en yakın olduğum yer Uluslararası Uzay istasyonuydu.”
Cole'nin günleri nasıl geçiyor: Sabahları, biri doktor olan üç kişilik ekibiyle konuşuyor, sonra biraz egzersiz yapıyor, teknede ısıtma sistemi yok, bu yüzden sadece nemli, soğuk ve kendinizi yıpranmış hissediyor. Daha sonra genellikle çay ve yulaf ezmesinden oluşan kahvaltısı geliyor. Yolculuğunun her anını instagramdan paylaşan Cole'nin öyküsü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlara bir armağan.
Bravo Cole.
Bu arada Cole'den bahsetmişken, Türkiye'nin yelkenci kadınlarını da atlamayalım. İnstagramda takip ettiğim iki kadın, 2women2boats hesabından maceralarını yayınlıyorlar, takip edin, maceralarını paylaşın.
Xxx
Geçen gün Netflix'te, Amerikalı kadın hakları savunucusu ve feminist avukat Gloria Allred'in öyküsünü izledim. Bütün hayatını, kadın haklarına adayan ve tecavüzlerini ortaya çıkararak oyuncu Bill Cosby’i hapse attıran Gloria Allred, mesleğine başlarken işe siyahları savunarak girişmiş. O zamanlar bir meslektaşı, kendisine şöyle demiş:
“Gloria, şimdi siyahları savunuyorsun ama kadın haklarını ne zaman savunacaksın?”
Bu cevap Gloria’yı şaşırtmış şöyle cevap vermiş:
“Kadınların savunacak hangi eksik hakkı var ki?”
Tecrübeli avukatın yanıtı kısa olmuş:
“Bekle, görürsün.”
Tabi bu cevap, Gloria’nın o zamanki bilgisizliğinin göstergesi ve sonra hayatını kadın haklarına adayınca, verdiği cevabın ne kadar ‘komik’ olduğunu anlamış ve kendine gülmüş.
Ne yazık ki, kadın hakları konusunda kadınların büyük bölümü aynı durumda, en başta da bizim ülkemizde. Umarız kadınlarımızın tümü, ellerinden alınmış veya alınmak istenen haklarının bilincine bir gün varır.
Eğer kadınlar kendi haklarını savunmazsa, başkalarının lütuflarıyla yetinmek zorunda kalırlar.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.