Abdülhamit istibdadının son bulduğu, basında sansüre son verildiği, gazetecilerin ve gazetelerin hayatına daha iyi koşullarda devam edebildiği gündür ve “BASIN BAYRAMI” olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Abdülhamid istibdadını bitiren İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla SANSÜRDEN büyük oranda kurtulan gazeteciler, o günden bugüne iktidardaki veya iktidar dışındaki siyasi aktörlerin her zaman hedefinde olmuş, bugün de olmaya devam etmektedir.
Ülkenin içinde bulunduğu koşullar ise bu günü “BASIN BAYRAMI” olarak değil, “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ” olarak anmayı getirmektedir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, “Basın, Milletin müşterek sesidir. Basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” demiş, haber alma ve haber yayma gibi görevlerinin yanında, basının toplumu aydınlatması ve yönlendirmesi bakımından önemli bir görev üstlendiğine dikkat çekmiştir.
Toplumsal değerlere saygılı, kişisel hak ve özgürlükleri esas alan, olayları olduğu gibi aktarabilmek için tarafsız bir anlayışla çalışan basın mensupları, üstlendikleri bu misyonla demokrasimizin gelişmesine önemli katkılar sağlamaya çalışmaktadır.
Objektif, güçlü ve sorumluluk alan bir yerel basının da sosyal, kültürel ve ekonomik yönden ülkemizin kalkınmasında büyük rol oynayacağı açıktır.
Ancak günümüzde uygulanan SANSÜR, birçok şekliyle mesleğimizi tehdit eden çok yönlü bir unsurdur. SANSÜR sadece bir haberin engellenmesi değildir.
SANSÜR;
•Patronların siyasetle ilişkisi, •Gazetecilerin sendikasızlaştırılması, •Gazetecilerin kazanılmış haklarının her geçen gün yok edilmesi,
•Güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılması,
•Haber yazdığında başına bir iş geleceği endişesi,
•Hakettiği halde BASIN KARTI verilmemesi,
•Davalar, soruşturmalar, tutuklamaları da kapsamaktadır.
Türkiye, mevcut iktidar ile GAZETECİLİK için belki de Abdülhamit döneminin ardından SANSÜRÜN en çok uygulandığı ve kurumsallaştığı dönemi yaşamaktadır.
Tesis edilen kurumlar, başkanlıklar, medya sahiplik yapısına doğrudan müdahaleler, çıkarılan SANSÜR yasaları, tehditler, GAZETECİLERİN görevini engelleyen onlarca başka uygulama ve durum, SANSÜRÜN görünür ve görünmez biçimleri olmaktadır.
Bunlar da halkın haber alma hakkını engelleyen bütüncül bir sistemin parçalarıdır.
Bu zor şartlar içinde onurlu şekilde mesleğini yapmaya çalışan tüm GAZETECİ ve BASIN MENSUPLARININ “MÜCADELE GÜNÜ"nü kutluyor, tüm GAZETECİLERİ ve halkımızı SANSÜRÜN karşısında birlikte mücadele etmeye davet ediyorum.
Aşkım Tan
Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti
(UGC)
Basın ve Halkla İlişkiler Kurul Üyesi