Kestel ilçesinde 1966 yılında kurulan ve 1969'da üretime başlayan firma, sürdürülebilirlik ve çevre için hazırladığı proje kapsamında fabrikanın fırınlarını ve büyük bölümünü son teknolojiyle yeniden inşa edecek.
İnşaatı gelecek senenin ilk çeyreğinde tamamlanması planlanan çalışmada, yakıt ve elektrik enerjisi ile su tüketiminde yüzde 10 tasarruf sağlanarak, doğal ham madde kullanımının yüzde 20, yanma kaynaklı karbon emisyonlarının kademeli olarak yüzde 35, çevresel toz emisyonlarının yüzde 25, NOx (nitrojen oksit) emisyonunun da yüzde 40'a kadar azaltılması hedefleniyor.
Bursa Çimento Genel Müdürü Osman Nemli, dünyanın çok ciddi iklimsel değişimlerle karşılaştığını, bunun önüne geçmek ve küresel sürdürülebilirliği sağlamak için yeni kuralların öne çıktığını söyledi.
Yeşil Mutabakat'ın bunun en önemli göstergelerinden olduğunu belirten Nemli, şöyle devam etti:
"Biz de buradan kendimize gerekli dersi çıkararak çok uzun süredir gündemimizde olan, Yeşil Mutabakat'tan bile önce hedeflerimize koyduğumuz maddeler için doğru zamanı yakaladığımızı düşünerek harekete geçtik. Bursa Çimento'nun sürdürülebilirliğine ama temelde Bursa'nın, Türkiye'nin ve dünyanın sürdürülebilirliğine katkı koyacağımızı düşündüğümüz önemli bir yatırımı devreye aldık. 110 milyon avro seviyesi oldukça yüksek bir rakam. 110 milyon avroluk yatırımın tabii ki finansal getirileri de söz konusu. Buradaki tek hedef finansal getiriler değil. Yaptığımız her hareket, yaptığımız her şey çevreye vereceğimiz rahatsızlıkları minimize etmeye dönük."
"Emisyon değerleri yasal yaptırımların da çok altına düşecek"
Nemli, fabrikalarındaki ilk fırının 1969'da, ikinci fırının ise 1976'da üretime başladığını belirtti.
Halen aynı fırınları kullandıklarını ancak bunların üzerinde değişiklik yapılacak bir durumun olmadığını ifade eden Nemli, "Geldiğimiz noktada kapasiteyi artırmadan modern teknolojiyi tam anlamıyla kullanabileceğimiz, elektrik enerjisinde ve kömürde tasarruf sağlayacak, taze su (doğal kaynaktan çıktığı haliyle olan, henüz şişelenmemiş, içerdiği minerallerce eksilmeye uğramamış) ve doğal ham madde kullanımını azaltacak, baca gazı emisyonlarını çok önemli ölçüde düşürecek bir projeyi hayata geçiriyoruz. Yasal yaptırımların altında emisyon yaptırıyoruz, orada hiçbir sıkıntımız yok. Yeni yaptığımız yatırımla bu emisyon değerleri yasal yaptırımların da çok altına düşecek." diye konuştu.
Osman Nemli, bu yatırımla teknolojinin bütün imkanlarını değerlendireceklerini vurguladı.
"Hedefimiz 5 yıl içinde endüstriyel taze su kullanımını sıfırlamak"
Elektrik enerjisini yaklaşık yüzde 10 azaltmayı planladıklarını dile getiren Nemli, şunları kaydetti:
"Kömür kullanımını iki şekilde azaltmayı planlıyoruz. Birincisi; teknolojinin getirdiği daha az kaloriyle bu işi yapabilme imkanı. İkincisi de 'ikincil yakıt' tabir edilen doğaya atılmaktan kurtarılan ama hala içinde kalorifik değer içeren maddelerin sisteme kazandırılıp yakılmasıyla da karbon emisyonlarımızı aşağı çekiyoruz. Bu sadece karbon emisyonlarımızı aşağı çekmiyor, aynı zamanda ikincil yakıtların çöpe dökülmesinin de önüne geçiyor. Doğaya bu şekilde de katkı sağlayacağız. İthal kömür kullandığımız ve bu ikincil yakıtla da bunu ikame ettiğimiz için cari açığımıza da önemli bir katkı sağlayacak. Projenin başında yıllık 100 milyon lira cari açık katkısı olacağını öngörüyorduk fakat bu eski dolar kuru ve eski kömür fiyatlarıyla bahsedilen bir rakamdı. Bu projenin ülkenin cari açığına sağlayacağı katkı şu an bunun çok çok üzerine çıkmış durumda."
Proje tamamlandığında firmanın daha değerli bir hale geleceğini belirten Nemli, bu yatırımın ihracat için olmadığını, çevreye verdikleri önemden dolayı projeye başladıklarını belirtti.
Sürdürülebilirlikle ilgili en önemli göstergelerin karbon emisyonu ve su ayak izi olduğuna işaret eden Nemli, "Yeni teknolojimiz devreye girdiği gün direkt yüzde 10 daha az taze su kullanacağız. Hedefimiz 5 yıl içinde endüstriyel taze su kullanımını sıfırlamak. Tamamen geri dönüşüme giden suları kullanarak bunu gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Geri dönüştürülmüş, arıtılmış ama içme suyu kalitesine ulaşamayan suları prosesimizde kullanabiliriz. Bu suları kullanarak sistemden taze su çekişimizi 5 yılda sıfıra getirmeyi planlıyoruz." diye konuştu.