Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük ahşap yapısı olma özelliğini taşıyan ve 57 yıldır kurtarılmayı bekleyen Büyükada Rum Yetimhanesi'nin 7 ay önce ilk adımı atılan restorasyonu henüz başlamadı. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nce 50 yıl sonra mülkiyeti geri alınan yetimhanenin çatısı ile zemininde çökmeler yaşanıyor. Tarihi binanın her an yerle bir olma ihtimali olduğu için, bahçesine dahi izinsiz girilemiyor.
Fransız Alexander Vallaury tarafından 1898'de inşa edilen "Prinkipo Palas" oteli, ruhsat verilmemesi üzerine 1900'lerin başında bir Rum tarafından satın alınarak, yetimhane olarak kullanılması şartıyla Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağışlandı. Tarihi yapı, 1964'te kapısına kilit vurulana kadar yaklaşık yaklaşık 6 bin Rum yetime yuva oldu. 57 yıl önce kaderine terk edilen Büyükada Rum Yetimhanesi, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
RESTORASYON İÇİN 7 AY ÖNCE KOLLAR SIVANDI
İstanbul Rum Ortodoks Patrikliği, Türkiye'den iadesini istediği yetimhanenin tapusunu 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı ile geri aldı. 50 yıl sonra yeniden mülkiyet hakkını kazanan patrikhane, tarihi yapının restorasyonu için kolları sıvadı. Aynı zamanda yetimhanenin çizim rölevesini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) iştiraki BİMTAŞ drone ve lazer tarama gibi uzaktan algılama metotları kullanarak hazırladı. Ancak aradan 7 ay geçmesine rağmen tarihi yapıyla ilgili restorasyon çalışmaları başlamadı.
ÇATI VE ZEMİNDE ÇÖKMELER YAŞANIYOR
Büyükada Rum Yetimhanesi, adanın en yüksek yerinde yer alırken, özellikle kış aylarındaki olumsuz hava koşulları, binadaki tahribatı artıyor. Yetimhanenin çatı kısmında çökmeler yaşanıyor. Yok olmanın eşiğine gelen yetimhanenin zemininde de çökmeler oluştu.
Çökme riskine karşı yetimhanenin bahçesine patrikhanenin izni olmadan kimse alınmıyor. Adayı ziyaret edenler demir tellerin arkasından tarihi yapıyı fotoğraflıyor.