Çanakkale =Kızılelma şükrün destanıdır. Türklüğün akımını, Allah’ın adaletinin adını dünyaya destan olarak yazdıran kahramanların adıdır.
Çanakkale boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşman kuvvetleri, bu kez topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngilizler, Fransızlar, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, Anzaklılar ve adını dahi duymadığımız bilmediğimiz diğer askeri güçler, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başlamışlardır. Cephanesi biten askerlerine karşı 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Atatürk -Süngü tak- emrini vererek yıllarca Türk Milletinin hafızasından silinmeyecek olan “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.” sözlerini söylemiştir. Savaşın sonunda yenilmez sandıkları güçlü orduları, ağır bir yenilgiye uğradı. Çünkü silah, cephane, askerimiz yeterli olmasa da: yaşları 15 ila 70 yaşında olanların kahramanca savaştığı yerdir, Çanakkale, Koca Seyit’in yalınız bir top mermisini değil, bir milletin kaderini sırtlandığı yerdir Çanakkale. Çelikten bir saldırıya, etten bir siperdir Çanakkale. 57. Alaydır, kınalı Mehmetçiktir, cefakârmilletimizdir, Mustafa Kemal ATATÜRK’tür Çanakkale. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin engelleri aşabileceğinin en güzel örneğidir.
Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere, tüm şehitlerimizi gazilerimizi milletimizi şükranlaanıyoruz. Hepsinin ruhlarına 11 ihlas bir Fatiha okuyalım mı? Ne dersiniz?
Ey Aziz Şehitler, Bayraklar memleket ufkunu baştanbaşa donatıyorsa bugün, siz düşmana göğsünüzü siper ettiğiniz içindir diyerek 18mart 2022 Çanakkale zaferi nedeni ile şehitler haftasını kutluyoruz.
Bu sebeple bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi anarak onları hatırlayarak yâd ediyoruz.
Şehitlerimiz ve gazilerimiz bu toprakların gerçek sahipleridir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere bıraktıkları bu toprakları ve emanetlerini yani çocuklarını ve anne babalarını ne kadar hatırlıyoruz? Yâda ne kadar değer veriyoruz? Onlarıziyaret edebiliyor muyuz? Hiç hatırlarını sorup gönül alıyor muyuz? Siyasetçilerimiz seçimden seçime hatırlıyor! Devleterkânı özel günlerde hatırlıyor!
Kamuda çalışan şehit aileleri ve gazilerimizden ne haber?
Şehit ailelerimizi ve gazilerimizi asalak olarak görenlere sözlü taciz ve tahrikte bulunanlara hep gözyaşları ile mi cevap verecekler?
Ne oldu bize; duyarsız hale geldik? Bende askerlik yaptım,bende doğuda görev yaptım, bende çatışmalara girdim diyerek gazilerimizin ve şehitlerimizin makamını basitleştirmek, gazilerimizin yarasını, acısını hafife almakonların onurlarını kırmak şerefli makamını itibarsız hale getirmek, bu insanlar gerçekten bizim milletimiz mi?
Bugün görevi başında olan asker, polis, subay, astsubay, uzman, çavuş er ve erbaşların hatta bazı avukatlarımızın 1053 nizamname ve şehitlik ve gaziliğin vazife malulü kanun kapsamında ele alındığından haberleri yok.
Normal vatandaş bunları nereden bilsin?
Sadece örf ve adetlerimize göre şehitlik ve gazilik tanımını kullanıyoruz. ANAYASA’mızda böyle bir tanımda yok. Yeniçıkan ANAYASA’mızda şehitliğin ve gaziliğin tanımının bizzat geçmesini kamuoyu olarak bekliyoruz.
Yazmaya devam edeceğim.
Beni takip etmeye devam edin. Doğru yerdesiniz. Beniizlemeye devam edin.
Mağdur gaziler için adalet platformu hareketi Mustafa GAZİM (Kurubacak)