ÇANAKKALE ve KEMAL'YERİ?!

Cüneyt Şaşmaz

Namık KEMAL:

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"
(...)
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."
...
"Versay Antlaşması I. Dünya Savaşı'nı hazırlayanlar nedenlerin hiçbirini ortadan kaldırmamış, aksine dünün başlıca rakipleri arasındaki uçurumu daha fazla derinleştirmiştir.
Galip devletler yenilenlere barış koşullarını zorla kabul ettirirken, bu ülkelerin etnik, jeopolitik ve ekonomik özelliklerini dikkate almamışlar, yalnız düşmanlık duygularının üzerinde durmuşlardır.
Böylelikle de bugün içinde yaşadığımız barış, ateşkesten öteye gidememiştir.
Bence dün olduğu gibi yarın da Avrupa'nın kaderi Almanya'nın tutumuna bağlı kalacaktır."
II. Dünya Savaşı’nın öncesinde, 1931’de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Amerikalı General MacArthur’a yaptığı değerlendirmeden...
...
Böyle bakmak da mümkün.
Duygularımla yazmam, mantık üzerinden yazarım.
Duygularım üzerinden yazıyor olsaydım, inanın şöyle başlardım:
"Atatürk Türkiyesi'ni savunanların üslubu bu ise düşmana ne hacet?!"
Geçmiş'te neyin neden olduğunu bilmeden, bugün'ü anlamak mümkün mü?!
Türk'üz, tarihte yaşayan Atatürk'lerin emanetinin bekçisiyiz.
Tarafımda var olan vatan, millet ve bayrak sevgisinin hiç bir zaman kaybolmayacağı bir gerçektir.
...
Devletlerin dostu yoktur, yüksek çıkarları vardır!
"Baş" her daim önemli, çatı'nın hangi çatı olduğu her zaman önemli.
Kaybedecek şey'leri olanlar savaşamaz!
Arkasına, peşine takıldığın "lider" çürük ise avlanmış ise enerji bazlı devletler oyun'undaoyuncak olmuş ise dön dolaş aynı hikaye.
Baş'a gelmek değil mesele, hangi matematik üzerinden o koltuğa oturduğun, kim'ler adına çözüm, siyaset üreteceğin mühim mesele!
...
Çanakkale'de "tarih" yazdık, destan!
(Damat Paşa) Enver'de o "stratejik" akıl olsaydı, üç yıl sonra tek kurşun atmadan, İstanbul teslim olmazdı.
O da Alman denizaltı ile terk etmek zorunda kalmazdı payitaht'ı.
Diğerleri İngiliz denizaltı ile daha sonra..
...
Yıl 1915...
Çanakkale’de kızılca kıyametin koptuğu günler...
Bir metrekaresine 6500 mermi düşen Gelibolu Yarımadası’nda şehit düşenleri saygı ile anıyorum.
Çanakkale Savaşı, Türkiye'de ve dünyada ne denli etkili olduysa, Mustafa Kemal de Çanakkale Savaşları üzerinde o denli etkili olmuştur.
Çanakkale Savaşı, aynı zamanda "çöken, borç üzerinden teslim alınan" bir ülkenin delege savaşıdır.
Yunanistan'ın bugünkü durumu ne ise o günkü "Payitaht" benzer hikaye!
...
Britanya'nın savaş gemilerini Çanakkale'den geçirtmemek için Almanlar Türkler'i kullandı, cepheye sürdü.
İngilizler ise Çanakkale'yi geçmek için Anzaklar'ı gemilerle boğaz'a taşıdı!
İngilizler amaçlarına ulaşsaydı, Rusya, Sykes Picot'nun parçası olarak pozisyonunu koruyacaktı.
Ne var ki, kaybettiler.
Nitekim...
Gazi, "Anzaklar ile Türkler, Çanakkale'de koyun koyuna yatıyor" derken, altını çizdiği hususlardan yeki budur.
Çanakkale Savaşı, Türklere, Mustafa Kemal Atatürk'ü kazandırmıştır.
'Milli Mücadele'de öne çıkmasını, Samsun üzerinden "Direniş"in liderliğine giden yolu açmıştır.
Bu yönü ile de önemlidir.
Hal böyleyken...
W.S. Churchill ise "yüksek telif" arpası, hileli poker mangırı üzerinden, Almanlar tarafından yemlenmiş, t'avlanmıştır.
Donanma Komutanı WSC, bu sebepten, "Savaş gemileri"ndeki askerleri, yanlış yerden yalçın kayalıkların dibinden karaya çıkartmıştır,Alman'ın tam istediği gibi yapmıştır.
Bu yanı ile de önemlidir.
Alman'ın "kontrollü kaos" ya da nasıl savaştığını göstermesi açısından, önemli bir örnektir.
Alman "şans"a inanmaz, tüm ihtimallerin içinden geçmeden savaş'a girişmez.
WSC, "Siyon kartı" üzerinden süreç'te yer almıştır, haz'cıdır, konformist'tir, rahat yaşamayı sevdiği için Londra üzerinden Alman'ın hesabına çalışmıştır.
Türkiye'de Enver Paşa ne ise Londra'daki WSC benzer hikaye.
Enver Paşa "namuslu" bir askerdi, Churchill...
Vs vs.
...
Yarbay rütbesinde bir subayın (Mustafa Kemal) çok önemli sonuçlar doğuran büyük bir savaşta belirleyici düzeyde etkili olması sıradışı bir olaydır.
İngiliz General Aspinal Oglander, bu durumu, İngiltere resmi tarihinde, "bir tümen komutanının, üç ayrı yerde, tek başına giriştiği harekatlarla; bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek büyüklükte bir zafer kazandığı tarihte pek enderdir" sözleriyle dile getirmiştir.
Türkiye’de, yeterince incelenmeyen, üstelik çoğu kez çarpıtılan Çanakkale Savaşı ve Mustafa Kemal olgusu, neden ve sonuçlarıyla ve en küçük ayrıntısına dek, Batıda incelenmiş, askeri-politik uygulamalarda edinilen deneyimler, 20'nci yüzyıl boyunca kullanılmıştır.
...
Türkiye Çanakkale’yi unuturken, Batı hiçbir zaman unutmamıştır.
Çanakkale Savaşı sonrası dağıtılan bildirilerde zaferi kazanan komutanın adı yoktu?!
Yahya Kemal, İleri gazetesi sahibi Celal Nuri’ye, "Birinci sayfaya Mustafa Kemal'in bir resmini koysanıza; zaferin sahibini milletten saklamak, böyle bir zafer kazanan insanı yüceltmemek milli bir günahtır" dedi.
Celal Nuri, Mustafa Kemal'in arkadaşlarından bir fotoğraf buldu.
Gazetenin birinci sayfasına koydurdu; haberi elleriyle yazdı.
Tam baskıya girecekti ki, Polis Müdürü Bedri’nin adamları gazeteyi bastı.
Enver Paşa’nın selamını getirmişlerdi:
"Başarı askerindir.
Kişiyi sivriltmeye gerek yoktur!"
Celal Nuri, fotoğrafı ve yazıyı çıkardı.
...
Aradan 100 yıl geçti…
Bugün kimileri Mustafa Kemal adını söylemeden Çanakkale Savaşı anlatıyor!
Peki...
Mustafa Kemal, Çanakkale'de insanları kıskandıracak kadar neyi başarmıştı?!
...
Gelibolu Yarımadası'nda bugün küçük bir mermer anıtın yükseldiği Kemalyeri, Mustafa Kemal'in Arıburnu savaşlarını yönettiği yere verilen addır.
Kimi Türk tarihçisi, Kemalyeri için "Mustafa Kemal'in gerçek doğum yeri" der.
Türk halkı onu Kemalyeri'nde tanıdı, Conkbayırı'yla yüceltti, "Anafartalar'ın yenilmez komutanı" olarak ona duygulu ve içten bir saygıyla bağlandı.
Saygı ve bağlılığı, halk kahramanlarına binlerce yıldır gösterilen gizemli bir sevgi, halk söylencelerinde görülen destansı öğeler içerir.
Türk halkı için yurdu kurtaran, "ölümden korkmaz" kahraman; asker için kendisiyle birlikte en önde savaşan ve asla yenilmeyen, "kurşun işlemez" bir komutan; subay için iyi yetişmiş bilgili bir asker, usta bir savaş tasarımcısı ve "güvenilir bir komutan"dır.
Çanakkale’de oluşan bu imgeyi, Harp Akademisi eski komutanlarından Orgeneral Ali Fuat Erden (1882-1957), "Mustafa Kemal, Türk milletinin Çanakkale Savaşlarında bulduğu en gerekli insandır" biçiminde dile getirir.
...
Çanakkale savaşı başladığında, deniz-kara işbirliği konusunda bilgi ve deneyimi olan tek subay oydu.
Dönemin aydınları, Çanakkale'den haberler geldikçe, yalnızca iyi yetişmiş bir komutanla değil, çok gereksinim duydukları ve belki de yıllardır bekledikleri, ulusal bir önderle karşılaşmakta olduklarını düşündüler..
"1915'de, İstanbul'un kurtuluşunu büyük ölçüde ona borçlu olduklarını" öğrenmişler, onun ülke geleceğinde önemli bir yeri olacağını anlamışlardı.
Bu anlayış, ilerdeki Kurtuluş Savaşı'yla Cumhuriyet Devrimleri'nin dayandığı inanç ve güvenin temelini oluşturacak, onu "vatan kurtarıcılığından yeni bir devletin kuruculuğuna" götürecektir.
...
Çanakkale'de ortaya çıkan Mustafa Kemal imgesinin nasıl oluştuğunu anlamak için, orada nelerin yapıldığını ve neler yaşandığını bilmek gerekir.
Çanakkale Savaşları ile ilgili açıklamalar yaptığı Ruşen Eşref’e imzalayarak verdiği (24 Mayıs 1918) fotoğrafın arkasına; "Her şeye karşın kuşkusuz ki bir aydınlığa doğru yürümekteyiz. Bende bu inancı yaşatan güç, yalnız sevgili ülkeme ve ulusuma duyduğum sınırsız sevgim değil, bugünün karanlıkları içinde, yalnızca yurt ve gerçek sevgisiyle ışık saçmaya ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir..." diye yazmıştı.
...
Sabaha karşı çıkartmaya başlayan düşmanın, Conkbayırı’ndan tepeye doğru ilerlediğini gördüğünde, ana çıkarmanın yapılmakta olduğunu anladı ve hemen harekete geçti.
Conkbayırı’nın önemini biliyordu.
Fransız Tarihçi Benoit Mechin’in daha sonra yazdığı gibi, "İstanbul'un kilidi Çanakkale Boğazı, Çanakkale Boğazı'nın kilidi ise Conkbayırı'ydı; burayı ele geçiren, İstanbul'u ele geçirecekti".
25 Nisan'da başlayan ve 16 Mayıs'a dek 21 gün süren Conkbayırı savunması, tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan biridir.
Saldırının ilk günü; düşman durdurulmuş, Kabatepe çıkarması başarısız kılınmış ve düşmana ağır kayıplar verdirilmişti.
Saldırıyı gerçekleştiren Kolordu Komutanı General Birdwood, 25 Nisan akşamı İngiliz Kuvvetler Komutanı General Hamilton’a başvurmuş ve çıkartmanındurdurularak "bütün askerlerin geri çekilmesini" istemişti.
...
Komuta yeteneği ve ortaya konan direnme gücü bakımından olağanüstü bir gün olan 25 Nisan 1915 için, Ruşen Eşref'e şunları anlatır:
"Yirmi dört saatten beri aralıksız süren savaş, askeri çok yormuştu.
Verdiğim bir emirle saldırıyı kestim.
Ancak vatanı kurtarmak için, kazanılmış olan hattı güçlendirmekten ve ne olursa olsun bırakmamaktan başka çare yoktu.
Bu nedenle gereken şu emri verdim:
Benimle birlikte burada savaşan bütün askerler bilmelidirler ki, bize verilmiş olan namus görevimizi tümüyle yerine getirmek için, bir adım geri gitmek yoktur.
Rahatlık uykusu aramanın, yalnız kendimizin değil, bütün milletin sonsuza kadar rahattan yoksun kalmasına neden olacağını, hepinize hatırlatırım".
...
Bir yıl önce, Balkan Savaşı’nda, "bir nefeste bir vilayeti bırakıp dağılan" bir ordu yerine, dünyanın en büyük askeri gücüne karşı, "savunduğu toprağın bir karışı için, bir taburunun kanını bir nefeste kurban eden" bir orduyla karşılaşmışlardı:
"Herkes, bulunduğu taşa, toprağa; elleri, ayaklarıyla sarılmış, ölüyor ama tutunduğu yeri bırakmıyordu".
Gözleriyle gördükleri büyük değişim, "bir komuta mucizesi mi, yoksa anlaşılması olanaksız bir bilinmezlik miydi?"
İki savaş arasında orduda görülen direnç gücü ve savaşkanlık ayrımı, birçok insan için anlaşılması olanaksız boyuttaydı.
Ancak, kuşkusuz bir bilinmezlik olayı değildi.
Türk halkında varlığını her zaman sürdüren yurt savunma güdüsü, yönetim yeteneği yüksek, bilinçli ve atılgan komutanlık istenciyle buluşunca, Çanakkale'deki direnişi ortaya çıkarmıştı.
Aynı sonuç, dört yıl sonra, yapılamaz denilen Anadolu direnişinde alınacak; Kurtuluş Savaşı'yla, büyük güçlerin Türkiye'ye yönelik plan ve uygulamaları, Çanakkale'de olduğu gibi geçersiz kılınacaktır.
...
19 Mayıs 1919, basit bir tarih değildir.
Sadece "Türk Milleti" için değil, "İnsanlık" için atılmış büyük bir adımdır.
O adım'ın ardından, 23 Nisan 1920 tarih'i geldi.
"Laik" Dünya'nın çivi'si 29 Ekim 1923'teAnadolu'da çakıldı.
"Çanakkale Zaferi" çok önemli bir zaferdir!
Dünya tarihine yön vermiş büyük bir zaferdir!
Neden?!
Niçin?!
Niye?!
Çünkü; İngilizler, "Çanakkale Savaşı"nı kazanamadıkları için I. Dünya Savaşı’nı kazandıkları halde "kazanırken" kaybetmişlerdir.
Rusya'ya zamanında gitmeyen ve/veya gönderilmesine izin verilmeyen yardım küredeki dengeleri altüst etmiştir.
Osmanlı coğrafyasının bölüşüldüğü, sınırların cetvelle çizildiği "Sykes-Picot" anlaşmasında en başta Ruslar olduğu halde daha sonra çekilmek zorunda kalmışlardır!
Sonrasında İngilizler "tek kurşun atmadan" İstanbul'u işgal etseler de, Anadolu’daki "Milli Direniş" karşısında boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
...
Osmanlı, I. Cihan Harbi'ne girerken "Yönlendirilen" bir devlet idi!
Dönemin 'Almanya'sı, Padişah ve Enver Paşa üzerinden Bab-ı Ali'yi yönlendiriyordu!
Bu süreçte Almanya'nın en büyük hayali "Turancılık" projesi ve/veya dönemin BOP operasyonu üzerinden Kafkaslar’a uzanıp enerji yataklarını ele geçirmek idi.
'Dönemin Avrupası'nın iç dengeleri buna izin vermedi!
Tabii ki, bu kayıptaki en büyük pay, "neyi neden yaptıklarını bilmeyen, sadece sonuca odaklanmış" Almanlar'ın yumruk ile çorba içme ısrarını sürdürmesi idi!
...
"Çanakkale Savaşı"nın sonuçlarına kısaca göz atacak olursak:
1- Çanakkale Zaferi, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, dolayısıyla savaş iki yıl uzamış, bu arada çıkan Bolşevik ihtilali ile Rusya savaş dışı kalmıştır.
Bu durum, ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmış, kurtuluş savaşı yıllarında kuzeyde güvenliğimizi sağlamış ve zafere ulaşmamızı kolaylaştırmıştır.
2- Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadasına bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri azalmıştır.
3- Düşmana çok büyük insan ve malzeme zayiatı verdirilmiştir.
4- Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa'nın sömürgelerindeki prestijlerine bir darbe, esir milletlere bir ümit ve istiklal ışığı olmuştur.
5- Çanakkale Zaferi, Türk askerinin direnme gücünün, fedakarlık ruhunun ve vatanseverlik şuurunun bir abidesidir.
Harpten önce kıymeti üzerinde tereddüt edilen Türk ordusu, iyi sevk ve idare edildiği zaman ehliyetli ellerde, binbir yokluk ve zarurete rağmen neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya göstermiş ve Balkan yenilgisinin kara lekesini tertemiz kanıyla silmiştir.
6- Bilindiği gibi, büyük hadiseler olağanüstü şahsiyetleri, büyük ve müstesna kabiliyetleri meydana çıkarmaktadır.
Mustafa Kemal'in ortaya çıkışında Çanakkale savaşları kader tayin edici bir merhale olarak gözümüze çarpmaktadır.
7- Çanakkale Zaferleri, Mustafa KEMAL'in ordu içinde olduğu kadar tüm milletçe de tanınmasına vesile olmuştur.
Bu suretle Türk Milleti, 1966'dan beri makus istikamette gelişen talihini yenecek olan liderlerini bulmuştur.
Ordu ve millet, Anafartalar Kahramanı'nın bu işte bu güven, ATATÜRK'ün Milli Mücadele'yi zaferle sonuçlandırmasında genç, dinamik ve yepyeni modern bir devlet kurmasında en büyük ilham ve kuvvet kaynağı olmuştur.
8- Çanakkale, Milli mücadelenin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır.
...
Çanakkale, Türk'ün vatanseverliğinin, cesaretinin, mücadele azminin ve kahramanlığının sembolüdür.
http://www.burasicanakkale.com/burasicanakkale/extra_pages/cnk_savaslari/savaslar.htm
Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Çanakkale Savaşı sırasında söylediği çok önemli bir söz vardır:
"Hiç kimse vatanımızı benden, bizden daha iyi savunamaz, sevemez!"
...
Ortada "Çanakkale Zaferi" diye büyük bir zafer var ise bu "zafer"de Türk’ün genlerinde var olan bileği bükülmez, diz çöktürülemez "çelik irade"si, "adalet, cesaret, feraset" timsali o "milli ruh"un izdüşümü Mustafa Kemal'in etrafında kenetlenmiş "irade"de saklıdır.
"Bir Ceylan'ın yönettiği 'Aslan Ordusu'na, bir 'Aslan'ın yönettiği 'Ceylan Ordusu' evladır!"
...
Türk kültüründe vatan için "Şehid olmak" en yüce payedir!
İngiliz arka planlı Özden Örnek'in oğlu Tolga Örnek, MI6'nın etkisinde kalarak çektiği "Gallipoli" belgeselinde Mustafa Kemal'i 50-60 saniye göstererek, O'nun komutanlık dehasını küçümsemek istemiş olsa da, hakikat ortada!
"Çanakkale" demek, "Mustafa Kemal" demektir.
Aynı zamanda; "Komutanlık, cesaret, ölümüne vatan aşkı ve milli direniş için umut, düşman için bozgun" demektir.
...
I. Cihan Harbi'nde, Almanlar'ın Enver Paşa üzerinden oynadıkları tüm savaş oyunları geri tepmiştir.
Sarıkamış'ta tek kurşun atmadan donan askerlerimiz, cepheden cepheye koşturularak zamansız yorulan Osmanlı Ordusu ve Almanlar'ın denetiminde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa'nın Kuşçubaşı Eşref'inin "Şerif Hüseyin’inöldürülmesi" ile ilgili "inisiyatif" kullanmaktaki tereddütü kaçınılmaz sonu hazırlamıştır.
Bunların hepsi, Almanların "planlama"daki hatalarının ve/veya renk körlüklerinin neticesinde yaşanan başarısızlıklardır!
Çünkü, yönlendirilen devlet iseniz, sizi yönlendiren devletin çıkarları ve/veya riski kadar varsınız, zaafları kadar güçlüsünüz!
Hiçbir İngiliz, Alman ya da bir başka güç, kendi varlığını riziko edecek operasyonların altına imza atmaz.
Ezcümle:
Gazi’nin altını çizdiği gibi, hiç kimse bu vatanı bizim kadar sevemez ve bizim kadar ölümüne savunamaz!
Ve...
Son olarak...
Tarihte yaşayan Atatürkler ölmez, her dönemde ete kemiğe bürünüp ortaya çıkarlar, ne var ki fani olan Mustafa Kemal’ler ölür, Anıtkabir ne yapsın?!
Bundan sonra Atatürk'ü, Asker'i besmele ile ağız'a almak elzem, çünkü o kirli ağızlara başka şey yakışır.
Bu vatanın bölünmez bütünlüğü adına "ölmek için" de "yaşamak için" de "hesap sormak" için de güzel bir "Süreç" başlıyor!
Çanakkale o gün de geçilememişti!
Allah'ın izni ile bugün de geçilemeyecek!
Netice:
2024 "Cehennem Yaz'ı" küresel aksta ortak çıkar:
Yeniden Atatürk!
Yeniden Laik Türkiye!
Yeniden Çağdaş Türkiye!
Ezcümle:
Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe"si bir duvar süsü değil, "Erken Uyarı Sistemi"dir!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.