Etleri, elli çeşit şekilde zıkkımlanıp kurban vakti “hayvanlar ölmesin” mavalı okuyan bu güruhun zekâ seviyesi ömründe ilk defa kasap dükkanına girince hayattan soğuyan üç yaşındaki çocuğun zekasıyla aynı olan güruhtan bu sefer akıl fukarası başka bir kafa yapısından bahsedeceğim.
onurakbastde@gmail.com
Efendim yine bir kurban bayramı sürecine girdik. Trend, geçen sene bizim “tatlışlar”ın inek tapıncı üzerineydi. Hayvan severlik geyiği üzerinden gidip “evropa” entelektüellerine şirin görününce oradan okyanus ötesine sesleri duyulursa NASA’dan bir makam yahut Oxford’tan fahri doktora unvanı alacakları hayaliyle her gün elli çeşit eti elli çeşit şekilde zıkkımlanıp kurban vakti “hayvanlar ölmesin” mavalı okuyan bu güruhun zekâ seviyesi ömründe ilk defa kasap dükkanına girince hayattan soğuyan üç yaşındaki çocuğun zekasıyla aynı olduğundan pek pirim yapmadı.
Bu defa kurban üzerinden ilmi enstanteneler bizim “mücahit”lerden geldi. Dolaşıma sokulan bir video üzerinden o video altına öyle yorumlar yazılmış ki akıl ve hayal bile bunları görünce dinden imandan istifa eder. Ama zaten çoğu da “ey akıl diz çökeceksin” diyen asrın alimi, fazılı ve dahi mutasavvıfı zatı dinlediği için bu yorumlar kendi açılarından makul. Mevzu tam olarak şöyle: İri kıyım bir babayiğit araç kullanırken “içki satan münafık bir şirketin mağazasının müşteri hizmetleri” tarafından aranıp kurban kampanyalarını anlatmaya başlar. Bizim babayiğit aracı kullanırken “kapaklı mı kapaksız mı” bahsinden girerek kurbanın helal olmayacağını az oranda eti millete kaktırdığını falan söyleyerek bu ilmi ve dini tartışmada kızcağızı mağlup etmenin orgazm hali esnasında şu ifadeyi ağzından kaçırır: “Ben de aynı işi yapıyorum kardeşim!” Bakın kurbanın şartlarını iyi bilen esnaf bir şirkete karşı ona rekabet hissiyle yaklaşması çok normal bir başka mübarek esnafın fetvası ile cuş u huruşa gelen ulema yorumları yağdırır videonun altına. İçki satılan yerden alışveriş yapılmayacağı hükmünü, domuz eti satan yerden mal alınmayacağı hükmünü yağdırır. Şimdi ben işin teoloji kısmına girip Kur’anın akıl merkezli ve pragmatist bir vahiy kitabı olduğuna içkinin zararlı olduğu için haram kılındığı açık hükmüne ve içki satılan bir yerden alınan faydalı bir şeyin ne gibi zararı olacağı bahsine girmem zira bunların ortamı bu akli muhakemeyi kaldırmadığı gibi aklı kullanmak bunların din telakkilerine göre de haramdır. O topa hiç girmeyeceğim. O yüzden bu kalabalığı bir kenara bırakarak “siz gidin şeyhiniz” gelsin diyerek şu soruyu sormak isterim. Bankanın faiz yuvası olduğu için oradan geçerken tozu dahi bulaşır diye hızlıca önünden şeyhlerinin veya üstatlarının geçtiği mavalını her cemaat ve tarikat kendi şeyhi ve üstadı için uydurur. Zira üç ayrı yerden üç ayrı şeyh için bu mavalı dinlemişliğim var. Be hey benim alim ulema ehli sünnet kardaşım, en büyük finans kurumu Bank Asya bunarlın değil miydi? Devletin kurumu üzerinden vakfına “vergiden kaçınarak” para aktarıp milletin hayrını kurbanını hiç edenlere hiç mi söyleyecek sözün yok? Bu kadar mı körsün?
Sana rivayetle yutturulan şeylere gelince senin mezhebince hadis rivayetçisi bildiğin kişinin senin amelde mezhep imamına “deccal” diyen kim hiç araştırdın mı? Ama neyse boşver. Allah kurbanını kabul etsin. İnşallah almışsındır. Aman yalnız dikkat et çok önemli: kapaklı mı kapaksız mı?