ÖNEMLİ NOT: Bu köşe yazısının son FİNAL bölümü hariç 22 Mart 2018 tarihinde yazarın @yazparov isimli Twitter hesabında flood olarak yayınlanmıştır...
Son 20 yılın en büyük medya satışı ile birlikte Türk medya tarihinde bir devir kapandı,”Aydın Doğan Medyası” tabiri tarihe karıştı.
Aydın Doğan ve Erdoğan Demirören Doğan Medya Grubu’nun Demirören Holding’e satışı konusunda el sıkıştılar.
Tabii bu satış sıradan bir “Medya satışı” değil.. Bu gün bu yazımızda bu satışın stratejik arka planını, AKP’nin aldığı “savunma pozisyonunu” ve “Küresel Güç Odakları”nın karşı hamlesini yazacağız…
Herkesin Doğan’ın medyadan çıkışına odaklandığı bugün biz “Türk medyasına giren” küresel güçleri sizlerle paylaşacağız…
Tayyip Erdoğan BOP Eş Başkanı olduğunu söylediği yıllarda yani 2002-2007 arasındaki ilk AKP iktidar döneminde işler tam da tam da küresel güçlerin istediği gibi gitmekteydi.
2 partili bir meclis dizayn etmiş, karizmatik ve güçlü bir lideri tek başına iktidara getirmişlerdi ve bu lider hayati projeleri konusunda kendileri ile tam uyum içerisinde çalışıyordu.
Ancak ne zaman ki AKP ÖNCE 2007’de tam muktedir oldu ve kendisini "iktidar" olarak hissetmeye başladı işte o zaman işler değişmeye başladı…Erdoğan ara sıra da olsa kendisinden beklenmeyen çıkışlar yapmaya başladı, küresel güçler açısından bu hiç iyiye işaret değildi…
2006 yılında bu eğilimlerin ilk işaretlerini gören küresel güç odakları FOX INTERNATIONAL’i Türkiye pazarında konumlandırdılar… TGRT satın alması ile Dünya medya tekeli Ruphert Murdoch Türkiye piyasasına girdi…
(Yine Twitter hesabımızdan Murdoch'un Türkiye pazarına girişinde Ahmet Ertegün ve Ertegün'ün ölümünün ardından da CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın eşi bol bol ekranlarda gördüğümüz Av.Ece Güner TOPRAK ve babası üzerinden kurduğu ilişkileri belgeleri ile yazmıştık.)
2011 seçimlerinin kazanılması ile birlikte “Küresel Güç Odakları” Erdoğan’da “Güç zehirlenmesi “ belirtilerini çok daha net görmeye başladılar…
Erdoğan ‘ın yavaş yavaş tipik bir “totaliter” Ortadoğu liderine dönüşmesi “Küresel Güç Odakları” nın işine gelmeyecek bir durumdu.Çünkü bu tip liderler ayakta kalabilmek için ABD ve Siyonizm karşıtlığını kullanırlardı…
Kaldı ki Erdoğan’ın bunu kullanabilmek için oldukça uygun bir siyasal geçmişi vardı.. Küresel Güç Odakları 2011 tarihinde bir hamle yaptılar ve FOX TV’nin sahibi Murdoch eli ile SABAH-ATV Grubu’nu satın almak istediler.
Erdoğan hamleyi görmüştü ve kanalın Murdoch’a değil yandaş iş adamlarına satışını sağlamıştı…
Erdoğan kendisi için iktidar zemini hazırlanırken medyanın nasıl stratejik bir rol oynayarak DSP-MHP-ANAP koalisyonunu yıktığını hiç unutmamıştı o nedenle medyanın kontrolüne büyük önem veriyordu.
Küresel Güç Odakları “ 2012 itibariyle YEŞİL GLADİO’yu devreye soktular… Erdoğan 2012-2014 arasını 17/25 Aralık süreci,Gezi Parkı gibi olaylar ile geçirdi… Ağır hasar almıştı ama yıkılmadı…
Küresel Güç Odakları “kendi elleri ile yarattıkları Frankestein” karşısında çaresiz kalıyorlardı…
Bu arada Erdoğan medya üzerinde baskısını her geçen gün arttırıyordu… Bir yandan kendisine yakın kanallar kurduruyor,küçük kanalları finanse ettirerek büyümesini sağlıyor,diğer yandan ülkenin elinde tuttuğu Sabah-ATV grubu dışında kalan diğer büyük medya holdingi Doğan Holding üzerindeki baskısını her geçen gün şiddetlendiriyordu.
Doğan Medyası’nın %25’i Alman yayın devi Axel Springer’e aitti ve bu kuruluş öyle bir kuruluştu ki yayın ilkelerinin 3. Sırasında “İsrail menfaatlerini Dünya’nın her yerinde savunmak olarak belirlemişti…
Yani Erdoğan aslında sadece Aydın Doğan ile değil İsrail sermayesi ve Alman derin devleti ve istihbaratı BND kontrolündeki bir yayın grubunu kontrol altına almaya çalışıyordu…
Erdoğan 2011 seçim zaferinden sonra Aydın Doğan’a açıktan cephe alarak milyar dolarlık vergi cezaları ile diz çöktürürken Aydın Doğan en etkin muhalif yazarlarını kurban vererek kurtulamıyordu.
Aydın Doğan Yayın Holding’teki tüm görevlerinden de isti,fa ediyordu işlerin kontrolü artık “Uzlaşmacı” kızındaydı…
Ama Erdoğan için bu yeterli değildi… Çünkü kendisine karşı gerçekleşecek bir tasfiye operasyonu için medyanın çok aktif kullanılacağını bilen Erdoğan bu kez de Demirören Grubu’nu devreye sokuyordu…
Demirören Grubu, Erdoğan'a tam olarak biat etmişti ve güvenini kazanmıştı.Oğul Demirören üzerinden milyarlarca dolarlık futbol endüstrisi kontrol altında tutuluyordu,Demirören Şirketler Grubu Erdoğan döneminde 4 kat büyümüştü.Şimdi diyet ödeme zamanıydı...
Erdoğan'ın "talimatı" ile Demirören Grubu hiç faaliyet alanına girmeyen medya sektörüne girdi ve Aydın Doğan'dan Vatan ve Milliyet'i aldı... Erdoğan "bölerek yok etme" stratejisini uygulamaya sokmuştu...
Doğan Grubu giderek zayıflıyor ve etkinliğini kaybediyordu.Küresel Güçler de son 30 yıldır medya ayağı olarak kullandıkları Doğan Grubu'nun bu zayıflığının ve bundan sonra verimli bir operatif grup olamayacağının farkındaydılar... Ve stratejik bir karar aldılar...
Küresel Güç Odakları kısa süre içerisinde Doğan'ı devre dışı bırakacaklar ve artık aracı kullanmadan Erdoğan'ın karşısında kendisi medya ayağını konumlandıracaklardı...
Şimdi burada biraz duruyoruz...Ve Ruphert Murdoch ismine yöneliyoruz...Kimdir Ruphert Murdoch? Murdoch Dünya'nın en büyük basın tekelidir... Sadece bu kadar mı? Tabii ki hayır...
Ruperth Murdoch CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyon üyesi...
Murdoch Türkiye'ye TGRT satınalması ile girdikten sonra giderek yayın ağını da genişletti. Şu an FOX TV yanında, FOX LİFE TÜRKİYE, FOX SPORT TÜRKİYE,FX TÜRKİYE,NATİONAL GEOGRAPİCH CHANNEL TÜRKİYE ile Wall Street Jornal Türkiye gazetesi ile Türkiye'de faaliyette...
Ama biz Murdoch'u da bırakalım şimdilik... İsterseniz 2013 yılına dönelim... Erdoğan-Cemaat kavgası giderek şiddetlenirken bir yabancı yayın kuruluşu Türkiye Ofisi açıyordu...
Bu o dönem pek önemsenmemişti ama Discovery Communications artık Türkiye'deydi... Bu Dünya çapında yayın devi Doğuş grubu ile stratejik ortaklık anlaşması imzalıyordu ve kanalın prestijli ekonomi ve haber kanalı CNBC-E'nin frekansını alıyor, kanalı TLC adında yayına sokuyordu.
Şimdi size bir şirketten bahsedeceğiz... Harpo Prodictions...
Bu şirket ABD'nin "Derin Yapılarının" dünya üzerindeki yönlendirme ve algı operasyonları için Hollywood'da Walt Disney ile birlikte kullandığı en önemli şirket...
Bu şirketin bir de kardeş şirketi var:Oxygen Media... Dünya üzerinde kadınlara yönelik en etkili program içeriklerini üreten şirket...
Bu şirketin sahibi ABD'de çok az kişiye verilen "Başkanlık Özgürlük Madalyası Sahibi"...
Yine bu şirketin sahibi FORBES DERGİSİ tarafından "20.yüzyılın En Zengin Siyahı" olarak tanımlanıyor...
Şirketin sahibi çok "hayırsever"....Afrika'daki çocukların eğitimine deli gibi para harcıyor...
Ve şirketin sahibinin adı bir sonraki ABD Başkanlık seçimleri için ciddi ciddi konuşuluyor şu an ABD'de...
Kimden mi bahsediyoruz? Tabii ki "DÜNYANIN EN GÜÇLÜ KADINI" olan Oprah Winfrey'den...
Oprah Winfrey CFR,BİLDERBERG ve Trilateral Komisyon'un 3'üne birden üye olan ender "seçilmişlerden"....
Ve ayrıca sayısı 100'ü bulmayan bir "Gizli Milyarderler Kulübü" olan Roma Kulübü'nün üyesi...
Şimdi "İyi güzel de Oprah Winfrey ile Türk medyası ne alaka?" dediğinizi duyar gibiyiz... Çok alakalı... Anlatalım...
Discovery Communications geçtiğimiz günlerde stratejik bir hamle daha yaptı ve NTV SPOR'un frekansını satın aldığını açıkladı...
Böylelikle bakın Discovery Communications'un nasıl bir yayın ağı oluştu: Discovery Channel: D-Smart(60), Digiturk(191), KabloTV(115) ve TiViBu(105), Filbox (100) Animal Planet: D-Smart(62), Digiturk(193), KabloTV(116) ve TiViBu(106), Filbox (103)
Discovery Science: D-Smart(63), Digiturk(192), KabloTV(118) ve TiViBu(107), Filbox (101) Discovery World: D-Smart(64), KabloTV(199) ve TiViBu(108) ID: D-Smart(65), KabloTV(117) ve TiViBu(109) Discovery HD Showcase: D-Smart(59) Animal Planet HD: D-Smart(61) Turbo Xtra HD
Peki Discovery Comunications'un en büyük yayın ortağı Oprah Winfrey'in sahibi olduğu Oprah Winfrey Network dersek...Ve Oprah aslında "Discovery Communications'un perde arkasındaki patronu" diye de eklersek..
Nasıl iyi mi? İşte Türk medyasına böyle bir "Kadın eli değiyor"... Ve Aydın Doğan'ın Doğan Yayın Grubu'nu tam da Discovery NTV'den NTV SPOR'un frekansını almasının ardından satması tesadüf değil...
Erdoğan 2019 seçimleri için merkez medyayı tamamen kontrol altına alıp eş zamanlı olarak interneti de RTÜK ile zapturapta bağlarken, Küresel Güç Odakları da CFR,BİLDERBERG VE TRİLATERAL KOMİSYON'dan arkadaş Murdoch ve Oprah eli ile karşı hamle yapıyorlar...
(Not:Bu arada Erdoğan ve Murdoch geçici bir uzlaşmaya vardılar ve biz bunu Twitter'da ECE GÜNER floodumuzda yazdık.FOX belli bir süre daha muhalefetin tabiri yerindeyse "gazını almak" biriken muhalif enerjiyi etkisiz hale getirerek tehlikesiz alana kanalize etme misyonu üstlendi.) .
Erdoğan 2019 seçimlerinde kesinlikle bir yol kazası istemiyor... Olası bir yol kazasında ise ortalığın karışabileceğini tahmin edenlerin sayısı hiç de az değil... İşte böyle kaotik ortamda Erdoğan medyayı tamamen elinde tutmak istiyor...
Küresel güçler ise karşı hamlelerini yaptılar... Erdoğan Küresel Güçlerin "Erdoğansız AKP" İSTEĞİNİ BİLİYOR ve kendisine medya üzerinden de güçlü bir savunma hattı kurmak istiyor..."
Evet bunlar 22 Mart 2017'de yazdıklarımız..
FİNAL...
Şimdi gelelim SOROS bağlantısına... SOROS 2011 yılında yönettiği ve milyarlarca dolar servet edindiği Quantum Fon'unu kapattı.Fondan geriye sadece SOROS'un şahsi yatırım yaptığı bir bölüm kaldı... İşte SOROS bu son bölümü de tasfiye ederek "Emekliliğimi yaşayacağım" açıklaması ile "köşeye çekildi"...
SOROS'tan yaklaşık 1 ay sonra ise Türkiye'de Aydın Doğan tüm işleri kızına devrederken hemen hemen SOROS ile aynı ifadeleri kullandı "Yoruldum,istirahat edeceğim" dedi.
Peki bu bir tesadüf müydü? Hayır...
SOROS'un Türkiye'deki operasyonlarını yürütürken en önemli ortağı Frederich Eberth Vakfı üzerinden Aydın Doğan olmuştu.Ki yakın zamana kadar Friedrich Eberth Vakfı ile Aydın Doğan Vakfı resmi "PARTNER" di...
SOROS küresel güç odaklarınca artık pasifize edilirken yerine işte yukarıda bahsettiğimiz Oprah Winfrey konumlandırıldı...
Küresel güç odakları tarafından pasifize edilen SOROS'un Türkiye'de de hali ile eski etkisi kalmadı... O nedenle TESEV pasifize halde... O nedenle Açık Toplum Vakfı Türkiye'den çekilme kararı alıyor.O nedenle uzun yıllar SOROS'un en yakınındaki isim olan Nazif Can Paker bugün "SOROS ile aram açık,Osman Kavala ile fikir ayrılıklarımız vardı" diye eski dostlarının arkasından atıp tutuyor...
Türkiye'nin yeni medya düzeninde,Oprah var... Bugün ufak tefek tematik belgesel kanalları gibi görünen kanalları sınırsız mali gücü ile bu ismin 1 hafta içerisinde haber kanalı ve majör kanal formatına soktuğuna şahit olup toplumu yönlendirmeye bir anda başladığını görürseniz hiç ama hiç şaşırmayın...
Zira SOROS'dan boşalan yere "KADIN ELİ DEĞDİ" ...
Aklınızda bulunsun...