Suudi infaz timini taşıyan Gulfstream tipi özel uçağın 2 Ekim 2018’de önce Kahire’ye indiği ve oradan İstanbul'a devam ettiği belirtildi.
Haberde, Suudi infaz ekibinin Kahire’den suikastta kullanmak üzere detayı açıklanmayan ölümcül bir uyuşturucu aldığı, bunu birkaç saat sonra İstanbul Suudi Başkonsolosluğunda Kaşıkçı’ya karşı kullandığı savunuldu.
UYUŞTURUCU BİRKAÇ DAKİKA İÇİNDE ÖLÜMCÜL TESİRİNİ GÖSTERDİ
Niteliği ve havaalanında kimden temin edildiği açıklanmayan söz konusu özel uyuşturucunun sol kolundan Kaşıkçı'ya enjekte edildiği ve birkaç dakika içinde ölümcül tesirini gösterdiği kaydedildi.
Haberde, Kaşıkçı cinayetinde Mısır'ın da bağı olduğunun ilk kez ortaya çıktığına işaret edilirken, ayrıca suikast timinin, Suudi hükümetinin iddia ettiği gibi Kaşıkçı’yı yakalayıp Suudi Arabistan’a geri getirmek için değil planlı bir şekilde Kaşıkçı'yı öldürmek üzere İstanbul'a gittiklerinin bir kez daha anlaşıldığına işaret edildi.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girmiş, buradan bir daha çıkamamıştı.
Suudi hükümeti, Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında kaybolmasını önce inkar etmiş, uluslararası tepkilerin artması karşısında ise daha sonra bunu itiraf ederek üst yönetimin bilgisi dışında gerçekleşmiş “serseri bir operasyon” olduğunu savunmuştu.
BM tarafından Haziran 2019'da yayımlanan raporda ise "Kaşıkçı'nın öldürülmesi, Suudi Arabistan devletinin sorumlu olduğu yargısız bir infazdır." değerlendirmesinde bulunulmuştu.
ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün Şubat 2021’de yayımlanan raporunda da "Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Türkiye'nin İstanbul kentinde yakalanması ya da öldürülmesine yönelik operasyonu onayladığı sonucuna ulaştık." ifadesine yer verilmişti.