Yüksek kur ve vergi oranlarına bağlı olarak fiyatların artmasının yanı sıra taksit sayısının düşürülmesiyle cep telefonu almakta zorlananlar, “klon” olarak tanımlanan IMEI numarası değiştirilmiş ya da kopyalanmış telefonlara yöneldi.
Geçen yıl perakende noktalarında satılan 10 milyon adetlik satışa karşın 2 milyonu aşkın klonlanmış cep telefonu satıldığına işaret eden MOBİSAD Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, kamunun bu yolla uğradığı yıllık ekonomik kaybın 2 milyar lirayı bulduğunu söyledi.
Turnacı, zincir marketlerin cep telefonu satışı yapmasının da haksız rekabete yol açtığını kaydetti. Türkiye’de son yıllarda artan vergi oranları, düşen taksit sayısı ve yükselen kur nedeniyle ortalama fiyatı 3 bin 600 TL’ye ulaşan cep telefonu satışlarında klon patlaması yaşanıyor. 2020'de 2 milyonu aşkın klonlanmış telefon satışı gerçekleştiğini belirten MOBİSAD Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, ekonominin 2 milyar TL kayıp yaşadığını söyledi.
Koronavirüs salgını birçok alanda satış kaybına yol açsa da cep telefonu satışları bu dönemde başarılı bir grafik çizdi ve 10 milyon 500 bin adete ulaştı. Ancak yüksek vergiler ve taksit sınırlamasıyla birlikte kurda yaşanan artışın etkisi, elektronik kimlik bilgisi (IMEI numarası) değiştirilmiş ya da kopyalanmış cihaz anlamına gelen klonlanmış telefon satışlarının katlanmasına neden oldu.
2020’de cep telefonu fiyatının ortalamada 3 bin 600 TL’yi aşması ile klonlanmış telefon satışları 2 milyon adedi aştı. Yasal olmayan yollarla getirilen cihazlara yapılan bu uygulama ile tüketici ilk aşamada yüzde 3040’a varan fiyat avantajı elde etse de ülke bu nedenle yılda yaklaşık 2 milyar TL’ye yakın vergi kaybı yaşıyor. Kullanıcı ise kısa aralıklarla klonlama işlemini yenilemek zorunda kalıyor.
Data havuzuna 2 yıl sınırı getirilmeli
Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, klonlanmış telefon satışının önüne geçilmesi için sektöre yönelik regülasyon getirilmesi ve eski cep telefonu kimliklerinin güvenliğinin sağlanması gerektiğini söyledi.
Turnacı, “Son 7 sene içinde satılan cihazlarda ciddi bir data oluştu. Çekmecelerimizde yedek beklettiğimiz telefonlar var ve bunların IMEI numarası haberimiz olmadan çalınıyor. Devlet IMEI numarasının çalınmamasını sağlamalı, bunu güvence altına almalı. 7 sene sinyal alınmayan cihazların havuzdan çıkarılma uygulamasının 2 seneye düşürülmesini istiyoruz. Kayıt dışı klonlama en basit yönü ile bu şekilde çözümlenebilir. Bu, vatandaşa da ülkeye de katkı sağlayacak, yıllık satış adeti 10 milyon 500 binden 13 milyona çıkacaktır. Söz konusu tedbirin de etkisi ile 2 milyar TL’lik ek vergi geliri sağlanacaktır” dedi.
Sektörel düzenleme şart
Sektörde 22 bin satış noktası ve 170 bin çalışan bulunduğunu belirten Mustafa Kemal Turnacı, sektöre yönelik düzenlemelere ilişkin de şu ifadeleri kullandı: “Bugün Türkiye’nin en büyük doğal ağlarından biriyiz. 20 yılı aşkın süredir varlığını devam ettiren sektörde kendini çok fazla geliştiren firmalar olduğu gibi sektöre zarar veren,
kayıt dışılığa itenler de bulunuyor. Dünyada en yüksek vergiler ile hizmet ediyoruz. Yurtdışı ile fiyat makasımız açıldığı için vatandaşlar alternatif yollara başvuruyor. Şu an kayıt dışılık klonlama yöntemi ile hat safhaya ulaşmış durumda. 10,5 milyon adet sıfır telefon satışına karşılık 2 milyonu aşkın klonlanmış telefon satışı ve 20 milyon da ikinci el cep telefonu satışı gerçekleştiriliyor. IMEI kopyalama, bir iş modeli haline geldi. Saha satış kanallarında kuralların oluşturulması ve sertifikasyon bu nedenle çok önemli. Saha satış kanallarında denetim yapılmadığı için kayıt dışına yönelen noktalar kendine avantaj sağlayarak işini doğru yapan üyelerimize haksız rekabet alanı oluşturuyor. Firmalarımızı bazı kuralarla doğru yöne yönlendirmeliyiz. Bu konuda sertifikasyon ve denetim olmalı.”
Marketlerin payı yüzde 15
Öte yandan zincir marketlerde cep telefonu satışına yönelik tepkisini de dile getiren Turnacı, bu durumun da haksız rekabete yol açtığını söyledi. Turnacı, şöyle konuştu: “Herkesin her işi yapabildiği bir dönemdeyiz. Sektör mensubu cep telefonunu satmak için kira ödüyor, istihdam sağlıyor ve emlak sektöründen yeme içme sektörüne kadar birçok alana katkı sağlıyor. Ama zincir marketlerin hiçbiri bunu yapmıyor. Biz bu işi eşit şartlarda yapalım istiyoruz. Aksi halde sektörel gelişimden bahsetmemiz mümkün değil. Akıllı telefonların marketlerde satılması sıkıntılı bir konu ve zaman içinde de problemler artacak. Bu da uzun vadede cari açığı olumsuz etkileyecek ve ülkenin teknoloji çöplüğüne dönüşmesine yol açacaktır.” Turnacı’nın verdiği bilgilere göre, zincir marketlerin cep telefonu satış oranı toplam satışın yüzde 15’ine ulaşmış durumda.
3 milyar liralık çekmece ekonomisi canlanacak
Cep telefonunda geride bıraktığımız yıl 1 milyar 899 milyar dolar ithalata karşılık 8 milyon dolar da ihracat gerçekleştirildi. Sektörün oransal olarak yüzde 86 vergi ile temsil edildiğine dikkat çeken Turnacı, “Cari açık denince ilk biz akla geliyoruz. Bu açık, ürünlerin alımına kısıtlama getirilerek değil, sektörün çalışmayan kasları güçlendirilerek de düşürülebilir.
Bu kaslardan biri de ikinci el cep telefonu piyasası. İkinci elde 3 milyar dolarlık bir hacimden bahsediyoruz. Geçen yıl yeni yönetmelik yayınlandı. Artık ikinci el cep telefonları sertifikalandırılmış, yeniden ekonomiye kazandırılmış ürünler olacak. Eğer yönetmelik doğru uygulanabilirse dünyaya da örnek olacak bir model olabilir. Biz burada vergi oranının yüzde 18 değil yüzde 1 olarak uygulanmasını arzu ediyoruz. Bu çok önemli. Bu şekilde hiç vergi alınmayan bir alandan ekstra 1 milyar TL vergi geliri elde edilebilir. Klon tehlikesinin bertaraf edilmesi ile 2 milyar TL, bu yolla da 1 milyar TL olmak üzere, toplamda ülkemiz yıllık 3 milyar TL’lik bir ekonomik kazanç sağlayabilir” diye konuştu.
Markette telefon satışı mutsuzlukla sonuçlanır
Mobil Servis Sağlayıcı İş Adamları Derneği (MOBİLSİAD) Başkanı Kerem Alkin ise, zincir marketlerde akıllı telefon satılması uygulamasının dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığına dikkat çekti. Alkin, “Akıllı cihazların marketlerde satılması yanlış bir uygulama. Tüketici bu ürünü satın alırken ciddi manada iyi yetiştirilmiş bir personel tarafından bilgilendirilmeli ve avantajları, dezavantajları hakkında bilgi alabilmelidir. Market elemanı bunu yapamaz. Böyle bir ortamda yapılan her türlü alışveriş mutsuzlukla sonuçlanacak. Marketlerde akıllı telefon uygulaması sıkıntı yaratacaktır. Yurtdışında böyle örnekler ABD dışında yok. Akıllı cihazlar değerleri itibari ile ehemmiyet arz ediyorsa bunların satışına aracılık edenlerin de mutlaka sertifikasyonlara, satış esnasında belirli fiziki ortam standartlarına ve görevlendirmelere tabi olması gerekir” dedi.
Yener Karadeniz/Dünya