CHP'li Salıcı:
Siyaset Kıskanç bir iş
TÜRKİYE’DE SİYASET SEVİYE KAYBETTİ
GENÇLER A-POLİTİK DEĞİL
CHP BAŞARILI
BİNLERCE YILLIK DEVLET GELENEĞİNİ TEMSİL EDİYOR İSMİM
BİZ O TUZAĞA DÜŞMEYİZ
Altı siyasi parti genel başkanı bir araya gelecekler ve kimin cumhurbaşkanı adayı olacağını belirleyecekler ve bu tartışma ortadan kalkacak. İsimleri sürekli gündemde tutan, isimleri tartışan meseleyi Türkiye’deki düzen değişikliğinden koparan bir anlayışa sahip Adalet ve Kalkınma Partisi, biz o tuzağa düşmeyiz.
AKP DİBİNE KADAR STATÜKOCU
AKP’DE MHP’LİLEŞME YAŞANIYOR
İSTİFA BİLE EDEMİYORSUN
ÜLKENİN EN BAŞINDA OLAN KİŞİ , ‘SÜRTÜK’ DER Mİ?
GENÇLER EN ÇOK EZİLEN KESİM
GENÇ KOTASI OLAN TEK PARTİ CHP
CHP İKTİDARA DEDİKLERİNİ YAPTIRABİLİYOR
BİLAL ERDOĞAN’IN İRAN’DA DEVLET PROTOKOLÜNDE NE İŞİ VAR?
6’LI MASANIN ADAYINI SAHİPLENMEYE HAZIRIZ
AÇIK ŞEFFAF BİR TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞIYORUZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Kadroları başlığı ile başladığımız dizi yazısı çerçevesinde N Gazete’ye konuştu. N Gazete İmtiyaz Sahibi Nuray Başaran’ın sorularını açıklıkla yanıtlayan CHP’li Salıcı, partisini başarılı bulurken, en çok merak edilen 6’lı masanın adayının da ipuçlarını verdi. İşte CHP’li Salıcı’nın ses getirecek röportajı...
CHP KADROLARI: OĞUZ KAAN SALICI:
NURAY BAŞARAN- Yazı dizimizin klasik ilk sorusu var. Oğuz Kağan Salıcı Kimdir?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle; ben kararlı bir insanım. Ne yaptığımı bilerek yapmaya çalışırım ya da bir şeyi yapmadan önce düşünürüm. Türkiye gibi gündemin çok hızlı değiştiği bir ülkede her zaman bu çok mümkün mü? Çok fazla mümkün değil. Bir yandan siyaseten üzerimize aldığımız sorumluluğu doğru bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz, bir yandan da aileyle ilişkimizi iyi bir noktada tutmaya çalışıyoruz. Çünkü iki tane küçük çocuğum var; birisi 6 yaşında , birisi 2 yaşında. Dolayısıyla eve ve onlara da vakit ayırıp dengede götürmeye çalışıyorum. Denge genelde siyaset tarafında ağırlık veriyor ama aileyi ihmal etmemeye çalışıyoruz özellikle.
NURAY BAŞARAN- Bazı meslekler aileler için çok gerektiriyor .
SİYASET KISKANÇ BİR İŞ
OĞUZ KAAN SALICI- Genelde siyasetçilerde böyle. Siyaset kıskanç bir iş. Eşinizi, işinizi, boş vaktinizi kıskanır. Boş vaktinizde ne yaparsınız ? Yok, çünkü bir süre sonra boş vaktiniz kalmıyor. Dolayısıyla o dengeyi kurmak çok zor bir şey. Çocuklar biraz daha büyüyünce bize sitem edecekler mi göreceğiz.
NURAY BAŞARAN- Siz aynı zamanda siyaset bilimcisiniz. Gelinen noktada Türkiye’de siyaseti nasıl değerlendiriyorsunuz?
TÜRKİYE’DE SİYASET SEVİYE KAYBETTİ
OĞUZ KAAN SALICI- Türkiye’de siyaset maalesef baya bir seviye kaybetti. Ağır sözlerin söylendiği, yani normal bir aile ortamında oturup o kelimelerin duyulmasını istemediğimiz kelimeler siyasetçilerin ağzından çıkıyor. O siyasetçilerin belli bir toplum kesimini temsil ettiğini düşündüğümüzde olay daha vahim hale geliyor. Toplumda kutuplaşma yaratan bir süreç ortaya çıkıyor. Daha çok din üzerinden yapılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi bunu bir tercih olarak ortaya koydu. Ona karşı muhalif partilerine de bir alan biçti ve bu alanlara yönelik saldırılarda bulundu. Bu alan AKP’nin biçtiği alan, muhaliflere ait değil.
ÜLKENİN EN BAŞINDA OLAN KİŞİ , ‘SÜRTÜK’ DER Mİ?
Bu ötekileştirme maalesef Türkiye’de bu AKP’nin iktidar kurmasına imkân sağladı. Hala da bu durum devam ediyor. Yani çok özür dileyerek söylüyorum ama ülkenin en başında olan kişi , ‘sürtük’ der mi? Siyaset bu seviyeye geldi. Bu Türkiye’ye yakışan bir siyaset değil. Türkiye gibi binlerce yıllık devlet geleneği olan, tarihinde çok önemli zaferler yaşamış kültürün devamında bunlar yakışmıyor. Bu iktidardan önce gördüğümüz farklı siyasi partilerin esprili bir şekilde aynı stüdyoda konuşabildiği.
NURAY BAŞARAN- Siyaset bilimi okurken gerçekten siyasete atılmayı düşünüyor muydunuz?
OĞUZ KAAN SALICI- Ben 16 yaşından beri politik bir insanım. Daha o zaman siyaset bilimi okuyordum. Lisedeydim, sonra işte 90’da 18 yaşında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümüne girdim. Birinci tercihimdi ve isteyerek tercih ettim.
Ben okul da okuyacağım , siyaset de yapacağım diye düşünüyordum ama siyaset yapacağım derken ki temel motivasyonum şuydu: Bu toplumu siyaset üzerinden değiştirmek. Toplumu değiştirmek, Avrupa’da daha az çalışıp daha fazla kazanç elde eden insanlar var. Bunlar işçi olabilir, beyaz yakalı olabilir, farklı toplumsal kesimlerden olabilirler. Peki bizim insanımız neden daha fazla çalışıp daha az kazanıyor? Niye biz bu kadar güzel bir ülkede bu zorluklarla karşılaşıyoruz? Tarımın dünyada ilk defa yapıldığı bir ülkede yaşıyoruz ve şu anda gıda kriziyle karşı karşıyayız. Gıda fiyatları almış başını gitmiş. Bunun izahı mümkün değil . Makul, rasyonel bir şekilde mümkün değil. O zaman gıda krizi yoktu, başka krizler vardı ve beni siyasete bu itti.
NURAY BAŞARAN- Şimdiki gençler biraz a-politik görünüyor veya biz öyle görüyoruz. Siz nasıl görüyorsunuz bir siyaset bilimci olarak? Ki çok erken yaşta siyaset düşünüp bu mücadeleyi vermek için bir yön belirleyen kişi olarak?
OĞUZ KAAN SALICI- Şimdi şöyle; bizi de öyle görürlerdi. Ben 72 doğumluyum. 12 Eylül darbesinde 7 yaşındaydım. 80 sonrasında bizim kuşağa, ‘ a-politik kuşak’ dediler. 80 öncesinde insanlar çok genç yaşta siyasete atılıyorlardı. Kendilerince haklı gerekçeleri vardı ve kendileriyle bizi kıyaslarlardı. Biz onlara göre daha apolitik bir kuşaktık. Bizim kendi içimizde bir politizasyonumuz vardı. Bizden önceki kuşakların bakış açısına göre politik olmayan ama bizim kendi bakışımıza göre çok da politik olan şeyler vardı. Ama bizden önceki kuşaklar bizi a-politik olarak değerlendirirdi.
NURAY BAŞARAN- Şimdi AKP kuşağı var. AK Parti iktidara geldiğinde o yıl doğanlar 21 yaşında. Değerlendirirken bunu da göz önüne alırsanız çok sevinirim
GENÇLER A-POLİTİK DEĞİL
OĞUZ KAAN SALICI- Orada da şöyle bir durum var; biz şimdi bizden öncekilerin yerine geçtik, yaşımız belli bir noktaya geldi ve birçok insan dönüp gençlere, Z kuşağındaki gençlere , ‘siz a-politiksiniz ‘diyor. Ben onların a-politik olduğu kanaatinde değilim. Onların da kendilerince bir politizasyonu var, bizimkine benzeyen, farklılıklarımız var tabi ki bu çok doğal. Kuşaklar arasında her şey birbirine benzerse , ilerleme olmaz. Ben gençlerin a-politik olduğu kanaatinde değilim ama bizim kadar politik olmadıklarını düşünmekteyim. Muhtemelen bizden sonra da böyle devam edecek. AK Parti döneminde de şöyle bir şey oldu; toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmaya çalışan bir AK Parti vardı kuruluş yıllarında. Sonra gittikçe daraltan, gittikçe kendi ideolojik kodlarına dönen ve kendi ideolojik kodlarını toplumun üzerine bir gömlek gibi giydirmeye çalışan bir AK Parti’ye dönüştü. Baskıcı, toplumu kendi kodlarına göre yönetmeye çalışan, AK Partiye karşı Ak Partili ailelerin çocuklarında da bir şey var; çünkü onlar rahat bırakılmak istiyor, özgür olmak istiyorlar kimsenin kılığına kıyafetine karışılmasın istiyorlar, hangi konsere gidip gitmeyeceğinin başkası tarafından telkin edilmemesini istiyorlar, kendi alanlarında rahat olabilmek istiyorlar , bu rahatlığı da iktidar kanadında görmüyorlar. İktidar kanadında sürekli parmak sallayan, ‘ şunu yapmayacaksınız , kızlı erkekli evlerde kalınıyordu bir zamanlar’ gibi laflar söylemeyen bunu insanların kendi bireysel tercihlerine bırakan bir anlayışa ihtiyaç var. Gençler bunu istiyor.
GENÇLER EN ÇOK EZİLEN KESİM
Onun için gençlerde oy oranına bakıldığında; muhalefet partilerine yönelimin daha yüksek olduğu hatta CHP’nin en yüksek oranda olduğunu görüyoruz. Neden? Çünkü muhalefet partileri insanları rahat bırakın, kendi kararlarını kendileri versin , gençler kendileri yaşasınlar diyorlar. Üstüne tabi bir de ekonomik buhran yaşanıyor, gençler burada da en çok ezilen kesim. Çünkü kendi ayakları üzerinde henüz duramıyorlar. Bir kısmı ailesinden destek alıyor ya da bir kısmı iş hayatına yeni atılıyor. İş hayatına yeni başlayan gençlerin iş bulabilmesi gerekiyor. Neden gençlerde Türkiye’nin dışında yaşamak için talep çok yüksek? Bundan kaynaklı. Hangi genç kendi ülkesinde rahat bir şekilde yaşama imkânı varken kalkıp başka bir ülkeye gitmeyi hayal eder? Niye bunu hayal eder? Kendisine baskı altında olmayacağı bir yer aradığı için bunu hayal ediyor.
Hem bunu hayal ediyor, bir yandan da kendi ülkesinde aç kalıyor. Kendi ülkesinde ekonomik zorluklar yaşıyor. Bu zorlukları yaşamamak için ülke dışına gitmek istiyor. Biz istiyoruz ki bu gençlerin hepsi Türkiye’de kalsın. Bu bir tür beyin göçüdür aslında. Yani yetişmiş, okumuş, dünyayı gören , analiz eden, dijital hayata daha entegre olan bu kuşak neden Türkiye’yi terk etsin?
NURAY BAŞARAN- Söz gençlere gelmişken malum yeni sistemde seçim çok kritik ve ilk defa da CHP kadroları ve muhalefet tarafı iktidar konusunda bu kadar heyecanlı. Gençlerin oy kullanma oranı çok fazla, bu seçimde çok büyük oranda oy kullanacak gençler . Siz teşkilatlarda gençlere ne kadar yer veriyorsunuz? Ve gençlere CHP olarak ne diyeceksiniz? 11 ay gibi kısa bir süre kaldı seçime. Neler yapıyorsunuz bu konuda?
OĞUZ KAAN SALICI- Şimdi gençlerin eğitim hayatlarında daha özgür bir Türkiye olacak. Şu anda çocukların eğitim hayatlarından memnun bir aile yok, neredeyse yok. Aldığı eğitimden memnun gençleri, çocukları hayata hazırlayan eğitim sistemini belirli bir planlama dahilinde Türkiye’nin dünyadaki konumunun rekabet imkanlarıyla doğru orantılı bir şekilde şekillendirmezseniz, Türkiye’de bilimsel üretimi arttıracak şekilde değerlendirmezseniz Türkiye İran’ın gerisine düşer.
- Gençleri hayata daha iyi hazırlayacak bir eğitim sistemine ihtiyaç var. Gençlerin kendilerini var edebilecekleri bir işe, hayata ihtiyaçları var. Rahat bir şekilde yaşayabilecekleri aile kurabilecekleri bir ortamı sağlamak gerekiyor. Bunun üzerine özgürlükleri sağlamak gerekiyor. Konuşabileceği, eleştirebileceği , eleştiriye hoşgörüyle bakılan, attığınız bir tweetten sabah 5te kapısı çalınıp alıp götürülmediği bir Türkiye gerekli.
- Gençlerin fikir tartışmalarından akademi de , siyaset de yararlanabilsin. Bunları yaptığınız zaman gençlerin topluma tutunmasını değiştirmesini, beni siyasete sokan daha iyi bir toplumu yaratmayı sağlayacak o çabaydı. Arkadaşlarımız da bu motivasyonu sağlayacak. Biz CHP ile kadrolarımızı gençleştirme yolunda ilerliyoruz. Gençler maalesef siyasette dezavantajlı, kadınlar da dezavantajlı. Neden? Ekonomik olarak kendinizi yeterince idare edemiyorsanız, ekonomik olarak yeterince güçlü değilseniz, siyasette ayakta kalmanız güçleşiyor.
NURAY BAŞARAN- Yani siyasette finans çok önemli mi?
GENÇ KOTASI OLAN TEK PARTİ CHP
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle önemli, esnek bir işe ihtiyacınız var. Siz sabah 9 , akşam 5 mesai saatleri içinde çalışan bir insansanız, sizin siyaset yapmanız zorlaşıyor. Çünkü siyasetin saati yok, hafta sonu yok, bayramı yok. Dolayısıyla böyle bir ortamda esnek çalışma saatlerine sahip olan bir meslek grubundaysanız, doğal olarak siyasete daha fazla vakit ayırabiliyorsunuz. Ekonomik olarak özgür ayaklarınızın üzerinde durabilen bir yapıdaysanız, siz, ailenize o zaman daha fazla vakit ayırabiliyorsunuz. Öbür türlü hayatınızı devam ettirmek için, geçinmek için ortaya koyacağınız enerji ya da vakit , siyasete vakit ayırmanızı engelliyor. Bundan dolayı finansman ihtiyaç. Onun için gençlerin ve kadınların desteklenmesi gerekiyor. CHP bunu şöyle yapıyor; bizde kotalar var. Kadın kotası var, genç kotası var, partinin farklı kademelerinde. İlçe yönetimine talip olduğunuzda da kota var. il yönetimine, parti meclisine talip olduğunuzda da kota var. Yani genç kotası olan tek parti CHP. Kadınları ve gençleri siyasette daha aktif rol almaya teşvik eden bir mekanizmamız var. Bu yeter mi? Yetmez. Bunun için iyi niyetli bir çabaya da ihtiyaç var, o da sayın genel başkanımızın liderliğinde , bu çaba da gösteriliyor. ‘Hedefe ulaştınız mı?’ derseniz, bu böyle çok kısa bir sürede ulaşılabilecek bir hedef değil ama bu yolda ısrarlı bir şekilde adımlar atıyoruz.
NURAY BAŞARAN- 20 yıllık bir AK Parti iktidarı var, bir gazeteci olarak bunu doğrusu AKP’nin başarısı olarak görüyorum. 20 yıllık da CHP’nin muhalefet dönemi var bu süreçte. Bu hem iktidarda olmak için hem de muhalefette devam etmek için çok uzun bir süre. Bir siyaset bilimci olarak bir partinin 20 yıl muhalefette kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Nerede yanlış, eksik bir şey var? Şimdiki heyecan neden? İleriyi nasıl görüyorsunuz?
OĞUZ KAAN SALICI- Size bir siyaset bilimci olarak şöyle cevap vereyim; rahmetli Erbakan kaç yıl iktidarda kaldı? Kısa bir süre iktidarda kaldı, uzun zaman muhalefette kaldı . Benzer bir şekilde Alparslan Türkeş uzun zaman muhalefette kaldı.
NURAY BAŞARAN- Ama onlar ana muhalefet değillerdi.
CHP BAŞARILI
OĞUZ KAAN SALICI- Biliyorum. CHP 100 yıllık bir parti. Siyasette başarının kriterinin ne olduğuna göre varlık göstermek, Türkiye siyasetinde etkili bir kesimde olmak, dönem dönem iktidarda olmak ama muhalefette olduğunuz zaman iktidarı yönlendirebilecek kadar adımlar atabilmek ise, CHP başarılı.
Tarihine baktığınız zaman da , öyle. İlk hedefler beyannamesine bakın , sonraki yıllarda bunun büyük oranla gerçekleştiğini görürsünüz. En son KYK tartışması. Konuyu çok uzatmamak istiyorum.
NURAY BAŞARAN- Tabi yani bugün bir iktidar partisi kadar etkin. Bunu 5 sene önce veya 10 sene yapamaz mıydı CHP? Oralarda hatalar mı var eksikler neler? Onu değerlendirmenizi istiyorum.
OĞUZ KAAN SALICI- Her türlü baskıya rağmen çalışıyoruz. İkincisi Türkiye’de bir serbest siyaset zemini yok. Yani , ‘Türkiye’ de serbest siyaset zemini vardır’ diye düşünen arkadaşlarımız varsa, hata yapıyor. Bütün siyasi partiler eşitlik içinde , devlet olanakları herkese eşit bir şekilde kullanılırken, devletin televizyonu TRT herkese eşit bir şekilde yer verirken ya da iktidara ana muhalefete olması gerektiği şekilde yer verirken , medya büyük oranda iktidarın kontrolünde değilken, bütün bağımsız kurumlar iktidara bağlanmışken yaşanan bir siyaset ortamındayız.
NURAY BAŞARAN- Ama 2002’ye gittiğimizde, bu tablo AK Parti için de söz konusuydu. Dikkat ederseniz, Tayyip Erdoğan ‘ı hiçbir televizyon çıkarmıyordu, hiçbir kimse kendisine haberlerinde yer vermiyordu.
OĞUZ KAAN SALICI- Ben AK Parti’nin salon toplantısı yapmak istediğinde bunun basıldığını hatırlamıyorum. Ama İYİ Parti’ninkini hatırlıyorum. Kendileri bir toplantı yapmak istedikleri zaman, salon verildiğini, bir otel tarafından ve bir gün kala otel sahibinin onları arayıp ‘aman yapmayın, ben bu toplantıyı iptal etmek zorundayım, üzerimde baskı var ‘ dendiğini hatırlamıyorum.
NURAY BAŞARAN- Bunlara katılmakla birlikte medya medya olmaktan çıktığı için , hatta AK Parti’nin kendi havuz medyasının ona zarar verdiğini bile düşünüyorum ki öyle. Medya çok da önemli değil bence
OĞUZ KAAN SALICI- Bırakalım onu onlar düşünsünler. Çünkü bunu onlar yaptılar.
CHP İKTİDARA DEDİKLERİNİ YAPTIRABİLİYOR
NURAY BAŞARAN- Bu yaratılan medyanın medya olduğuna katılmıyorum. Ben sadece şunu merak ediyorum; Kemal Bey KYK diyor, tabi karşı tarafın da iktidarı kaybetme korkusu yaşaması ve oy kaygısıyla da yapıyor olmasından daha önemli, bugün sonuç alınabiliyor. Yani iktidara dediklerini yaptırabiliyor belli ki CHP bugün. . KYK başarısından da belli.
OĞUZ KAAN SALICI- KYK, Emekliye iki maaş ikramiye, taşeronun kadroya geçirilmesi…
NURAY BAŞARAN- Bundan sonra bunların devamının geleceğini de öngörüyorum açıkçası bir gazeteci olarak, fakat ben diyorum ki; 5 yıl önce neden böyle değildi? O zaman CHP kadroları daha mı az çalışıyordu? CHP üstünde bir ümitsizlik mi vardı?
OĞUZ KAAN SALICI- İlk başta konuşurken kutuplaştırma, ötekileştirme, hakarete varan bir dil , bunlar bir kimlik siyasetine yol açmadı, bu kimlik siyaseti çabasının bir parçasıydı. Kimlik siyaseti Türkiye’ye ağır hasarlar verebilecek bir şeydir. Böyle bir durumda partiler, kendilerini belirli bir alana sıkışmış gibi hissetmeye başladılar. Bunu çözmek zaman aldı. Şu anda CHP muhafazakâr, mütedeyyin, dindar vatandaşlarımız, - kendilerini nasıl tanımlıyorsa- o kesimlere ulaşmak konusunda özel bir çaba gösteriyor. Mesafe de katediyor.
Bu kutuplaşma siyasetinin çok üst düzeyde olduğu, kimlik siyasetinin çok yoğun olduğu bir dönemde, bu konuda mesafe almak da zorluk çekiyordu , bunu kabul etmek lazım. Toplumda bazı şeyler zaman içinde olgunlaşıyor. İnsanlar partilerin bir sonraki adımını gördükçe daha özgüven içinde sizin samimiyetinize ikna oluyor.
NURAY BAŞARAN-Kemal Bey’in deyimiyle bir helalleşme yerinde mi oldu CHP açısından?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle helalleşme ; CHP’nin değil, genel başkanımız izah etti . Bizim toplumda insanların birbirine karşı olumsuz oluşan görüşleriyle ilgili devlet kademesinden iktidar kimse yapılan baskıyla alakalı, toplumun bütün kesimleriyle bir helalleşmeye ihtiyacımız var. Bundan sonra birbirimize baskı yaparak değil, kucaklayarak, biz diyoruz ya, ‘ biz 85 milyonluk bir aileyiz’ diye. Nedense o ailede bazıları sürekli sopa yedi. Bu aileyi gerçekten samimi bir şekilde sağlamak için işte o helalleşmeye devlet kademesi üzerinden giden bir şeye ihtiyaç var.
AKP DİBİNE KADAR STATÜKOCU
NURAY BAŞARAN- Burada şunu da değerlendirebilir miyiz, devletin kurucu partisi olduğu için CHP devletle de uzun süre özdeşleşti - ayrı tutulmadı- yani devlet kademesinin hataları da günahları da CHP’ye yüklendi mi? Bugün hangi noktada görüyorsunuz CHP’yi?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle ; bence AKP bu yönde özel bir çaba gösterdi. Kendi iktidarından önce yaşanan bütün olumsuzlukları CHP’ye fatura etmek gibi bir şey. Sonra döndü kendi iktidarı sırasında yapmak istediği ve yapamadığını düşündüğü şeyleri de CHP’lilere rozetli parti üyesi olmasa bile askeri ve sivil bürokraside CHP zihniyetine yollamaya çalıştı.
Bunu bir taktik olarak yapmaya çalıştı. Şunu söylemeye çalıştılar ortada bir şey var; ben bunun karşısındayım, bu benim sizin lehinize işler yapmamı engelliyor. Bu mesajı vermeye çalıştılar. İktidarlarının ilk yıllarında bu konuda başarılı oldular. Şunu kabul edelim. Daha özgürlükçü bir Türkiye isteyen kim? CHP. Statükocu dibine kadar AKP. 2002’de kriz ortamında almış oldukları Türkiye’yi daha kötü bir noktaya götüren ve bizzat da statükonun kendisi olan AKP.
NURAY BAŞARAN- Peki bugün devletleşen ya da parti devleti haline gelen bir AK Partinin karşısında CHP daha mı sivil bir parti?
BİLAL ERDOĞAN’IN İRAN’DA DEVLET PROTOKOLÜNDE NE İŞİ VAR?
OĞUZ KAAN SALICI- Kesinlikle. Biz halkın içindeyiz. Girerken sizi korumalar aldı mı? Üzerinizi aradılar mı? En son bayramda İstanbul Valisi AKP İstanbul il başkanıyla toplantı düzenledi. Nereye koyacağız bunu? Bu ilk de değil . Türkiye’nin birçok ilinde bunlar yıllardır yapılıyor. Daha ileri gelelim, Tayyip Bey 3lü zirve için İran’daydı. Bilal Erdoğan’ın heyette ne işi var? Bilal Erdoğan’ın nasıl bir resmi vasfı var? Neyi temsil ediyor? Devletle iktidar birebir özdeşleşmiş durumda. Bu bizim devlet geleneğimizde olmayan bir şeydir. Bizim ısrarla kaçındığımız bir şeydir. Bizim devlet adabımıza aykırıdır. Parti başka bir şeydir, devleti temsil eden vali başka bir şeydir. Valinin arabasında Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı var, neden? Devleti temsil ettiği için. Peki AKP İl Başkanı kimi temsil ediyor? Oradan da talimat mı alıyor?
NURAY BAŞARAN- Yeni sistemin garabetine bağlıyorum bunu.
OĞUZ KAAN SALICI- Yeni sistem garabet doğru. Valileri, kaymakamları il başkanlarının denetimine soktu demeyeyim.
NURAY BAŞARAN- Peki bu konuda CHP olarak ne yapıyorsunuz? Bir suç duyurusu yapıyor musunuz? Mesela , İstanbul İl Başkanınız geçmişe dönük tweetleri nedeniyle -10 yıl önceki tweetlerinden- yargılanıp ceza aldı. Aynı şekilde CHP de Ak Partililerin 10 yıl önceki twettlerini incelemeye aldı mı mesela? Hukuken emsal olduğu için?
OĞUZ KAAN SALICI- Biz bir adalet yürüyüşü yaptık hatırlarsanız dünyada olmayan, uzun bir mesafeyi genel başkanımız, bizler vatandaşlarımızla birlikte Ankara’dan İstanbul’a yürüdük. Yıl 2017’ydi sanırım. Biz neden adalet yürüyüşü yaptık? Türkiye’de adaletsizlik olduğu için. Adaletsizliği vurgulamak için yaptık. Maalesef büyük oranda yargı iktidarın kontrolüne girmiş durumda, bizim suç duyurusu yapmadığımız bilgisi doğru değil. Bir sürü yapıyoruz ama sonuç? Sonuç yok. Aynı şeyi bir AKP’li, bir CHP’li için yapsa o cezayla sonuçlanıyor. Bazen tazminat, bazen hapis cezası. Şimdi sizin ele aldığınız noktadan gelelim.
NURAY BAŞARAN- Yani siyaseten aynı zamanda tarihe de not düşmek olduğu için.
OĞUZ KAAN SALICI- Not düşüyor tabi ki , ama gündeme gelmiyor. Bizim açmış olduğumuz davalar genelde takipsizlikle sonuçlanıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin herhangi bir üyesine karşı atmış olduğu bir tweet , herhangi bir vatandaşın sabah ev baskınıyla sonuçlanıyor. Maalesef büyük oranda adalet mekanizması -onun içinde şerefiyle görev yapmaya çalışan hakimleri savcıları hariç tutarak konuşuyorum. - Yani siyasi bir yargıyla karşı karşıyayız. Bu da bizi üzüyor. Bir yandan öbür taraftan da mücadele azmimizi kamçılıyor. Biz açılan davalardan çıkacak olan sonuca göre değil , vatandaşı siyaseten ne kadar ikna edebildik, doğruları ne kadar gündeme getirebildik onun üzerinden mücadele ediyoruz.
NURAY BAŞARAN- Genç bir siyasetçisiniz. Çok erken yaşta siyasete atıldığınızı söylediniz. Örnek aldığınız bir lider var mıydı?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle her Türk gencinin örnek aldığı kişi öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’tür. Biz ayrıca partimizin de kurucusu olduğu için gurur duyuyoruz. Onun dışında da benim biyografisini takip ettiğim tarihsel olarak baktığım, olumladığım liderler var. Toplum önderleri var, fakat Atatürk’ün önüne geçecek bir figür var mı derseniz , yok.
NURAY BAŞARAN- Şunu sormak istiyorum. Adınız çok ilginç; hem Oğuz, hem Kaan. Malum siz de siyaset bilimci olarak üstünde durmuşsunuzdur. Türkiye’de sağ ve sol oy oranına baktığımızda; 60’a -30 veya 60’a - 40 olmuş en fazla. Biraz önce siz de söylediniz , Kemal Bey partiyi biraz merkeze çekiyor. Değişik eleştirilere de sebebiyet veriyor.
OĞUZ KAAN SALICI- Merkeze falan gelmiyoruz.
NURAY BAŞARAN- Bu noktada Atatürk’ten uzaklaştırıldığına dair iddialar var. Uzun yıllardır hep sağ partilerin iktidar olduğunu görüyoruz. Sağ bir gelenekten mi geliyorsunuz? Çünkü bu isimler-sizin isminiz- genelde Türkiye’de milliyetçi, ülkücü kesimin bir dönemde çocuklarına koyduğu isimler. İsminizi CHP’de - şans-şanssızlık noktasında - nasıl değerlendiriyorsunuz?
İSMİMDEN MEMNUNUM
OĞUZ KAAN SALICI- Önce isimden başlayayım. Ben ismimden gayet memnunum. Aileler çocuklarına kendi ideolojik pozisyonlarını ifade eden isimler koyar varsayımıyla soruluyor bana genelde bu.
Peki çocuğuna Cemre ismini koyan aile için ne diyeceğiz? A-politik mi? Ya da çocuğuna; Yaprak, Nehir ismini koyan aileye ne diyeceğiz? Bence isim üzerinden giden bir analiz hatırlarsanız bunu son İstanbul seçimlerinde Mevlüt Uysal söylemişti; sandığa gitmeyenlerin isimlerine bakıyoruz demişti. Şimdi onlar zannediyor ki, Türkiye’de her ailenin bir ideolojik kodlaması var bunlar değişmez, o zaman iktidarlar nasıl değişiyor?
Doğru geçmişte bu tür şeyler oldu sembol isimler çocuklara verildi, bugün de oluyordur, hatta çok normaldir ama hayatı sadece bunun üzerinden okumaya alışmak beyhude. Ben ismimden çok memnunum.
Benim ismim Hakan olacakmış ama ben doğmadan kısa bir süre önce ailemizin çok yakın dostlarından birisinin oğlu olmuş , adını Hakan koymuş, benim adım Oğuz Kaan olmuş. Benim ailem CHP’li bir aile. Anne tarafım da baba tarafım da öyle kendi taraflarında yerel olarak iyi bilinen ailelerdir ama kız kardeşim adı da Şule mesela.
BİNLERCE YILLIK DEVLET GELENEĞİNİ TEMSİL EDİYOR İSMİM
Binlerce yıllık devlet geleneğini temsil ediyor ismim. Şu an yaşadıklarımız; isimlerimize de, geçmişimize de uymuyor. Partinin sağa kayma meselesine gelirsek, şimdi bir parti nasıl rota değiştirir? Aslında önümüzdeki soru bu. Parti programını değiştirir. Biz Cumhuriyet Halk Partisinin programını benimsediğimiz için CHP’ye katılan isimleriz. CHP şu anda birçok siyasi parti gibi lider partisi olarak değil bir kongreler partisi olarak ortaya çıkmıştır. Siyasi parti liderliği değişikliğinin kendi kurultaylarında yapabilen bununla da bir parçalanma falan yaşamayan bir siyasi partidir. Koskoca bir ülkenin en önemli tarihsel şahsiyetlerinden birisi olan İsmet İnönü genel başkanlık yaptı. Ondan sonra Bülent Ecevit geldi o da başka bir tarihsel şahsiyete dönüştü. Bu tür şeyler CHP’nin kendi içerisinde, doğalında olan şeyler sorun şurada bu Türkiye’de bizim dışımızda siyasi partilere pek olmuyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında bir değişiklik var mı? Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bir siyasi partiyiz bununla da gurur duyuyoruz. Altı ok bizim için çok önemli. Altı okun dışında evrensel sosyal demokrasinin ilkeleri de tarih içinde CHP programına eklenmiş dayanışma, özgürlük, barış gibi. CHP programında rota değişikliği anlamına gelecek bir şey yapılmadı ama eleştirilerin bir kısmı şundan kaynaklanıyor bunu söylemiyorlar ama yoksa cumhuriyet halk partisinde kayma falan yok hatta CHP ulaşamadığını düşündüğü toplumsal kesimlere bir ulaşma çabası var şimdi yer sofrasında oturan kendisini inançlı olarak tabir eden yurttaşımıza CHP’nin ulaşmasının ne zararı var? Yani o vatandaşımıza ulaşınca onu CHP’ye kaydetmemizin bir zararı mı var? Uzun zamandır oy alamadığımız kesimlere yoğunlaşıyoruz. Van’da dördüncü partiydik 2018 seçimlerinde MHP üçüncü partiydi biz dördüncü partiydik. Şu anda Van’da oyumuz artıyor. Neden rahatsızlık yaratıyor bu bazı arkadaşlarda? Ne zararı var? Biz Türkiye’nin birlik bütünlüğünü istemiyor muyuz? Van’da Kürt vatandaşımız CHP’ye oy veriyorsa niye gocunuyorlar? Verecekse. Diyarbakır’da, Urfa’da bu tartışmayı zemininden koparıp sadece sembollere hapsedip yürütmeye çalışan bir akıl var ya da kişiler var ama CHP’nin gerçeği bu değil. CHP’nin felsefesi, rotası aynı ama CHP toplumun farklı kesimlerine ulaşmak için özel bir çaba gösteriyor bundan dolayı da biz mutluyuz.
NURAY BAŞARAN- Bugün gelinen noktada işçiye, emekçiye, köylüye gerçekten ulaşabiliyor musunuz? CHP elitistlikten ne kadar çıktı? Bu çabaların onun ürünü olduğunu düşünüyorum.
BİZ O TUZAĞA DÜŞMEYİZ
OĞUZ KAAN SALICI- Toplumun bazı kesimleriyle bağ kurdu CHP. Şu anda o bağ için özel bir çaba içinde CHP. Örneğin işte AKP’nin ürettiği algılar ve yalanlar var. Ne derdi siz Sivas’ın ötesine geçemezsiniz derdi. En son Tayyip Bey bunu söylediğinde ben Hakkari’de vatandaşlarımıza rozet takıyordum. Hakkâri’den biraz daha ileri gittiğiniz zaman ne tarafa gittiğinize göre ya İran’a düşersiniz ya Suriye’ye. Dedim ki Tayyip Bey bundan sonrasında pasaportla gidiliyor. Daha gidecek bir yer yok. İşte bu bir algıydı. Ne oldu artık bunu söylüyorlar mı? Söylemiyorlar. AKP’liler neden bahsediyor? ‘’Millet iradesi her şeyin üstündedir’’ diyor cümle doğru peki İstanbul Seçimlerinde ne oldu? Devlet bey çıktı dedi ki 14 bin oyla İstanbul seçimi mi kazanılır dedi. Hani millet iradesi her şeyden üstündü? Seçimi iptal ettiler. Ne oldu millet iradesine? Son yerel seçimlerden beri millet iradesini ağızlarına aldıklarını duydunuz mu? Hani CHP seçilirse sosyal yardımlar kesilecekti? Tam tersi sosyal yardımlar arttı. Çünkü ülke yoksullaşıyor maalesef. Bizim belediye başkanlarımız onlar pandemide 5 maske dağıtmayı beceremezken tüm dar gelirli vatandaşlara ulaşmaya çalışarak yardımlar yapıyor. İşte bunlar toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmanın bir şekli. Belediye başkanlarımızın yaptıkları, partinin yaptıkları ve bunları yapmıyor olsak toplumu kendi sorunlarıyla baş başa bırakan bir anlayış içinde olsak partinin oyları yükselmezdi. Şimdi bir yandan partinin oyları yükseliyor bunu nereye koyacağız?
NURAY BAŞARAN- Sizin de dediğiniz gibi yerel yönetimlerin yzüde 64 iktidarı CHP’de. CHP’li belediyelerin başarısı da oy oranlarını arttırıyor. Buna katılmakla birlikte özellikle İstanbul özelinde Ekrem İmamoğlu’na dönük çok büyük eleştiriler Var. Çünkü başına gelen talihsizlikler var. Deprem döneminde önceki sel döneminde tatilde olması, halbuki aslında yeni almıştı İstanbul’un altyapısını gösterebilirdi. Hep böyle tatil dönemlerine denk gelip göreve gelmemesi gibi bir şey var. Siz genel merkez olarak bu olaya nasıl bakıyorsunuz? Bir de tabi Ekrem Bey’in cumhurbaşkanlığına yürüdüğü noktasında kamuoyunda iddialar var. Bundan da kendisi çok fazla geri adım atmadığı için de daha fazla okları üzerine çekiyor bence. Bu yanlışları uyarıyor musunuz? Nasıl görüyorsunuz?
BİZİM POZİSYONUMUZ AÇIK
OĞUZ KAAN SALICI- Şimdi Ekrem Bey 31 Mart seçimlerinde bir belediyeyi 2 kez kazanmak zorunda kalan tek belediye başkanıdır. Ve o ilk Türkiye’nin gözbebeği olan sanayinin, ekonominin, emek dünyasının büyük çoğunluğunu temsil eden İstanbul. Tayyip beyin de meşhur bir sözü var biliyorsunuz ‘’İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder. ‘’ diye. Şimdi tarihsel olarak da kıymetli bir şiir. Ekrem beyi siyaseten sürekli engellemeye çalışan Ekrem beyin elini kolunu bağlamaya çalışan bir siyaset izliyor iktidar. Ben belediye meclislerinde neler yaşandığını fırsatım oldukça takip ediyorum. Ekrem beyin ya da bizim belediye başkanımızın yapmak istediği işleri engelleme çabası içinde vatandaşın faydasına olmasına rağmen.
NURAY BAŞARAN- Ama bunları vatandaşa şikâyet edemiyor, halka. Benim söylemek istediğim farklı bir şey.
OĞUZ KAAN SALICI- Ekrem Bey çok zor bir süreçle seçildi. Çok zor süreç içinde İstanbul’un ikinci seçimi tüm Türkiye’nin seçimine dönüştü. Demokrasi savaşına dönüştü. Dolayısıyla Ekrem beyin yaptığı her şeyin tartışılıyor olması çok anlaşılır. Çok normal. Ekrem bey ağır saldırılara ve ağır haksızlıklara maruz kalıyor. Ben günün sonunda verilen hizmetin öne çıkacağını bu bir kısmı magazine bir kısmı toplumun geniş kesimlerine de sirayet eden tartışmaların da yapılan hizmetler sonucunda ortadan kalkacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili de bizim pozisyonumuz çok açık. Altı siyasi parti genel başkanı bir araya gelecekler ve kimin cumhurbaşkanı adayı olacağını belirleyecekler ve bu tartışma ortadan kalkacak. İsimleri sürekli gündemde tutan, isimleri tartışan meseleyi Türkiye’deki düzen değişikliğinden koparan bir anlayışa sahip Adalet ve Kalkınma Partisi, biz o tuzağa düşmeyiz.
6’LI MASANIN ADAYINI SAHİPLENMEYE HAZIRIZ
NURAY BAŞARAN- Sizin adayınız kim?
OĞUZ KAAN SALICI- Şahsen mi soruyorsunuz? Yani ben sayın Kılıçdaroğlu’nun yardımcısıyım. Partinin genel başkan yardımcısıyım. Her CHP’linin gönlünden kendi genel başkanı geçer. Bu çok doğaldır. Sayın genel başkanımızın meziyetlerine, önümüzdeki sürece, ittifakın kurulma ve yürüme sürecindeki katkılarına, yerel seçim başarısına baktığımız zaman, devlet adamlığına baktığımız zaman ben önümüzdeki süreci en iyi sayın Kılıçdaroğlu yöneteceğini düşünüyorum bu da her CHP’li için en doğal şeydir.
NURAY BAŞARAN- Anketler de yapılıyor, siz de yaptırıyorsunuz bildiğim kadarıyla. Anketlerde nasıl görünüyor şu anda Kemal Beyin durumu?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle biz Kemal Beyin, sayın Kılıçdaroğlu’nun oyunu ölçmeye özel bir anket yapıyor değiliz ama bize yapılan anketler geliyor. Bazen farklı firmalar yaptırıyor. Benim gördüğüm sayın Kılıçdaroğlu aday olursa seçilmesiyle ilgili bir sorun yok. Tabii karar mercii ben değilim. Karar mercii o Altılı Masa. Dolayısıyla biz o masanın vereceği karara, onların göstereceği adayı sahiplenmeye hazırız.
NURAY BAŞARAN- CHP şahıs partisi olmadığı için sizin dediğiniz bir geleneği var. Ben de CHP’li bir aileden geliyorum. CHP’yi de iyi tanıyorum. Şimdiden hem Cumhurbaşkanı adayı tartışılıyor hem de Kemal beyin olması halinde genel başkanın kim olacağı tartışılıyor. Adaylardan biri sizsiniz kulislerde konuşulan. O koltuğa talip misiniz? OĞUZ KAAN SALICI- Şimdi CHP’nin bir genel başkanlık problemi yok. CHP genel başkanının Altılı Masa tarafından adaylaşması, önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı olması bize gurur verir. Hangi partili genel başkanının o makama ve böyle kritik bir dönemde gitmesini istemez? Hepimiz bunu isteriz. Böyle senaryolar yazmak bizim Türkiye’nin yozlaşmasını değiştirme isteğimizi tehlikeye sokar. Onun için bu tartışmalara girmeyiz.
NURAY BAŞARAN – En kötü ihtimal 11 ay var seçime. Gidişattan siz ne görüyorsunuz?
OĞUZ KAAN SALICI- Biz kazanacağız seçimi.
NURAY BAŞARAN- Millet İttifakında bir çatlak olur mu?
OĞUZ KAAN SALICI- Olmaz. Millet İttifakında bir çatlak olmaz. Çünkü orayı oluşturan genel başkanlar çok sağduyulu, soğukkanlı insanlar. Şu ana kadar da biz çok fazla saldırıyla muhatap olduk zaten. Böyle olunca meselelere daha soğukkanlı bakıyorsunuz haliyle.
NURAY BAŞARAN- Masa sağlam mı?
OĞUZ KAAN SALICI- Masa sağlam. AKP’nin en çok korktuğu şey masanın bir arada duruyor olması. Çünkü onlar bir arada duramıyorlar ya da onlar hikayelerini kaybetmiş durumdalar. Bizim söylediklerimizi yalan yanlış bazen bir kısmını yaparak iktidarlarını uzatmaya çalışıyorlar ama korkunun ecele faydası yok.
AKP’DE MHP’LİLEŞME YAŞANIYOR
NURAY BAŞARAN- Masada iki parti var ki bunlar AK Parti’den doğan iki parti. Dolayısıyla sizin yani muhalefetin deyimiyle 20 yıllık günahların bir bölümüne iştirak etmiş iki parti. Siz bunu nasıl halka anlatacaksınız?
OĞUZ KAAN SALICI- Şöyle söyleyeyim. Masayı oluşturan siyasi partiler birbirinden farklı siyasi partiler. Dolayısıyla her siyasi partinin kendine göre programı var, bir kadrosu var, bir genel başkanı var. Biz birbirimizi önemseyen ama örneğin Saadet Partilileri CHP’lileştirmeye çalışmayan bir partiyiz ya da İYİ Partililer CHP’lileri İYİ Partili yapmaya çalışmıyorlar. Birbirimizin farklılıklarına saygı duyuyoruz. O farklılıkları görüyoruz bunu ortadan kaldırma çabası içinde de değiliz yani MHP’nin AKP’lileşmesi daha doğrusu AKP’nin MHP’lileşmesi süreci yaşanıyor şu an.
NURAY BAŞARAN- Bunu biraz açabilir misiniz? AKP’nin MHP’lileşmesini. Çünkü AKP içinde de MHP’den rahatsız olan bir kesim var. O nedenle önemsedim bu düşüncenizi.
OĞUZ KAAN SALICI- AKP’nin MHP’lileşmesi derken şunu kastediyorum. MHP’nin onay vermediği bir kanun teklifinin meclise gelmesi mümkün mü? Kendileri de söylüyor zaten. Biz arka planda oturup görüşüyoruz, üzerinde mutabakat sağlıyoruz sonra meclise sunuyoruz.
NURAY BAŞARAN- O zaman MHP iktidarı mı var siyasette?
OĞUZ KAAN SALICI- Bana Devlet beyin istediği ve olmayan bir şey söyleyin. Devlet beyin istediği her şey oluyor. AKP aslında MHP’nin ortaya koymuş olduğu siyasi rotayı izleyen bir iktidar. MHP’ye sorsanız onlar iktidarın ortağı değil. Bu nasıl güzel yapı ki bir yandan iktidarın ortağı değilsiniz ama bir yandan getirdikleri her şeye evet diyorsunuz hatta sizin evet demediğiniz hiçbir şey gelmiyor. Bakanımız yok biz ortak değiliz deniyor ama o bakanların ihtiyaç duyduğu bütün yasa teklifleri, bütün cumhurbaşkanlığı kararnameleri örneğin ekonomiyle ilgili MHP’liler tarafından sahipleniliyor. O kadar sahipleniliyor ki Tayyip Bey ben cumhurbaşkanı adayıyım demeden önce Devlet Bahçeli çıkıp dedi ki bizim adayımız Tayyip Erdoğan. O önümüzdeki yıllarda yapacağı icraatlara, ne olduğunu bilmeden kefil oldu. Şimdi bu nasıl bir ortaklıktır? Hani başkanlık sistemi geldiğinde koalisyonlar ortadan kalkacaktı? Alın size başkanlık sistemi tarzı bir koalisyon. Hangi partinin neyden sorumlu olduğu, neyi yapacağı, hangi politikaları uygulayacağı, hangi bakanların hangi partiden olacağı bellidir. Bunlar da kapalı kapılar arkasında yapılan işlerdir. NURAY BAŞARAN- Yeni sistemin mecburiyetiyle siz de biz masa kurdunuz. Burada bir protokol var mı? Millet ittifakında seçime giderken.
OĞUZ KAAN SALICI- Biz koalisyon yapmadık ki.
NURAY BAŞARAN- Mecburiyetten doğan birliktelik dedim ben.
OĞUZ KAAN SALICI- Genel başkanlar bir araya geldiğinde, her altılı masa toplantısından sonra bir açıklama yapılıyor. O açıklama aslında anlayış birliğinin nasıl olduğunu gösteren açıklamadır ya da komisyonlar kuruyorlar mesela ben seçim güvenliği komisyonundayım CHP’yi temsil ediyorum. Onun dışında farklı komisyonlar var. En son tam adına bakalım da bir, hasar tespit komisyonu oluşturuldu Türkiye’ye ne kadar hasar, zarar verildiği tespit edilmesi yönetmeliğinde bir komisyon kuruldu. Sürecin parametreleri ortaya konuluyor dolayısıyla bir anlayış birliği olan noktalar kamuoyuyla paylaşılıyor zaten. Buna bir koalisyon protokolü demek şu an itibariyle doğru değil ama seçime doğru bir protokol yapılabilir. Bu çok anlaşılır olur.
İSTİFA BİLE EDEMİYORSUN
NURAY BAŞARAN- İktidar partisinin yıpranmışlığı ortada hem finansal noktalarda hem de ahlak etik noktalarda. Siz de zaman zaman bu tür şeyleri dile getiriyorsunuz parti olarak. Ama sormazsam olmaz CHP içinde de aynı şeyler zaman zaman söz konusu olabiliyor. Mesela en son Aykut Erdoğdu örneğini verebilirim. Siz CHP olarak bunlara nasıl tedbirler alıyorsunuz? Ya da nasıl bir süreç işletiyorsunuz? Böyle vakalarda ne yapıyorsunuz?
OĞUZ KAAN SALICI- CHP’de bir yanlışlık, hata olduğu zaman, olursa orada ya yetkili kurullar karar veriyor kurgusal reform konusunda ya da o arkadaşlarımız gereğini yapıyor. Bunu topluma paylaşıyorlar, meselenin aslını anlatıyorlar. AKP’de ne yanlış yaparsa yapsın biz kesinlikle o kişiyi görevde tutarız diyen bir anlayış var. Biz bu anlayışa sahip değiliz, öyle bakmıyoruz. Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde de ortaya çıkıyor affını isteme meselesi oldu istifa meselesi. İstifa siyaseten önemli bir şeydir, önemli bir tavırdır. Bazen bir şeye tavır koyduğu için istifa eder, bazen kendi pozisyonunu düşünerek istifa eder, yani farklı gerekçelerle istifa edebilir. Adını siz affını istedi diye getirdiğiniz zaman, yani benim isteğim olmadığı zaman, Tayyip Erdoğan’ın isteği olmadan yani benim derken Tayyip beyi kastederek söylüyorum. Onun isteği olmadan istifa dahi edemiyorsun.
NURAY BAŞARAN- CHP’de bu mümkün mü?
OĞUZ KAAN SALICI- Mümkün değil.
NURAY BAŞARAN- Çünkü son birkaç olayda Kemal beyle görüşmeden karar veremedi insanlar. Böyle bir algı var.
OĞUZ KAAN SALICI- Parti genel başkanı sonuçta partiyi temsil eden kişidir. Başkanın bilgisi olmadan ya da parti disiplini içerisinde hareket etmek siyasetin olağan akışına uygun bir iştir ama her şeyi onun yönettiği, her şeye onun karar verdiği, onun bilgisi olmadan istifa dahi edilemeyen bir süreç bize yakışan bir süreç değil. O AKP’ye yakışan bir süreç. CHP’de kurullar çalışır. Genel başkan tabi ki partinin birlik ve bütünlüğünü temsil eder aynı zamanda onun sözleri bağlayıcı dolayısıyla önemli gördüğümüz partinin açıklanmış politikalarının dışında yeni bir gelişme olduğunda sayın genel başkanla bu konuyu istişare etmekten daha doğal bir şey olamaz.
NURAY BAŞARAN- Son dönemde iktidar partisi CHP’yi fetöcülükle de suçluyor. Buna paralel çok yeni olduğu için sormak istiyorum. 15 Temmuz’da çok coşkulu kutlanmadı bu yıl. CHP haksız yere içeride olan KYK’lılarla ilgili açıklamalarda da bulunuyor. Bu konuda tam tavır nedir? Seçim öncesinde ne diyecek CHP 15 Temmuz için? Fetö için? Net alınmış kararlar var mı?
OĞUZ KAAN SALICI- Seçimin ana gündemi ekonomi. Vatandaşlara anketlerde sorduğunuz zaman da birinci sırada çıkan şey işsizlik, yoksulluk, enflasyon yani ekonomiyle bağlantılı şeyler. Dolayısıyla bu seçimin ana gündemi ekonomi olacak. Bir sonraki gündem düzen değişikliği olacak. Ekonomiyi günlük hayatında vatandaşımız yaşıyor çünkü. Her ay elektrik faturası geliyor, kışın doğalgaz geliyor ve enerji fiyatlarının nereye gittiğini kendi maaşlarının ne durumda olduğunu ya da iş bulamadığını vatandaşımız zaten kendisi değerlendiriyor. Dolayısıyla ana gündemin ekonomi olacağı bir ortamda Türkiye’nin gerçek gündeminin konuşulmasını tercih ediyoruz. Vatandaşımız eğer 15 Temmuz’daki törenlere çok büyük bir ilgi gösterecek olsaydı o meydanlar dolar taşardı. Bir de Pazar günü Balıkesir’deki Kuvayı milliye meydanına bakın dolup taşacak mı? Oradan görelim. İstanbul’da yaptık. Dolup taştı. Mersin’de yaptık dolup taştı. 24 Temmuz’da biz onlara Balıkesir’den bir selam yollayalım görsünler bakalım.
NURAY BAŞARAN- Düzen değişikliği 70’li yıllarda Ecevit’in zamanını da çağrıştırdı bana. Biraz açabilir miyiz?
OĞUZ KAAN SALICI- Ortada bir harabe düzeni var. Devletin malını, devletin bütçesini bildiğiniz kendi şahsi çıkarları için kullanan bir yapı var. Bu değişecek. Hesap verebilen, şeffaf, yaptığı işi anlatan, kamu görevlisi sorumluluğuna sahip bir anlayış, o cumhurbaşkanıysa da, bakansa da, milletvekiliyse de, hangi kamu görevinde olursa olsun hesap verebilen bir yapı gündeme gelecek. Bu başkanlık sistemi değişecek. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem adı altında 6 liderin mutabakat altına aldığı, bizim de baştan beri söylediğimiz, nasıl bir sisteme dönüşmesi gerektiğini de yazdık imza altına aldık. Türkiye’de çok kolay olan bir iş değildir. Farklı siyasal geleneklerden gelen 6 siyasal parti liderinin imza atması çok sık rastlanan bir şey değildir. Türkiye tarihinde çok azdır böyle örnekler. Dolayısıyla halktan yana vatandaşın çıkarlarından yana, Türkiye’nin dış politikada çıkarlarından yana bir düzen değişikliği olacak.
NURAY BAŞARAN- Mesela Kemal Bey Altılı Masa’da onayladı, aday oldu. Genel başkanlıktan istifa edecek mi? Yoksa seçildiğinde mi istifa edecek?
OĞUZ KAAN SALICI- Bence onu genel başkanımızın ifade etmesi doğru olur.
NURAY BAŞARAN- Böyle bir karar var mı?
OĞUZ KAAN SALICI- Şu anda kendi aramızda konuştuğumuz bir şey yok. Onunla da röportaj yaparsınız.
NURAY BAŞARAN- Bu hafta yapacağım onunla da. Herhalde sizden sonra da onunla yapıp kapatacağız bu yazı dizisini. Sizce ne olmalı peki?
OĞUZ KAAN SALICI- Ben ona cevap verirsem o benim şahsi görüşüm olmaz. Partiyi bağlayan bir görüşe dönüşür. Onun için ona cevap vermeyeyim.
NURAY BAŞARAN- Biraz sıkıştırdık ama olmadı. Peki son olarak 3 şey söylemeniz gerekse CHP’nin üst düzey bir yöneticisi olarak ne dersiniz gençlere, vatandaşlara?
AÇIK ŞEFFAF BİR TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞIYORUZ
OĞUZ KAAN SALICI- Son 20 yılda yaşadıkları Türkiye özellikle gençler için, birçoğu AKP’den başka bir iktidar görmedi ondan önceki Türkiye’yi hatırlamıyor. Onların anlattığı gibi çok kötü bir Türkiye vardı da AKP geldi değil. Kendi arasında konuşan, tartışan daha özgürlükçü bir Türkiye vardı. Yanlışlar tabi ki vardı. İnsana kıymet veren, hakka, hukuka önem veren bir Türkiye yaratacağız çabamız bunun için. Özellikle genç kardeşlerimizin kendi gelecekleri açısından bu fikre, bu çabaya sahip çıkmalarında büyük fayda var. Daha olgun yaştaki kuşaklar zaten o değerlendirmeyi kendileri yapabilecek durumdalar. Türkiye hiç bu kadar zor bir dönem yaşamadı, tarihi boyunca. Dış politikada bu kadar aşağılanan bir dönem yaşamadı. Ulusal itibarının bu kadar zedelendiği bir dönem yaşamadı. Dışarıda konuşulanlarla içeride yaşananların bu kadar tezat olduğu bir dönem yaşanmadı. Açık, şeffaf, her şeyin göz önünde olduğu, onay veriyorsa verdiği vermiyorsa itiraz edebildiği bir Türkiye için çalışıyoruz.
NURAY BAŞARAN- Teşekkür ederim.