CHP'li Kuşoğlu: AKP'nin Zengin Ettikleri Paralarını Yurt Dışına Kaçırdı!

CHP'li Bülent Kuşoğlu, AKP'nin 18 yılda zengin ettiklerinin paralarını yurt dışına kaçırdığını belirterek, "200 milyar dolar yurt dışına kaçırıldı" dedi. CHP'li Kuşoğlu, N Gazete İmtiyaz Sahibi Nuray Başaran'a konuştu. İşte o röportaj...

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, geçen hafta bir Tweet attı. 

Ve  Türk iş adamlarının yurt dışına çıkardıkları paranın 200 Milyar Dolar olduğunu açıkladı.

Gerek bölgenin , gerekse Ankara’nın sürekli değişen ve değiştirilen gündeminde,  bu çok önemli tweet, tartışılmadı. Belki de artık bunlar medyanın gündem konusu olmaktan çoktan çıktı…

Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi değil… Medya da öyle. Halkın gündemi ile medyanın gündemi de farklı.

Oysa bu tweet,  halkın gündemiyle doğrudan ilgiliydi.

Zira hem pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik kriz ve buna bağlı işsizlik , her evde neredeyse bir kişinin çalışıyor olmasını bile çoktan zor hale getirdi.

Halkın en önemli sorunu artık mutfaktaki tencereyi kaynatabilmek. Ekmek parasını denkleştirmek. Bir de hastalanmamak. Kısaca hayatta kalmak!

Tüm bu gerçekler çerçevesinde,  yakından tanıdığım Bülent Kuşoğlu’nu aradım. Zira kendisi ekonominin kodlarını bilen ve Rahmetli Demirel ile Türk siyasetine giren,  ilçe, il başkanlıklarında uzun süre siyaseti soluyan, yani tabanı da bilen bir siyasetçi.

Kendisi ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldik. Öyle şeyler anlattı ki…

Tam tamına 5 bölüme ayırdığım,  uzun ama çok önemli tespit ve açıklamaların bulunduğu bir röportaj ortaya  çıktı.

Hulusi Akar ile Süleyman Soylu’nun  Gara sonrası ziyaretinin neden Kemal Kılıçdaroğlu’nu ikna etmediğinden, CHP’deki son krizlere,  CHP’nin yapılacak seçimdeki Cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceğine, aslında ekonominin ne halde olduğuna dair bir çok yeni söz ve tespit ! 5 gün boyunca bölümler halinde NGazete’de olacak.

Bugün ilk bölüm ve ekonomi üzerine…

Keyifle okumanız dileğiyle.

İşte o sorular, o cevaplar ve o başlıklar:

NURAY BAŞARAN - Aslında sizin iki şapkanız var bir tanesi ciddi bir ekonomistsiniz. Hem mali müşavir, hem hesap uzmanı ,hem maliyecisiniz. Şu an Türkiye ekonomik anlamda çok zor bir süreçten geçiyor. En kötüsü artık bu herkesin evindeki tencereye yansımaya başladı.

Siz geçen hafta içinde bir tweet attınız ve dediniz ki , ‘aslında sorun yatırımcıyı kaçırmamızdır. Türkiye’deki iş adamlarının 200 milyar Doları yurt dışında.’ Bunu biraz açar mısınız? Sonra da evdeki tencereye yansıyan sorunların çözümünü  konuşalım istiyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU - Bu çok önemli bir soru çok teşekkür ederim. Çok fazla irdelenmesi gereken bir konu.  Çünkü bizim geçen yüzyılda da , özellikle 19.yyda da yaşadığımıza benzer bir sorun bu.  Hala 19.yüzyıl , 21. Yüzyıldayız hala ders almamışız.  Demek ki üstünde daha fazla çalışmamız tartışmamız konuşmamız gerekiyor. 

Öncelikle söylemek gerekir ki, borçlanma ülkeler için gerekli. Bizim gibi özellikle finans sıkıntısı çeken yatırım, yapması gereken ülkeler muhakkak borçlanmak zorundadır. Ama bu borçların nasıl harcanacağı konusu çok önemli .  Ama bir o kadar da aldığınız,  alabildiğiniz borçları- tabii ki koşullarda çok önemli-  nerede harcayacağınız da bir o kadar çok önemli. Bizim gibi ekonomiler,  gelişmekte olan ekonomiler çift paralı ekonomilerdir.

NURAY BAŞARAN -  Çift paralı ekonomi nedir?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Çift paralı ekonomi,  bir yerli para , bir de yabancı parayı kast ediyorum. Yabancı para,  yani uluslararası para,  çok belalı bir konu. Ekonomide bu çift para ile ilgili dengeler maalesef öğretilmez. Yani bizim ekonomistlerimiz de bu konuyu çok iyi bilmezler. Maalesef sorun da hep yabancı parayla ilgili olarak çıkar. Yani gelişmekte olan ekonomilerin,  şu güney Amerika ekonomilerine bakın yada Asya , Afrika , bizim gibi bize benzer ekonomilerde yabancı para nedeniyle hep sorun çıkar. Alınan borçlar nedeniyle sorun çıkar. Zira alınan borçları verimsiz alanlarda kullanırız.  Döviz borcu,  döviz getirecek alanlarda yatırım yapmayı gerektirir. Yapmadığınızda sorun çıkar alınan borçlarla ilgili. Bugün olduğu gibi.

Bakın şimdi biz CHP Genel Merkezi’ndeyiz. Konya- Eskişehir aksındayız.  Ç evremize bakın ,  son yıllarda yapılan ne kadar çok cam bina var değil mi. Bunlar aşağı yukarı son yıllarda alınan borçlarla yapıldılar. Bunların çoğunda,  kamu görevlileri oturuyor.  Yani bunlar,  bakanlıklar ,  genel müdürlüklere ait binalar oldu. Hoş özel sektör de otursa çok anlamı yok.  Bunlar , bir süre önce Ulus’taydı,  Kızılay’daydı , Gaziosmanpaşa’daydı.  Bu tarafa geldiler.  Yani daha önce kamu binalarında dört kişi bir odada çalışıyorken,  şimdi herkes kendisine özel bir odada çalışıyor.  Daha rahat ortamlar var, çalışan sayısı artmış durumda vs. Ama yapılan iş belki  çok daha randımansız. Ama çok lüks binalarda ve borçla yapılan binalarda oturuyoruz . Ama bu binalar alınan borçlarla yapıldı. Keza şehir hastaneleri de öyle.  Parti binamızın biraz aşağısında Bilkent Şehir Hastanesi var. Üç bin küsur yatağı olduğu söyleniyor.  Ankara tıbbın da başkentiydi o hastane açılırken. Ama o hastanenin açılması için 7-8 hastane kapatıldı.  Hatırladığım kadarıyla 7 veya 8 hastanenin cihazlarıyla, yataklarıyla , tıbbi donanımıyla bu hastane ortaya çıkarıldı. Tek bir hastaneye dönüştürüldü. Yani aynı anda 7-8 hastane kapandı. Bu hastane açıldı ama ne bir yatak artışı oldu. Ne de teknolojik yenilik.  Ama çok büyük paralar ödendi bunlar için.  Şimdi bu nedenle de Bilkent Şehir Hastanesi 25 yıl sürekli olarak birilerine para aktaracak.  Ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz.  Böyle anormal borçlar oldu. Köprülerin yolların durumunu da biliyorsunuz.  Ortada aynı şekilde,  dövize dayalı borçlanmalar söz konusu ve sürekli olarak 25 yıl boyunca bunlar ödenecek . Bu 19.yy.’da da yapılan en büyük yanlıştı.

1850’lerden itibaren borç almaya başladık.  İlk tıkanıklık da 1870’li yıllarda söz konusu oldu.  Yani ödeyemez duruma geldik.  Moratoryum ilan edilmiş o durumda.  Ve arkasından biliyorsunuz o Muharrem Kararnamesi gelmiştir.  O meşhur Muharrem Kararnamesi.  Tarihe bakarsak,  ondan sonra Duyun-u Umumiye İdaresi söz konusu oldu .  Yani egemenliğimizi , ekonomi mali egemenliğimizi yitirdik biz o dönemde .  Ondan sonra da bir çöküş söz konusu oldu Osmanlı İmparatorluğu’nda.  Burada da , tüm bunları bilmeyen cahil bazı yöneticiler,  maalesef dünyada likitin , yabancı dövizin çok ucuz olduğu Amerika’da neredeyse negatif olduğu dönemde- üstüne para veriliyor bankaya para yatırırsanız-  öyle bir ortamda,  para çok yüksek maalesef o dünyadaki faiz oranına göre.  Çok yüksek bedellerle borçlandılar ve bu tüm bunları yaptılar . Hiçbir fabrika yapılmadı AKP döneminde .  Tek bir fabrika devlet tarafından yapılmadı.  Tekrar ediyorum ; tek bir fabrika ve devlet üretim tesisi yapılmadı. Güya bunlar,  özel sektör tarafından yapılacak! Dünyada yeni yatırımlar, öncü yatırımlar,  kamu tarafından yapılır. Kamu tarafından desteklenir.

NURAY BAŞARAN – Sorun üretime dönük yatırım mı ?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Borçlanma sadece dövizle yapıldığı için,  muhakkak döviz getiren yatırımların yapılması gerekir.  Bu yapılmadı. Bu çok önemli bir gerekçedir şu anki ekonomik durumumuzun bozulmasına.  Yani bu rant.  Şu anda biz borçlanamıyoruz tekrardan,  çok yüksek faiz ödememiz gerekiyor ve sıcak para bulamıyoruz .  Böyle bir ortama geldik.  Bunun en öneli sebebi , bu yanlış yani döviz üretecek,  üretim yapacak,  ihracat yapacak,  tekrar o aldığımız dövizleri ödeyecek bir yapının olmamasıdır.  ikinci olarak burada çok önemli bir başka konu yurt dışına kaçan paralardır. Bu dönemdeki kadar,- daha önceki cumhuriyet hükümetleri-  bu hükümetin kullandığı paranın yarsını bile kullanmadılar.  Tekrar söylüyorum,  yarısını bile kullanmadılar. Ve bu dönemde , AKP’nin zengin ettiği müteahhitler yada başka kazanç sahipleri iş adamları paralarını yurt dışına kaçırdılar.

Mehmet Şimşek zamanında 2014-2015’lerde bir resmi toplantıdaki bir Maliye Bakanı açıklaması vardı. Bakan o açıklamada, ‘135 milyar Dolar yurt dışında Türklerin parası var’  demişti. Bu geçenlerde benim Maliye Bakanına yine sorduğum bir soru üzerine açıklandı ve 150 milyar Dolar dendi. Ancak biz bunun yani rakamların çok fazla olduğunu biliyoruz.

TÜRKİYE NÜFUSUNA GÖRE EN FAZLA SERVET KAYBI YAŞAYAN ÜLKE

NURAY BAŞARAN - Ne kadar bir miktar ? Tweetinizde 200 milyar Dolar demiştiniz.

BÜLENT KUŞOĞLU -  Afro-Avrasya Bölgesindeki ülkelerin sosyo ekonomik durumları ile ilgili bir araştırma var Amerikalıların yaptıkları. O çalışmada 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait (2020 verileri yok ) Türkiye nüfusuna göre en fazla servet kaybının yaşandığı ülke .  Yani Türkiye’den 1 milyon dolar ve üzerindeki hesaplar yurt dışına sürekli olarak çıkmış. Türkiye nüfusuna göre dışarıya en fazla para çıkan ülke.

NURAY BAŞARAN - Peki Türkiye’den kaçan veya çıkan para hangi ülkelere gidiyor?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Bizden önce Çin geliyor,- nüfusu çok yüksek olduğu için- ama nüfusla kıyaslanınca biz geliyoruz

NURAY BAŞARAN - Türk iş adamları parayı nereye götürmüş?

BÜLENT KUŞOĞLU - Türk iş adamları parayı nereye götürmüş onu bilmiyorum o araştırmada yoktu. Yani raporlanan kısmında.

NURAY BAŞARAN – Peki bu ne anlama geliyor sizce ? Türk iş adamlarının parasını götürmesi?

BÜLENT KUŞOĞLU - Bakın biz 2016 dan beri sürekli olarak rekor kırıyoruz bu konuda.  Toplamda çıkardığım kadarıyla 17 bin 100 hesap.  1 milyon Dolar ve üzeri.  17 bin 100 hesap yurt dışına çıkarılmış.  Yani bu hesaplar, 1 milyar Dolar da olur . 10 milyon Dolar da olur.  100 milyon Dolar da olur.  Yani bir milyon ve üzeri,  ortalama 10 milyon Dolar dersek , rahatlıkla 170 milyar Doların üzerinde bir para yapıyor.  Mevcuda 2014-2015 ‘teki rakamı ilave ettiğimiz zaman,  300 Milyara  geliyor.  Görüyorsunuz,  ben bunu 300 miyar Dolar olarak değil de , 200 milyar Dolar olarak alıyorum. Yine 10 milyon Doları ortalama düşük bir rakam aldıysam,  en az Türklerin yurt dışında ortalama 200 milyar dolar serveti var. 200 milyar Dolar çok büyük bir paradır .  Türkiye için çok önemli bir meblağdır. Bunun  100 milyar Doları şu anda Türkiye’de olsa,  Türkiye bu sıkıntısını atlatır.

NURAY BAŞARAN - Peki bu paralar neden gitmiştir?

TÜRK İŞ ADAMLARI YATIRIMLARINI DA ARTIK DIŞARDA YAPIYOR

BÜLENT KUŞOĞLU - Bunu açıklayacağım.  Bir de bakıyoruz,  yine son yıllarda özellikle Türk iş adamları yurt dışına yatırım yapıyorlar.  Yani servetlerini kaçırıyorlar ama Türkiye’den daha fazla da yurt dışına yatırım yapıyorlar. Bulgaristan’a , Romanya’ya Portekiz’e İngiltere’ye Hollanda’ya hatta Mısır’a yatırım yapıyorlar.  Oralarda çok daha iyi koşullar söz konusu.  Daha rahat yatırım yapıyorlar.  Bir de normalde bir ülkeye doğrudan yatırımların  gelmesi gerekir. Ama bu dönemde maalesef doğrudan yatırımlar eksik .  Yani sıcak para geliyor, Türkiye’deki kazancını maksimuma çıkarmaya çalışıyorlar, manipülasyon yapıp  Türkiye’den önemli meblağlar kazanıyorlar o kadar.  Doğrudan yatırımlar gelmiyor.

İŞ ADAMLARI VE YATIRIMCILAR HER AN MALLARINA EL KONULABİLİR KORKUSU İÇİNDELER

 Ne yazık ki  Almanlar , Japonlar Türkiye’ye yapacakları önemli yatırımlarını iptal ettiler.  Bunun sebebi şudur;  Türkiye’de hukukun üstünlüğünün olmayışı.  Doğru , bağımsız bir yargının olmayışı . Yargının çok etkilenebilir olması,  iş adamlarına ve yatırımcılara yeterince güven verilememiş olması.   Her an yatırımcılar,  mallarına,  şirketlerine el konulabilir korkusuyla yaşıyorlar.

Bu bahsettiğim , yurt dışına çıkan paralar,  servetler AKP’lilerin öncelikle çıkardığı servetler.  Bu iktidara yakın kişilerin,  iş adamlarının çıkardığı paralar.  Bu konu üzerinde durmak lazım.

ŞU ANDA TMSF’NİN ELİNDE EL KONULMUŞ 800-900 ŞİRKET VAR

Şu anda TMSF’ye bağlı 800- 900’ e yakın şirket var .  Bunlar daha önce çeşitli sebeplerden  el konulan şirketler.  Bunu da unutmamamız lazım.

NURAY BAŞARAN - Bu ne anlama geliyor?  ‘900 şirket TMSF’nin bünyesinde demek’  ne demek? Bu mu iş adamlarının gözünü korkutan?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yani daha önce piyasada çalışan,  karlı bir şirket muhtemelen hükümet tarafından el konulmuş - belli başlı sebeplerle TMSF’ye devredilmiş - o karlı şirketlerin yönetimi tümüyle devletin eline geçmiş.  Tabi rekabet koşullarında karlarını maksimize edecek koşullarda artık çalışmıyorlar.  Önemli sıkıntıları ve sorunları var demektir bu. Onlarla ilgili bir araştırma yapılabilse,  geçmişteki karlılıkları neydi,  şimdi nedir,  ne olabilirdi , gibi . Bunun araştırması yapılsa , bunlar kendi alanlarında , kendi sektörlerinde nasıl büyüyebilirlerdi diye. Normal koşullarda,  şimdi ne durumdalar,  bunlara baka bilsek. Her şey çok net olarak ortaya çıkar.

NURAY BAŞARAN – İki sebeple TMSF el koyuyor bildiğim kadarıyla .  Ya terörle bağlantılı olduğunda ya da  bankacılıkta geçmişte biliyorsunuz  el konulan bankaların iştirakleri noktasında.

BÜLENT KUŞOĞLU - Aynen dediğiniz gibi.

NURAY BAŞARAN - Çözümü nedir ?

BÜLENT KUŞOĞLU - Bunların yıllardan beri TMSF bünyesinde,  profesyonel olmayan devlet memurları tarafından yönetilmesi bir kere çok yanlış.  Bunlar kendi alanlarında iddialı olan önemli şirketlerdi.  Profesyonellerce yönetilmeleri gerekiyordu ve  yeni yatırım yapabilmeleri gerekiyordu.   Ve bunların belli bir süreyi aşınca elde tutulmaması gerekiyordu. Gerekiyor.

NURAY BAŞARAN -  Mesela nedir o normal süreç?

BÜLENT KUŞOĞLU -  En fazla 3 yıl içerisinde bu şirketlerin elden çıkartılması gerekiyor,  daha fazla tutulmaları gerekiyordu.

NURAY BAŞARAN - Bazıları şimdi sanırım Varlık Fonuna geçiyor.  TMSF’den ayrı bir de bir Varlık Fonu var.

BÜLENT KUŞOĞLU -  Evet birde bu tarafı var ona da değineceğim. Biliyorsunuz bizim Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından denetimi yapılamayan bir fon.

NURAY BAŞARAN -  İsterseniz iş adamlarının yurt dışına giden 200 milyar Dolar parası ile ilgili detayları tamamlayalım ve sonra o konuya geçelim. Bugün iktidarda CHP olsa,  siz de yetkili olsanız , -ki etkinsiniz zaten ekonomi alanında-  ne derdiniz o iş adamlarına? Yurt dışındaki o paraların gelmesi için ne yapardınız?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yapılması gereken şu : Türkiye’nin IMF’ye gittiğini var sayalım,  IMF’nin size vereceği 25-50 milyar Doların üzerine geçmez . 50 milyar Dolar çok büyük bir para .  Biliyorsunuz IMF dev bir standby anlaşması yapar .  Kurallar koyar,  bir miktar para verir,  ondan sonra sizin denetimizi de yapar.  Sizin farklı alanlardan borçlanmanızı sağlar.  O IMF denetimi de,  söz konusu olduğu için rahatlıkla borçlanabilirsiniz.

EKONOMİYİ TEKRAR ÇALIŞIR HALE GETİRMEK İÇİN 100 MİLAR DOLARA İHTİYAÇ VAR

 Türkiye’nin en fazla bulabileceği para 100 milyar Dolardır. Ekonomiyi tekrar çalışır vaziyete getirebilmek için de Türkiye’nin aşağı yukarı 100 milyar Doları ihtiyacı var. Batı kredilerini falan net olarak bilebilsek, - ki tahminlerimiz var- aşağı yukarı şu anda 700 milyar liraya yakın kredinin batık olduğunu,  sıkıntıda olduğunu biliyoruz. Aşağı yukarı 100 milyar Dolar,  90 milyar Dolarla biz Türkiye ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.  Bu parayı IMF den alacağımıza,  bu güvenceyi yurt dışındaki kendi iş adamlarımıza vererek getirebiliriz.

Türkiye’de şu anda,  yargı güvencesi söz konusu olsa,  güvenilir,  gerçekten yargı ve yatırımcı güvencesi sahibi olabilse,  Türkiye çok avantajlı bir ülke.

Geçenlerde biliyorsunuz Almanlar açıkladılar,  yeni yatırımcı koşullarını.  Yatırım zinciri adı altında açıkladılar.  Ona göre,  belli malların ithalatında, ara malların ithalatında , çocuk işçinin olmamasına , sosyal güvenlik koşullarının çok uygun olmasına,  hem doğaya aykırı düşmeyen,  hem diğer alanlarda doğayla uyumlu ürünlerin kullanılmasına vs. dikkat edilmesi yazıldı.  Aslında bunu sağlayabilecek ülke Türkiye’dir.

 Türkiye bunu yapıp da,  Çin’e göre,  Hindistan’a göre , yada Almanya’nın ithalat yaptığı diğer ülkelere göre çok daha avantajlı olabilir.  Biz Avrupa’yla biliyorsunuz en fazla ticaret yapan ülkeyiz.  Ve Almanya bizim en önemli dış ticaret ortağımız. Partnerimiz Almanya’yla olan ticaretimizde bunlar daha avantajlı hale getirilebilir. Türkiye’ye yapılacak yatırımlar konusunda da  aynı şeyi yapabiliriz.  O güvenceleri verebiliriz . Türkiye yönetimi şu anda demokratik olmadığı için,  demokratik askeri koşulları sağlamadığı için,  yargı güvencesi , hukukun üstünlüğü gibi ilkeleri göz ardı ettiği için, maalesef Türkiye yatırım yapılabilir bir ülke değil .  Hem yabancılar için hem kendi yatırımcımız için.

 

YARIN: ŞU ANKİ YÖNETİMDEN YATIRIMCI VE SERVET SAHİPLERİ KORKUYOR

 

-ŞU ANDA YAPILAN HAKSIZLIKLAR, YOLSUZLUKLAR ,USULSÜZLÜKLER,  ASLINDA KANUNA UYGUN HALE GETİRİLMİŞ VAZİYETTE.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri