Yazıya son güncel olayla başlayalım. Rahip Brunson artık serbest.
Acaba Türkiye, Trump’a Kasım seçimleri öncesinde ‘Brunson simidi’ mi attı?
Hoş Trump Brunson kararını , ‘sıkı çalıştık’ diye yorumladı. Sıkı mı çalıştı yoksa seçim öncesi Trump’a jest mi yapıldı bilinmez ama en gerçek olan şu:
Trump, Kasım ayındaki seçimlere beş kala Amerika ve dünyadaki tüm Evangelistleri kazandı.
Peki ya Türkiye?
Peki ya Tayyip Erdoğan?
Peki ya Türk hukuku?
Bu konuları yarın yazacağım.
Dün Kaldığımız yerden devam edersek, Cemal Kaşıkçı bilmecesi hala gündemdeki bilinmezliğini koruyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bu konuda Suud ve Türk tarafından bir kurul oluşturulduğunu söylese de, halen daha Suud İstanbul Konsolosluğuna güvenlik birimleri alınmış ve gerekli kriminal incelemeler yapılmış değil.
Türk yetkililerinin tahminleri, halen Kaşıkçı’nın çok kötü bir şekilde ve hunharca öldürüldüğü yönündedir.
Elbette ikinci seçenek; Kaşıkçı’nın kaçırılmasıdır. Ancak her iki durumda da Kaşıkçı’nın artık yaşamadığını söylemek yanlış olmaz.
Nitekim daha önce Suud Prensi Selman’ın aynı şekilde operasyonları İngiltere, İsviçre gibi ülkelerde de yaptığı ve kaçırılanların sonu da açık ve ortada.
Dün , uzun uzun Cemal Kaşıkçı’nın evleneceği nişanlısı Hatice Cengiz’e, ‘başıma bir şey gelirse ara’ dediği Ak Partili Yasin Aktay ile konuştum. Aktay’ın da Kaşıkçı ile ilgili maalesef tahmini öldürüldüğü yönünde. Hatice Cengiz’in kendisini 2 Ekim günü 16.41’de aradığını söyleyen Aktay, ‘Yani beni Cemal Kaşıkçı konsolosluğa girdikten 3 saat 25 dakika sonra aradı. Bence ilk 2 saat içinde Kaşıkçı öldürülmüştür’ dedi.
Kendisinin durumu öne MİT, sonra sırasıyla Cumhurbaşkanlığına ve diğer ilgili birimlere bildirdiğini söyleyen Yasin Aktay , bu arada Suud Ankara Büyükelçisiyle de konuştuğunu söylüyor. Aktay, büyükelçi ile konuşmasından büyükelçinin olaydan haberi olmadığı izlenimi edindiğini söylüyor. Ancak daha sonra bilgi almak için yeniden aradığı büyükelçinin bir daha telefonuna çıkmadığını söylüyor.
Aktay’a, ‘Neden siz? Neden Cemal Kaşıkçı size haber verilmesini istedi? Bu güveni nasıl tesisi ettiniz? Diye sordum. Aktay , Cemal Kaşıkçı’yı 5-6 yıldır birlikte katıldığı toplantılardan tanıdığını söyledi.
Elbette Türkiye kendi topraklarında işlenen cinayeti adım adım takip edecek. Son noktaya kadar gidecek. Ve tek gerçek Türkiye Suud ilişkilerinin gerileceği. Ancak bir gerçek daha var. Tayyip Erdoğan’ın bu gelişmeleri şimdilik soğukkanlılıkla izlediği. Ancak soruların cevabı bulunmazsa, hem Suudlardan hem de ABD’den ağır hesap sorulacağı.
‘Peki neden ABD’den?’ derseniz. Yakın bir tarihte Trump’ın söylediği sözleri hatırlamak yeterli olacaktır. Trump daha 15 gün önce Suud Prensine, ‘Ben olmazsam seni kimse koruyamaz’ diyen bir lider . Öte yandan dünkü yazımda da belirttiğim gibi, Prens Selman’ın ‘Saray Darbesi’nde Trump’ın damadı Jared Kushner’in dahlini de tüm dünya biliyor.
Bu nedenlerle Türkiye başta ABD olmak üzere, iki ülkeye bunun hesabını soracaktır.
Kaldı ki, ‘ faili meçhul cinayetlerde, cinayet mahalline ilk fail gelir’ derler. Nedense Cemal Kaşıkçı meselesinde de , olayı çözmek için ilk gönüllü olan ABD, bize FBI’ı görevlendirmeye hazır olduğunu söyledi. Sanki Türkiye ‘Muz Cumhuriyeti’! Bu tip bir olayı çözecek istihbarat kuruluşları ve polis teşkilatı yokmuş gibi… Ne diyelim olayın iç yüzü açıklandığında her şey gün yüzüne çıkar!