Göl, AA muhabirine, epilepsi nöbetini, beynin geçici fonksiyon bozukluğu olarak tanımlayabildiklerini söyledi.
Epilepsinin dünyada yaklaşık 65 milyon insanı etkilediğini belirten Göl, Türkiye'de 750 binden fazla epilepsi hastası olduğunu dile getirdi.
Göl, epilepsi belirtilerinin bazılarının kasılma, sıçrama, göz kapağında kısa süreli miyokloni denilen kasılmalar ve bayılma olduğunu ifade etti.
Epilepsi teşhisinin önemini vurgulayan Göl, şunları kaydetti:
"Epilepsi tanısını koyarken hastamızdan ve hastamızın yakınından nöbetin öyküsünü dinlemek çok önemli. Epilepsi nöbeti sırasında yakınında kim varsa önce hastayı güvenceye alması, daha sonra bu olayı kameraya çekerek bize göstermesi de önemli. Hastalarımıza tanı için öncelikle ayrıntılı bir nörolojik muayene yapmaktayız. MR ve EEG ile beynin fizyolojik yapısını incelemekteyiz. Buna göre teşhis koyduğumuz hastamıza tedavi planlanmaktayız."
Göl, hastanın yaşına, cinsiyetine, eşlik eden hastalıklara göre ilaç seçtiklerini, antiepileptik ilaçlarla kontrol altında alınamayan bazı hastalarda ise epilepsi cerrahisinden olumlu sonuç elde edebildiklerini aktardı.
Tüm vücutta kasılma, çenede kilitlenme, ağızdan köpük gelme gibi şikayetlerle hastaların kliniklere başvurduğunu aktaran Göl, "Bazıları 'elime çay aldığımda düşürüyorum' şikayetiyle geliyor. Yüzünde kısa süreli miyokloni şeklinde atmaları olabiliyor. Kısa süreli hafıza kayıpları olabiliyor. Derin şekilde hastamızı sorguladığımızda bunları da nöbet olarak tanımlıyoruz." diye konuştu.
Çocuklarda ve gençlerde absans adı verilen kısa dalma nöbetlerinin görüldüğünün altını çizen Göl, bu nöbetlerde çocuğun, 15-20 saniye sabit baktığını, bu sürede bilincin kapalı olduğunu anlattı.
"Hastamızın okul başarısını etkileyebilmektedir"
Epilepsinin çocuklarda ve yaşlılarda daha sık görülebildiğini belirten Göl, "Absans epilepsi dediğimiz epilepsi türünde okul başarısı düşük olabilir. Hastamız nöbet geçirdiğinin farkında olmayabiliyor. Hastamız dalıyor ve o anda duruyor, okuduğu yer veya yaptığı işlem neyse orada kalıyor. Sonra o aradaki 15-20 saniye veya ne kadar süre varsa o ara kopuk oluyor. Bu, hastamızın okul başarısını etkileyebilmektedir. Çocuğumuz tedavi gördüğü sürece hem kognitif gelişmesi (bilişsel) hem eğitim başarısı normal oluyor." ifadelerini kullandı.
Çocukluk çağındaki epilepsi teşhisinde öğretmenlerin önemli rol aldığını vurgulayan Göl, şöyle devam etti:
"Bu nöbeti ailelerimiz fark edebilmektedir ama öğretmenlerimize de büyük görev düşmektedir. Öğretmenlerimiz çocuğumuzun başarısında bir düşme görüyorsa çocuğumuzun bir tarafa boş boş baktığını, daldığını fark ediyorsa ailesiyle iletişime geçiyor. Bu durumda aile, vakit kaybetmeden çocuk nöroloji uzmanına başvurmalı. Böylece çocuklarda epilepsi tanısı koyabiliyoruz. Çocukluk çağı epilepsilerin teşhisinde aile kadar öğretmenler de büyük rol oynuyor. Epilepsi hastası çocuklarımız, tedavi olduklarında hem eğitim başarıları düzelmekte hem de nöbet geçirmemekte."