Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, "Cumhuriyet ordusunun sarıklı cübbeli amirali… Ticaret eski Bakanı… Prof. unvanını ticarette kullanan saray başdanışmanı ve iktidarın iki futbol takımı!" diyerek iktidarın sessizliğini koruduğu skandalları bugünkü köşesinde tekrardan gündeme getirdi.
Çölaşan, "Listede kimler var kimler..." başlıklı yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, eğer iktidardan yana iseniz, isminiz bazı olaylara karışsa bile korkacak bir şeyiniz yok demektir…
Mutlaka korunacak ve kollanacaksınız.
Hakkınızda hiçbir işlem yapılmayacak, soruşturma açılmayacak, kamuoyuna yansıyan iddiaların ve gerçeklerin üzeri şu veya bu biçimde mutlaka örtülecektir.
Bu işin başta gelen yöntemi gayet basittir:
İktidar kimliğinin arkasına sığınıp sessiz kalmak.
Suskunluğu bozmamak.
İlgili kişiler hakkında soruşturma başlatmamak.
★★★
Şu bizim “Amiral” olayını burada birkaç kez sordum, yanıt gelmedi.
Niçin?..
Çünkü iktidarın taktiği belli…
“Sakın ola ki bu yazılıp söylenenlere asla yanıt vermeyin. Bizden bir açıklama gelmediği sürece suskunluğunuzu koruyacaksınız!”
Taktik böyle de acaba gerçek düşünceleri ne?
“Bu herifler bir yazar, iki yazar, sonra onlar da unutur gider. Her gün aynı şeyi yazıp söyleyecek değiller ya!..”
★★★
Şimdi alın size (Allah bilir kaçıncı kez) bizim meşhur amiral olayı.
Adam kendisine tahsisli makam aracına binip bir tarikat evine gidiyor.
Aracın üzerinde yıldızlı plaka ile birlikte amiral beyin forsu var.
Tarikat evine girip ibadete başladığında manzara şöyle:
Üzerinde beyaz üniforma, başında sarık ve üzerinde cübbe.
Bu durum ortaya çıkıyor, kamera çekimleriyle belgeleniyor ve medyaya yansıyor.
Devletin amiral beyi inkâr edemiyor, yalanlama yapamıyor…
Ve hemen ardından kendisine talimat veriliyor:
“Biz işi hallederiz. Yeter ki sen sakın konuşma, yalanlama falan yapıp tartışma yaratma. Konuşursan üzerimize daha fazla gelirler. Bu işi de unutulmaya terk etmek zorundayız.”
★★★
Aradan günler ve haftalar geçti… Neredeyse bir buçuk ay oldu…
Ne iktidardan ses var, ne de bizim amiral beyden!
Manzaraya bakın siz…
Cumhuriyet ordusunun bir üst düzey subayı üniformasının üzerine geçirdiği takkesi, sarığı ve cübbesiyle tarikat evine girip ibadet yapıyor…
Ve devlet bu şahıs hakkında ağzını bile açmıyor, açamıyor.
★★★
Ticaret eski Bakanı Ruhsar Pekcan…
Sahibi olduğu şirket, kendi bakanlığına bol kepçe dezenfektan satıyor!
Olay ortaya çıkıyor. Yani belgeleniyor.
İktidar bakıyor ki bu kez pabuç pahalıdır…
Ve hanımefendi haksız kazanç elde ettiği ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle görevden alınıyor.
Böyle durumlarda görevden alma yetmez.
Soruşturma başlatılır, kamuoyuna bu konuda bilgi verilir…
Ve ilgili şahıs yargı önüne çıkarılır.
En azından kamuoyuna bilgi verilir…
Ve biz de deriz ki “Haa, demek ki bunlar yolsuzluğa karşı imiş!”
Belki kendi söylediğimize kendimizi bile inandırırız!
Ama tık yok.
Hanımefendi sessiz, iktidar sessiz.
★★★
“Prof.” İbrahim Saraçoğlu Saray'da Recep Bey'in başdanışmanı…
Bir sürü mal pazarlıyor, büyük ticaret yapıyor.
Pazarladığı ürünlerin markası hep aynı:
Prof. Saraçoğlu.
Akademik unvanını kendi parasal çıkarları doğrultusunda marka olarak kullanıyor.
Burada iki üç kez yazdım, olay tamamen belgeli. İnkâr edilecek yanı yok.
Recep Bey'in koskoca başdanışmanı…
İşte bu durumda “Sessizlik ve suskunluk” gerçeği yine gündeme sokuluyor.
Başdanışman Bay Saraçoğlu suskun.
Ama daha da beteri var.
Saray da suskun!
İki taraftan da herhangi bir yalanlama gelmiyor.
“Senin yazdıkların yalandır kardeşim, gerçek şudur” demeleri mümkün olmuyor.
★★★
Sevgili okurlarım, AKP'li bazı belediyelerin milleti nasıl soyduğunu, kamu kaynaklarını nasıl israf ettiğini artık bilmeyen yok.
Birkaç gün önce burada çok kısa bir örneğe yer vermiştim.
İstanbul'da Başakşehir isimli futbol kulübü…
Seyircisi falan olmayan bir takım.
AKP'nin takımı!
Süper ligde oynuyor. Bu yıl küme düşme tehlikesi yaşıyordu, son iki haftada paçayı kurtardı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve belediye şirketleri AKP'nin elinde iken Başakşehir'e çok büyük parasal destekler verdiler.
★★★
Aynı durum, adı önce Osmanlı Spor olan, sonra Ankara Spor olarak değiştirilen ve bu hafta TFF Birinci Lig'den düşen takım için geçerli.
Yine seyircisiz bir takım…
Yine AKP iktidarının takımı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi AKP'nin elinde iken Ankara Spor'a büyük paralar ödendi mi? Hangi olanaklar hangi yöntemlerle sağlandı?
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bu konunun üzerine gitmeli ve bizim cebimizden çıkan haksız harcamaları belgeleriyle birlikte ortaya koymalı.
★★★
Cumhuriyet ordusunun sarıklı cübbeli amirali… Ticaret eski Bakanı… Prof. unvanını ticarette kullanan saray başdanışmanı ve iktidarın iki futbol takımı!..
Hey gidi memleketim hey, sen nerelere savrulmuşsun.
Ne diyelim, Allah beterinden korusun.