Tarihler 7 Ocak 2020’yi gösterdiğinde Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyada yaşamı kökten değiştirecek bir hastalığa dair bulgularını paylaştı. Aralık 2019’da Çin’de görülmeye başlanan gizemli hastalığın 2003 yılındaki SARS salgınıyla benzerlik taşıdığı ama yeni bir tür olduğu duyuruldu.
İlk olarak Çin’de ve çoğunlukla Hubei eyaletindeki 11 milyon nüfuslu Wuhan’la sınırlı gözüken hastalığın yaratacağı tehdit yeterince bilinmiyordu. Salgının merkezi Çin’de bile vaka sayısı yüzleri geçmiyordu ve henüz hastalık nedeniyle hiç kimse ölmemişti.
İLK ÖLÜM 4 GÜN SONRA
Hastalığa ilk olarak 2019-nCov adı verildi. Tıpkı SARS gibi yeni tip corona virüs salgını da insanların solunum yollarını etkiliyordu. Daha sonra hastalığın adı SARS-CoV-2 ya da COrona VIrüs Disease - 19 (COVID-19) olarak değiştirildi. DSÖ’nün 7 Ocak’taki yeni tür açıklamasınından dört gün sonra 11 Ocak’ta salgının merkezi Çin’de ilk ölüm gerçekleşti.
Bugün itibariyle DSÖ’nün açıklamasının üzerinden tam bir yıl geçti. Worldometers tarafından derlenen verilere göre corona virüs salgınında vaka sayısı 87 milyonu geçerken can kaybı da 1 milyon 880 binin üzerine çıktı. Dünya genelinde 62 milyon hasta corona virüsü atlattı. Halen 26 milyondan fazla aktif corona virüs vakası bulunuyor.
BAŞKA ÜLKELERE SIÇRADI
Tarihler 13 Ocak’ı gösterdiğinde ise Covid-19 ilk defa Çin dışında tespit edildi. Tayland’da bir kadın hastada corona virüs teşhis edildiği bilgisi paylaşıldı. 21 Mart tarihinde ise salgının ABD’ye sıçradığı açıklandı.
Ocak sonuna doğru Wuhan’da hastanelere akınlar başlamıştı. Kitlesel histerinin etkisinde kalan insanlar Wuhan sokaklarında ve hastanelerde yerlere yığılıyordu. Wuhan’da başlayan kitlesel korku kenti etkisi altına almıştı ancak Dünya halen Covid-19’un yarattığı tehlikenin farkında değildi. Öyle ki ABD Başkanı Donald Trump, 27 Ocak’ta yaptığı bir açıklamasında “Çin ile söz konusu virüsle ilgili olarak çok yakın irtibat halindeyiz. Çin'e ve Devlet Başkanı Şi'ye gerekli olabilecek her türlü yardımı önerdik. Bu konudaki uzmanlarımız çok iyidir” ifadelerini kullanmıştı.
Aradan geçen bir yıllık sürede ABD 22 milyona yakın vaka ve 365 binden fazla can kaybıyla pandemiden en çok etkilenen ülke konumunda.
COVID-19 PANDEMİ OLDU
DSÖ 30 Ocak’ta salgın nedeniyle küresel acil durum ilan etti. Aynı dönemde Avrupa ülkeleri de sırayla yeni tip corona virüs vakalarının görüldüğüne dair açıklamalar yaptı. Dünya Sağlık Örgütü 28 Şubat’ta ise küresel risk seviyesini “yüksekten” “çok yükseğe” çıkarttı.
DSÖ, 11 Mart’ta ise yeni tip corona virüsü pandemi ilan etti. Böylece Çin’de başlayan Covid-19" küresel salgın" statüsü kazandı.
TÜRKİYE’DE İLK VAKA
Türkiye Sağlık Bakanlığı, 11 Mart tarihinde yeni tip corona virüs vakasının ilk kez tespit edildiğini açıkladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 18 Mart tarihinde “Corona virüsle mücadelemizde bugün ilk kez bir hastamı kaybettim” ifadeleriyle Türkiye’de ilk can kaybının yaşandığı bilgisini paylaştı.
Ancak daha sonra 15 Mart tarihinde hayatını kaybeden Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın ölüm sebebinin de corona virüs olduğu açıklandı.
Salgınla beraber 60 milyon insanın yaşadığı Hubei eyaletini kapatan Çin ise mart ortasında salgında vaka sayılarının sıfıra indiğini duyurdu. Pekin yönetimi başta Wuhan olmak üzere bütün ülkeyi karantina altına aldı.
ÖNCE AVRUPA SONRA ABD’DE SALGIN
Çin dışında corona virüsten ilk etkilenen ülke İran oldu. Ülkenin dini merkezi Kum’da ortaya çıkan corona virüs kümeleri kısa sürede başkent Tahran dahil birçok yere yayıldı. İran’dan sonra dünya gündemine başta İtalya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri oturdu. Son verilere göre en çok can kaybının görüldüğü 10 ülkeden dördü Avrupa’da bulunuyor. Rusya da dahil edildiğinde kıta genelinde toplam can kaybı 570 bine yaklaştı.
Ancak dünya genelinde hiçbir ülke Amerika Birleşik Devletleri kadar Covid-19 salgınından etkilenmedi. ABD Başkanı Donald Trump’ın da hastalığa yakalandığı ülkede 22 milyona yakın vaka tespit edilirken 370 bine yakın insan öldü. ABD’de yaşayan her 1 milyon kişiden 65 bini başka bir ifadeyle nüfusun yüzde 6.5’i corona virüse yakalandı. Yine her bir milyon kişiden 1100’ü Covid-19’dan öldü.
Dünya genelinde Mart, Nisan ve Mayıs aylarında artan ölüm oranları yaz aylarında yavaşladı ancak Ekim ayıyla beraber hem vaka hem ölüm sayıları artış gösterdi. Uzmanlar ikinci dalganın sonuna yaklaşıldığını ifade etse de tehlikenin halen geçmediğini belirtiyor. Nitekim halen Almanya ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede yeniden başlatılan karantina uygulamaları en az Ocak sonuna kadar devam edecek.
AŞI BULUNDU AMA TEHLİKE GEÇMEDİ
Corona virüs salgınıyla beraber dünyanın dört bir yanında binlerce bilim insanı Covid-19’a çare olacak aşıyı geliştirmek için çalışmalara başladı. Uzmanlara göre normal aşı çalışmaları yıllarca sürerken Covid-19 aşısı bir yıldan kısa bir sürede geliştirildi. Aşıyı ilk olarak Türkiye asıllı iki bilim insanı Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in Almanya merkezli şirketi BioNTech geliştirdi. ABD’li ilaç devinin ortak olduğu BioNTech aşısının yüzde 95 oranında etkili olduğu 18 Kasım tarihinde duyuruldu.
Pfizer – BioNTech aşısı 2 Aralık’ta İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumunu’ndan aldığı onayla tescillenen ilk Covid-19 aşısı oldu. Aşının ilk dozu ise 8 Aralık’ta 91 yaşındaki Margaret Keenan’a yapıldı. Böylece klinik denemelerin dışında ilk kez bir kişiye Covid-19 aşısı yapılmış oldu.
Daha sonra AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği aşının da başarılı olduğu açıklandı. Moderna da aşı geliştiren şirketler arasına katıldı.
RUSYA VE ÇİN AŞILARI
Rusya, Sputnik V adını verdiği aşının etkili olduğunu yaz aylarında duyurmuştu. Ancak Moskova hükümetinin başarı oranını açıkladığı tarihlerde Sputnik V’nin üçüncü faz denemeleri tamamlanmamıştı. Rusya da 15 Aralık tarihinde ülke genelinde aşılama çalışmalarının başladığını açıklamıştı.
COVID-19 DÜNYAYA BÖYLE YAYILDI
Covid-19’a karşı aşı geliştiren bir diğer ülke ise Çin. Türkiye de Çinli Sinovac şirketinin geliştirdiği CoronaVac aşısını kullanacağını duyurdu. Sağlık Bakanlığı aşının Türkiye’ye geldiğini duyurdu ancak henüz inceleme aşaması bitmediği için aşı uygulaması başlamadı.
Aşıların bulunmasıyla dünyanın problemleri de sonlanmadı. Dünya genelinde 7 milyardan fazla insan yaşıyor. Geliştirilen aşıların iki doz halinde uygulanması gerekiyor. Bu da en az 14 milyar dozluk bir talep anlamına geliyor. Dünya genelindeki aşı şirketleri böyle bir talebi karşılayabilecek kapasiteye sahip değil. Bu nedenle Covid-19 aşıları için öncelik sırası belirlendi. Her ülke için öncelik sırası kriterleri değişse de yaşlılar ve kronik hastalığı bulunanların en büyük risk grubu olduğuna dair bir konsensus oluşmuş durumda.
ZENGİNLER AŞILARI İSTİFLEDİ
Öte yandan gelişmiş zengin ülkeler geliştirilen aşılar için Mayıs 2020’den itibaren milyonlarca dozluk siparişler vermeye başlamıştı. Halkın Aşı Birliği (People's Vaccine Alliance) tarafından yapılan açıklamaya göre aşıların yüzde 53’ü dünya nüfusunun yüzde 14’ünü oluşturan zengin ülkeler tarafından alındı. Kanada kişi başına 5 doz aşıyla nüfusa oranla en fazla aşı alan ülke konumunda.
Bu sayılar fakir ülkelerin aşıya çok daha geç ulaşacağına işaret ediyor. British Medical Journal dergisinde sonuçları yayımlanan bir araştırmaya göre dünya nüfusunun en az beşte birinin 2022 yılına kadar corona virüs aşısına erişimi olmayacak.
Af Örgütü, Oxfam, Frontline AIDS ve Küresel Adalet Şimdi tarafından oluşuturulan Halkın Aşı Birliği aynı zamanda madalyonun öteki yüzünü de açıkladı.
Birliğin duyurusuna göre düşük gelirli 70 ülkede nüfusun sadece yüzde 10'u aşı yaptırabilecek.