NURAY BAŞARAN
Aslında bugün anlatacaklarım, ( bir nevi )devletin ve iktidarın yağmurdan kaçarken doluya tutulması gibi…..
Amacımız yanlışları ve açıkları ortaya koymak.
Öncelikle belirteyim ki, sadece konu ve olayları yazacağım
İsimler de var ama isimleri vermeyeceğim.
Zaten isim ve belgeler de devletin ilgili birimlerinde MALUMUNUZ var .
Zira Çukurambar uzun uzun zamandır kayıt altında!!!
Peki hangi yağmurdan kaçtık? Hangi doluya tutulduk?
Anlatayım:
15 Temmuz darbe girişimi sonrası, önce FETÖ Terör Örgütü’nün üyesi olanlar belirlendi. Sonra , örgütün ekonomik ayağına da müdahale edildi.
Çünkü terör örgütlerinin ekonomisi ortadan kaldırılmazsa, haliyle bitirilmesi de eksik kalır.
Bu nedenle FETÖ’cü olan her iş adamı ve vatandaşın malına mülküne de doğal olarak el konuldu. Ve tüm bu el konulan mal mülk ve taşınmazlar TMSF’ye devredildi.
Bunlar öyle- böyle mal mülk ve taşınmaz değildi. Dolar, altın Euro, her çeşit döviz. Oteller, üniversiteler, yatlar, katlar, yalılar…şirketler. Neler yoktu ki! İnanılmaz büyük zenginlik….
Artık TMSF Holdingler üstü olurken; önce buralara TMSF eliyle kayyumlar atanacaktı.
Bu nedenle de Çukurambar önce, ‘iyi maaşlı’ kayyum atama borsasına tanıklık etti. ‘Ballı maaş’ almak isteyenlere, danışmanların elçileri aracılık edip rant sağladılar. Kayyum atamalarında ölçü sadece de ‘rant’ olunca zaman zaman atanan kayyumlar da FETÖ’cü çıkacaktı!
Ardından bu mallar bir süre sonra satışa çıktı.
Bir anda kendisini Tayyip Erdoğan’ın ‘Kartal Ekibi’ olarak tanıtan ‘danışmanlar’ ve onlarla ‘ilişkiyi-bağlantıyı’ kuranlar, bu mal mülkün nasıl ve ne şekilde satılacağının pazarlıklarını Çukurambar kafelerinin VIP salonlarında yapmaya başladılar.
Üç aşağı, beş yukarı biten pazarlıklar ile bu malların bir çoğu ‘adrese teslim’ ihalelere çıktı. Alan da, satan da memnundu. Üstelik bu ekonomik güç, Fetö’cülerin elinden ‘vatansever’lerin eline geçiyordu.
Bu nedenle de ihaleler çok rahat yapılıyordu…
Ancak Çukurambar’da pazarlanan ve kayıt altına alınan bu malların yeni alıcıları , kayıt altına alınıp incelendiğinde ortaya başka bir skandal çıkıyordu. Çünkü bu alıcıların bir çoğu, mevcutlardan daha özel -adına ‘kripto fetöcü’ denilen -kişilerden oluşuyordu.
Ama Çukurambar Borsası , çok hızlı ve çok acımasız bir ticari satışla hızla ilerliyordu….Bu malların yeni sahipleri için ‘eyvah’ demek için çok geç kalınacaktı…
Bu arada konu FETÖ kaynaklı borsa olunca, hukuk ve adaletin kıyıdan köşeden bu borsada yer almaması elbette olmaz.
Ancak burada farklı kalemler var;
Birincisi, FETÖ damgası yiyen hakim, savcı ve güvenlik bürokrasisinin görevlerine geri dönmek ( ya da aklanmak) üzere yaptığı Çukurambar mesaileri.
İkincisi, davası süren ya da mahkemeleri bulunanların aracılar vasıtasıyla oluşturulan yargı borsası. En büyük rant bu bölümde. Zira duruma göre burada rakamlar milyon liralardan başlıyor. Bazı vekillerin isyan ettikleri ‘FETÖ Borsası’ bu bölümde .
Şimdi en vahimine sıra geliyor:
‘Bu da ne şimdi? ‘ dediğinizi duyar gibiyim.. Çok uzatmadan söyleyeyim. Bu bölüm, bürokraside tam temizlik yapıldıktan sonra, temiz ve yenilerin gelmesiyle ilgili kısımda yaşananlar…
Bu aşamada, ‘ne olabilir ki? ‘diye sorabilirsiniz. Ama kazın ayağı öyle değil. Borsa bu. Her yere sızmış! FETÖ’den boşalan kadrolara atanacakların yolu da Çukurambar’dan geçiyor. Torpilini bulan , atamasını da yaptırıveriyor burada. Ve bu torpil sağlamsa, (FETÖ’cü ya da Kripto Fetö’ cü olup olmadığının önemi yok) gerisi teferruat! En önemli şey para ve makam gücü.
Sizi bilmem ama ben bunları kaleme alırken, bu kadar ‘çürümüşlük’ içerisinde ‘gelecek’ için sadece ‘kaygı’ duyuyorum. Ve Tayyip Erdoğan’ın FETÖ mücadelesinde ne kadar yalnız olduğunu belirterek, ‘ tek başıma da kalsam mücadeleye devam edeceğim’ sözlerini hatırlıyorum. Şimdi buradan sesleniyorum:
Yalnız ve uzun adam, bunlara ne zaman racon keseceksin?
Ben sadece yazıyorum. Yarından itibaren Çukurambar -bakanlıklar ve Çukurambar-TBMM ile devam edeceğim.