NURAY BAŞARAN
Çukurambar Borsası’nda konu yazılım, bilişim ve teknoloji olunca, işin içinden çıkabilmek zor. Eskiden sektörel olarak görülen problemler, şimdi ulusal ekonomi ve güvenliğimizi tehdit etme potansiyeline gelmiş durumda.
Zira, önemli bir kısmı Çukurambar pastane çantacılarının üst üste koyduğu ürün broşürlerinden çıkma şartnameler ile ihtiyaç-yöntem-tasarım uygunluk analizi ve mühendislik projesi olmayan kamu bilişim uygulamalarına dayalı atılım yapmayı bekleyen, 2 sene sonunda proje hedeflerinin yarıdan fazlasıyla kadük olduğu bir ülkeyiz.
Mühendislik projesi olmayan şartnamelere dayalı bilişim yatırımlarının sürdürülebilirliği, değişen kadroların tesadüfi ve siyasi anlayış ortaklığı ile belirlenmektedir.
Her şeyden önemlisi adına ‘milli yazılım ‘dediğimiz yazılımların artık , uluslararası yazılımları alıp, Türkçe ara yüz ile yerli diye verildiğini görme mecburiyetinde olduğumuz gün bugündür. Belki bugün bile geçtir.
Bir yandan bir başka ülkeye siyasi olarak karşı söylemlerimizi iletirken, diğer yandan kamusal alımların teknik şartnamelerinde bile özellikle o ülkenin ürünlerine yönlendiren, satış sonrası hizmet alımı ile kamusal uygulamalarda güvenlik teçhizatından, iletişim sistemlerine kadar kritik altyapısının erişim haklarını karşı strateji ortaya koyduğu ülkeye teslim eden tek ülkeyiz. Devlet sisteminin bilgi ve iletişim güvenliğinde tedarik süreçlerini, ulusal strateji ile birlikte yönetmeyen bir ülkeyiz.
Şimdi ne kadar yerliyiz? Ne kadar veriyi yurt dışındaki bilgi sistemlerine aktarıyoruz?
Var mıyız bunları görmeye? Haydi Türkiye Bilişim Ajansı’nı kuralım! Devletin varlık ve ruhunu katalım bu alana? Hangi kodları nerelere verdiğimizi bilelim? Bürokratlar değiştikçe, Çukurabar’ daki şirketlerden , ‘bize ne yapmıştınız?’ deyip çalışmayı sürdürmeye çalışıyor. Buna son verelim….
Ya çöpe atılan yazılımlar?
İşte en önemli örnek:
TARBİL : Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi
25 Şubat 2015 tarihinde dönemin Başbakan Ahmet Davutoğlu ve dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi (TARBİL) Tanıtımı için özel törenler yaptı.
“Türk tarımına çağ atlatacak dev proje”
“Dünyada eşi benzeri olmayan proje.”
“Son yılların en büyük entegre sistemi”
“Tarımda yüzyılın projesi”
“Tamamıyla Türk yazılımcıların eseri”
“Soylu atlar gibi”
….Gibi cümleler ile tanıtıldı.
İTÜ, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve TÜİK'in ortak olduğu projeye bir de GSM Şirketi Turkcell ortak oldu. Ve tam tamına 100 milyon Dolara mal oldu.
Proje çok verimli hatta çok kutsaldı:
Anadolu'ya yayılmış bin 200 gözlem istasyonu ile topraktan sofraya, her türlü (bitkisel/hayvansal/meteorolojik) tarımsal veri “Tarım Bilişim Bulutu”nda toplanacaktı. Sistem tam 42 ayrı veri kaynağını entegre edecekti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile TÜİK'e iletilip, orada değerlendirilecek verilerle elde edilecek istatistikler doğrultusunda doğru tarım ve hayvancılık stratejisi belirlenecekti.
O günün kuru ile 100 milyon dolar Proje'nin maliyeti o günün kuru (1 dolar 2,5 TL) ile 100 milyon dolardı. Bugünkü dolar kuru ile hesaplandığında 533 milyon TL ediyor. Yani paramızdan 6 sıfır silinmeden önceki parayla 533 trilyon lira.
Faturanın büyüklüğünün herkes farkındaydı.
Ama hak edecek çok şey de projenin içinde yer alıyordu:
Zira bir buzağının doğumundan, sofraya et ve et ürünleri olarak gelişine dek her aşamayla ilgili veriler o merkezde toplanacaktı. Topraktaki su, tuz ve diğer minerallerin durumu, havadaki nem oranı, don ya da dolu ihtimali, hangi tarlaya ne ekildiği gibi veriler de anlık izlenecekti. İTÜ yerleşkesindeki merkezde oturan bir uzman, herhangi bir gözlem istasyonundaki anlık görüntüyü izleyebilecek, yine gözlem istasyonundaki hoparlörler sayesinde çevredeki çiftçilere seslenebilecekti. Hasat ve tüketim istatistikleri ile piyasadaki fiyatlar öngörülecek, Enflasyon komitesine beklentiler iletilecekti. TÜİK daha piyasadan fiyat toplamadan gıda enflasyonunu tahmin edebilecekti. Tarımsal ürünlerin ithalat fiyatları, ithalat zamanlaması bu verilerle uyumlu hale getirilecekti.
Mükemmel değil mi?
Peki ya şimdiki durum?
Sistem kapalı ! İşlemiyor!!!
Neden?
Bakanlar değiştikçe , fikirler de, ihtiyaçlar da değişiyor!? Oysa ülke aynı ülke, tarım Türkiye tarımı…!
Ve bu ülke bizim, hepimizin!