Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Coronavirüs kadar tehlikeli olan İslam düşmanlığı virüsü özellikle Avrupa ülkelerinde hızla yayılıyor. 6 milyonu Türk olmak üzere 35 milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa, bugün kardeşlerimiz için giderek bir açık hava hapishanesine dönüşüyor" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 'Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması' finaline katıldı. Programda, Erdoğan'ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da yer aldı. Yarışmanın katılımcılarını kutlayan Erdoğan, jürideki hocalara da emekleri için teşekkür etti. Ramazan ayının, aynı zamanda Kur'an ayı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Kur'an-ı Kerim tilaveti, medeniyetimizde Ramazan-ı Şerif'i ihya ve idrak etmenin en güzel yollarından biridir. Kudemanın o veciz ifadesiyle 'Kuran'a bakmak gözün nasibi, dinlemek kulağın nasibi, ezberlemek kalbin nasibi, tefekkür etmek aklın nasibi, yaşamak ise müminlerin nasibi' olarak görülmüştür. Bu şuurla hareket eden milletimiz, bilhassa ramazan günlerinde Kur'an'ı okumaya, hatmetmeye, hayatına tatbik etmeye ihtimam göstermiştir" ifadelerini kullandı.
Ramazanın en başından itibaren camilerde, hanelerde, ders ve sohbet halkalarında Kur'an-ı Kerim hatimi geleneğinin nesilden nesile aktarılarak yaşatıldığını hatırlatan Erdoğan, "Ancak son iki yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sebebiyle maalesef hem Ramazanı biraz buruk yaşıyoruz hem de Ramazan geleneklerimizin bazılarını tam manasıyla ihya edemiyoruz. Yine bu sene alınan tedbirlerden dolayı teravihlerimizi evde kıldığımız, iftar sofralarını sadece aile üyelerimizle paylaştığımız, birbirimizi ziyaret edemediğimiz bir Ramazan geçirdik" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'in tüm insanlığı barışa, huzura, felaha çağıran kutlu mesajlarının çok daha iyi idrak edilen bir dönemden geçildiğini kaydederek, "Şimdiye kadar 3 milyonu aşkın insanın hayatına mal olan koronavirüs salgını, bizlere sadece dünya hayatının faniliğini değil, aynı zamanda dünya imtihanını başarıyla vermenin yollarını da tekrar hatırlatmıştır. Paylaşmanın, merhametin, kardeşliğin, empatinin, yaratılana yaratandan ötürü değer vermenin önemini bu süreçte bir kez daha gördük" diye konuştu.
'DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR ÇAĞRIMIZIN HAKLILIĞINA HEP BİRLİKTE ŞAHİTLİK ETTİK'
Bencilliği körükleyen, maddiyatı yücelten, bireyi sadece ekonomik varlığa indirgeyen hakim paradigmanın sorunları çözmek bir yana, daha da derinleştirdiğini açıklayan Erdoğan, "Birleşmiş Milletler kürsüsünden yıllardır dile getirdiğimiz 'Dünya 5'ten büyüktür' çağrımızın haklılığına hep birlikte şahitlik ettik. Tüm insanlığı etkileyen salgın günlerinde, ne yazık ki gelişmiş ülkeler ve uluslararası kurumlar, iyi bir imtihan veremedi. Batı'nın, başkalarının kanı, emeği, yer altı ve yer üstü zenginlikleri üzerinde inşa ettiği şatafat düzeni, salgınla birlikte bir kez daha ifşa oldu. Salgının ilk günlerinde maske, ilaç ve solunum cihazı konusunda yaşanan acımasız rekabetin, şimdi aşıyla beraber ayyuka çıktığını görüyoruz. Ağızlarından insan haklarını düşürmeyenler, milyarlarca insanın aşıya uygun şartlarda erişimi konusunda kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Dünyada halen 100'e yakın ülkenin ilk doz aşıya ulaşamamış olması, kimi ülkelerin risklerinden dolayı vatandaşlarına uygulamaktan vazgeçtikleri aşıları güya yardım kılıfı altında Afrika ve Asya'ya göndermek istemesi, meselenin vahametini göstermek açısından kafidir" şeklinde konuştu.
'AVRUPA, KARDEŞLERİMİZ İÇİN GİDEREK BİR AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE DÖNÜŞÜYOR'
Yaşanan sürecin, Batı toplumuna sirayet eden sosyal marazları da gün yüzüne çıkarttığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Irkçılık, ayrımcılık, göçmen karşıtlığı, tahammülsüzlük bu sosyal hastalıklardan sadece birkaçıdır. Hiç şüphesiz bunların arasında koronavirüs kadar tehlikeli olanı İslam düşmanlığı virüsüdür. Bu virüs, özellikle Avrupa ülkelerinde hızla yayılıyor. Gerek nefret suçlarıyla ilgili istatistikler gerek Müslümanlara ait kurumlara yapılan saldırılar, gerekse orada yaşayan vatandaşlarımızdan gelen şikayetler, bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. 6 milyonu Türk olmak üzere 35 milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa, bugün kardeşlerimiz için giderek bir açık hava hapishanesine dönüşüyor."
'AVRUPA'DA YAŞAYAN MÜSLÜMANLAR İÇİN CİDDİ BİR GÜVENLİK TEHDİDİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Avrupa'da Müslümanlara yönelik baskıları, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Yahudi toplumunun içine sürüklendiği nefret ortamına benzeten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başta Fransa olmak üzere birçok Batı ülkesinde Müslüman olmak, Müslümanca yaşamak, öteki yaftası yemek için yeterli hale gelmiştir. Bilhassa başörtülü kadınlar, Avrupa'da yükselen bu nefret dalgasından en fazla mağdur olan kesimdir. Hemen her gün sokakta, iş yerinde, okulda, otobüste, pazarda, çarşıda, markette ırkçı faşistlerin saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın, Müslüman bir hanım kardeşimizin haberini alıyoruz. Bundan iki ay önce bir Fransız televizyon kanalında Fransa İçişleri Bakanı ile ırkçı bir partinin genel başkanı arasında yaşanan utanç verici tartışma, sorunun vahametini ortaya koymuştu. Fransa Devlet Başkanı da haddi aşan bir açıklamasında haşa 'İslam'ın bir krizde olduğunu' iddia ederek, yine büyük bir skandala imza atmıştı. Diğer marjinal partilerin doğrudan İslam'ı ve Müslümanları hedef alan eylemlerini burada dillendirme gereği dahi duymuyorum. Onlar zaten aleni bir şekilde 'Avrupa'da ve Fransa'da Müslümanlara yer olmadığını' söyleyerek, bu konuda nerede durduklarını gösteriyorlar. Geldiğimiz noktada durum ürkütücü bir hal almış, Avrupa'da yaşayan Müslümanlar için ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Fransa hükümetinin, Müslüman toplumun tepkisine rağmen 'aşırıcılıkla mücadele yasasını' geçirme ısrarı, endişelerimizi daha da artırmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
'FRANSIZ DEMOKRASİSİNE İNDİRİLMİŞ BİR GİYOTİN OLACAKTIR'
Belirtilen yasanın, aşırıcılıkla mücadeleden ziyade aşırıcılığı teşvik edeceğini belirten Erdoğan, "Yasa tasarısıyla Müslüman kadınların tercih ettikleri kılık kıyafetle sosyal hayatta var olma hakkı sınırlandırılacaktır. Müslüman genç kızlara getirilen başörtüsü yasağı ise ayrı bir garabettir. Yasa tasarısıyla gençlerimiz, bir dönem ülkemizde olduğu gibi, eğitimleri ile itikatları arasında tercih yapmaya zorlanacaklardır. Yine bu yasayla Müslüman toplumun örgütlenme hakkı, eğitim hakkı, ibadetlerini özgürce yerine getirme hakkı gasbedilecektir. İnsan haklarıyla, inanç hürriyetiyle, Avrupa değerleriyle alenen çelişen böyle bir tasarının kanunlaşması, Fransız demokrasisine indirilmiş bir giyotin olacaktır" dedi.
'FAYDADAN ÇOK ZARAR GETİRECEĞİNE İNANIYORUZ'
Yasanın, Türk toplumu ve Fransa'da yaşayan Müslümanlar arasında ciddi huzursuzluklara sebebiyet vereceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Müslümanların rızası gözetilmeden, 'ben yaptım oldu' inadıyla atılacak adımların faydadan çok zarar getireceğine inanıyoruz. Bu bakımdan başta Fransa Devlet Başkanı Sayın Macron olmak üzere, Fransız makamlarını buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyoruz. Fransa hükümetinin, 12 Nisan tarihinde Senato'da kabul edilen bu yasa tasarısından bir an önce dönmesini bekliyoruz. Türkiye olarak, terörle mücadele ve entegrasyon konusunda Fransa dahil herkesle çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum" açıklamasında bulundu.